banner4
16.04.2020, 19:22

YOLSUZLUK-TERÖR-DİKTATÖRLÜK TEMALI ABD PROPAGANDASININ ANALİZİ - 1

Türkiye Cumhuriyeti yaklaşık yedi yıldır, ABD Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone'nin  "Halkbank konusunda sonuç alınamadı, şimdi imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz" sözleriyle açığa çıkan ve Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsında Türkiye'yi hedef alan yolsuzluk-terör-otoriterlik temalarıyla oluşturulmuş kara propagandaya maruz kalıyor.

Siyasi tarihe Yargı darbesi olarak geçen 17-25 Aralık sürecinin yaşandığı günlerde, büyükelçinin sonradan yalanladığı sözler son yıllarda siyasette ve toplumda yaşanan olaylar dizisinin olağan akışında ve kendi iç dinamikleriyle oluşmadığını anlamamız bakımından önem arz etmekte.Bu nedenle Gezi olayları, yüzlerce kişinin öldürüldüğü bombalı saldırılar, 17-25 aralık yargı darbesi, siyasette kutuplaşmalar, muhalefetin konsolidasyonu, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ve Mansur Yavaş'ın adaylık süreci, MİT tırları olayı, 15 Temmuz darbe girişimi, 2019 İstanbul seçimleri ve daha birçok olayı "imparatorluğun çöküşünü" amaçlayan kara propagandadan bağımsız ele almak mümkün gözükmemektedir.

Süreç içinde, Türkiye'nin bir kabus ülkesi olduğuna toplumun bir kısmını ikna eden, kamplaşmalar oluşturan, eş zamanlı yaşanan bölgesel gelişmelerle birlikte İslamofiyi körükleyen, toplumsal çözülmenin zeminini hazırlayan kara propagandayı nesnel bir biçimde ortaya koyup çözümlemek yaşadığımız çağa tanıklığımızın yüklediği ödevdir.

Propagandanın kökenleri:

Bize göre, 2002-2012 yılları arasında geçen süre Ak Parti ve Gülen yapılanmasının domine ettiği bir inşa ve restorasyon dönemidir.ABD/AB tarafından başlatılan/onaylanan yeni dönemin inşasına itiraz etme potansiyeli bulunan askeri bürokrasi (ve sivil bileşenleri)nin Ergenekon operasyonlarıyla tasfiyesi ve Kemalizm'in yerine neoliberal-muhafazakar bir rejimin ikame edilme çabaları bu sürecin karakteristiğidir.

2012 yılından itibaren başlayan dönemde ise değişen bölgesel konjonktüre bağlı olarak Türkiye'nin dış politikada yön değiştirmeye başlamasıyla, ABD habitatında kalmayı tercih eden Gülen yapılanması (Fetö) ile güvenlik refleksiyle batı kampına karşı eleştirel bir tutum geliştiren devlet içindeki güç odaklarıyla birlikte hareket etmeyi yeğleyen Ak Parti yönetiminin hesaplaşma süreci başladı.

Bu genel çerçevede şunları söylemek mümkündür:

Ricciardone'nin 17 aralıkta AB büyükelçilerini ağırladığı yemekli toplantıda sarf ettiği sözlerle açığa çıkan ABD'nin niyeti bilhassa 2012 yılından itibaren iki ülke arasında kimi zaman yaşanan gerilimlerle kendini hissettirmeye başlamıştı.Bilhassa MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın 7 şubat 2012 tarihinde savcılığa ifade vermek üzere çağrılıp, başbakan Erdoğan aleyhinde sonuç elde etme çabası, ABD'ye angaje olan Fetullah Gülen yapılanması ile hükümetin arasında sonradan giderek derinleşen çatlağın oluşmasına yol açtı.

İran'a uygulanan ambargonun Halkbankası aracılığı delindiği yolundaki ABD yönetiminin kanaati iki ülke dış ilişkilerindeki gerilimli alanın sınırlarını genişletiyordu.

Gezi olayları sırasında Ricciardone'nin göstericilere cesaret veren açıklamaları, uluslararası medya unsurlarının olaylar hakkındaki tutumu,  batı kampının Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik rahatsızlığını ortaya koyması bakımından önemlidir.

Propagandanın temaları:

Cumhuriyet, Sözcü, Halk Tv, Birgün, Gazete Duvar, OdaTv, Evrensel, T24, Bianet, Diken,Sol Gazete, Sendika.org, abcgazetesi, Tele1, artıgerçek, Zaman, Bugün, Samanyolu tv, Kanaltürk, Mehtap Tv, Fox Tv, Bbc News Türkçe, VOA Türkçe, Şarkul Avsat ve onlarca kitle iletişim araçlarında 2013-2020 yılları arasında yer alan içeriklerin tamamına yakını özünde Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik "yolsuzluk/terör/diktatörlük ithamını barındırmaktadır.Haberlerin sunumunda ve olayların değerlendirilmesinde bu üç ana temadan en az birinin içeriğin arka planına yerleştirildiği görülmektedir.Elbette, içerikte nesnellik çoğu zaman bir iddia olmaktan öte gitmemektedir ve bu durum dayandığı gücün klavyesi işlevi gören kitle iletişim araçlarının genel tutumudur.Magazin haberlerinin bile özünde ideolojik subliminal barındırdığı göz önüne alındığında, kitleye öznel içeriklerin transfer edilmesi şaşırtıcı değildir.Ancak burada özellikle dikkat çeken şey, kitleye sunulan mesajların içeriğinde münhasıran Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde öznellik bulunmasıdır.

Uygulanan ilkeler:

Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı Joseph Goebbels'in propagandada uyguladığı ilkelerden biri "odaklanma/tekleştirme"dir.Belirli bir politikanın uygulayıcısı durumunda olan parti, organizasyon, kurum ve topluluğun tamamının hedef alınması propaganda etkinliğinin yürütülmesinde birtakım sorunlara yol açabilmektedir.Bu nedenle hasım grubun simgesi/temsilcisi olan tek kişinin nişan tahtasına yerleştirilmesi daha pratik ve sonuç alma ihtimali yüksek bir stratejidir.Katolik dünyasının tamamı yerine Papa'nın, ABD yerine sadece Başkanın, rakip şirketin yerine CEO'nun hasım olarak belirlenmesi buna örnektir.Çünkü Katoliklerin tamamına karşı hasmane tutum 1,3 milyar kişide tepki uyandırabilecekken, kullanılan Papa aleyhtarı bir dil daha az kişinin galeyana gelmesine neden olabilir.Herkesin üzerine alınmadığı bu tür propaganda papalık ile sorunu bulunan katoliklerden de bazen gizli açık destek bulabilir.

Aynı şekilde, Erdoğan aleyhinde kullanılan öznel medya dilinin asıl muhatabı, Erdoğan'ın temsilcisi olduğu Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Adalet ve Kalkınma Partisi'dir.Yine kamuoyu algısında Erdoğan'la ilişkili İslam, Türk, muhafazakarlık gibi unsurların da propaganda süreci içinde aşındırılmasının amaçlandığı da açıktır.Bir tezi çürütmek yerine, tez sahibini itibarsızlaştırmak/suçlamak şeklinde özetlenebilecek yaklaşımla Erdoğan'ın şahsında değer, kurum ve politikaların yıpratılması amaçlanmaktadır.

Bir başka ilke ise "tekrarlama"dır.Aynı temanın birbirinden farklı içeriklerde tekrarlanarak süreklilik sağlanması ve muhatabın ikna sürecinin soğutulmaması sağlanır.Örneğin "Türkiye IŞİD petrollerini satıyor", "Erdoğan MİT tırlarıyla IŞİD'e silah gönderiyor", "HDP mitinginde bombalı saldırı", "IŞİD lideri Bağdadi Türkiye'nin hakim olduğu bölgede öldürüldü" şeklindeki haberler, Recep Tayyip Erdoğan'ın yüz hatlarını Drakula'ya benzeten kapak tasarımı, Nokta Dergisi'nin kapağında el bombası tutan Erdoğan'ın resmedilmesi ve daha birçok haber başlığı ve görsel içerik Erdoğan'ın terörle bağlantısı olduğu yönündeki propagandanın farklı içeriklerle kitleye ulaştırılması kastıyla oluşturulmuş malzemelerdir.Benzer durum yolsuzluk ve diktatörlük ithamlarını içeren temalar için de geçerlidir.

Hayatın olağan akışı içinde gerçekleşen milyonlarca farklı olayda yolsuzluk-terör-diktatörlük temalarının doğrudan veya dolaylı şekilde işlenmesi, tekrar yoluyla kitlenin gündeminden düşmemesini sağlamaktadır. 16.04.2020                                                          (devam edecek)

Yorumlar (0)
12
az bulutlu