YÜREĞİMDEKİ YANGINLAR…
Sadi Şirazi’nin "Doğru bildiğini söylemeye devam et. Çünkü sen, rüşvet kabul edecek kadar alçak, dalkavukluk yapacak kadar onursuz biri değilsin," sözünden aldığım cesaretle, kelimeleri sıralamaya devam ediyorum:
İçimde isyanlarım, sönmeyen adalet sevdam... Ezik kalmış duygularım, insan onurunu korumaktır davam...
***
Ben “bilinmeyi” istemedim ama kader yaşadıklarımla beni “bildirmeyi" seçti...
***
Niyâzî Misrî gibi derim: Derde çare, dertle birlikte. Derdin içindeki dermânı bulmak gerek...
***
Samimi davranış gösterişe ihtiyaç duymaz. O'nun bilmesi ve razı olması her şeydir. O'nun razı olmadığı ise hiçbir şey…
***
Hakikat toprak olmak ve O'nun izniyle yeniden var olmak...
***
Dünyada en büyük şeref ve unvan, insan olmak ya da insan kalabilmektir.
***
Nice 'yükseldim' diyenleri, alçalmış gördüm...
***
Hayat yolunda, kendin olma bilinci, kendi varoluşunu anladığında başlar. Başkalarının kaderine kendini bağlayan insan, özgür olamaz.
***
Yaşadığım değer çatışmasının bir nedeni de buydu: Güce, unvana ve menfaate boyun eğenlere karşı onura, asalete ve adalete olan inançla bir başkaldırma.
***
Maddi varlığımız olmasın, şöhretimiz olmasın, makamımız olmasın. Ama ne olur, değerli bir miras bırakalım tüm çağları aydınlatacak, iyiliklerle ve güzelliklerle anılacak: Dürüstlüğümüzü, asaletimizi, adaletimizi ve samimiyetimizi...
***
Yokluklarını bilmediğimiz duyguların yoksunuyuz. Ta ki yokluklarını duyumsayınca, duygu dolu oluyoruz.
***
'Erkekler ağlamaz' diye bizi kandırmışlar. Acıma ve merhamet duygusunun bize kazandıracaklarından yoksun bırakmışlar.
***
Sessiz olmanın karşılığı 'yandaşlık' değildir. İnsanlar büyük acılar karşısında sessizleşirler. 'Ucuz kahramanlığın' bir çözüm olmadığını, akıllı olanlar bilirler. Zira onlara bu sırrı, yaşam öğretmiştir.
***
Bencil ve çıkarcı insanın ölçüsü: 'Benden misin, değil misin?' ayrımından ibaret. Oysa fazilet dairesi çok geniş. Bir kişinin, bir grubun, bir toplumun değer yargısına sığmayacak kadar evrensel.
***
Toplumda “neyin iyi, neyin doğru” olduğu konusunda fikir birliği yok. Her zaman güç sahiplerinin topluma sunduğu 'değer yargıları' var. "Değer bilgimiz" olmazsa 'değer yargıları' bizi yanıltır.
***
Doğru değer bilgileri üzerinden biçimlendirilen değer yargısı, kolay kolay yanıltıcı değildir. Ama kişisel değer yargıları üzerinden biçimlendirilen değer bilgisi, kolaylıkla yanıltıcıdır.
***
Değer yargılarımızın ortak olması gerekmiyor, değer yargılarına saygımızın ortak olması gerekiyor.
***
Dünyada bir çatışma da beyin yapıcılar ile beyin yıkıcılar arasında. Kavganın tarihine bakıldığında yazık ki 'beyin yıkıcılar' çoğu zaman galip olmuşlar.
***
Eylemler değil de kimlikler üzerinden konuştuğumuz sürece, gerçeklikleri hiçbir zaman bulamayacağız.
***
Aynı algılama ve davranış niteliklerine sahip olduğumuzda, verilen kavganın ne olduğunu bir türlü çözemedim. Çoğu zaman ‘köşe kapmaca’ oyunu oynadığımız hissine kapıldım.
***
Bir noktada hepimiz bozuk düzenin birer kurbanıyız: Kimimiz düzene uyarak, kimimiz de uymayarak... Bozuk düzene uyan ahretini, uymayan dünyasını karartıyor…
***
Teşekkür ederim sana. Beni, bana bildiriyorsun. Kusurlarımı gösterip, beni tamamlıyorsun. ‘Öteki’ denilen sen, benim aynam oluyorsun.
***
Belki de yüreğimdeki yangınları anlatacak katıksız ve özgür cümleler kurmam gerekiyordu ama çıkan yangını söndürecek serin duygularım ve duru sözlerim yoktu...