Yeter artık aklınızı başınıza alın!
Bir hatırlatma ile yazıma başlamak istiyorum.
“Türk adının” geçmediği, neredeyse “okullarda, kışlalarda, kamu kurumlarında” “Türk Bayrağının dalgalanmadığı”, “Atatürk ve ismine ait ne varsa” yok sayıldığı ve hatta “İstiklal Marşımızın” dahi söylenmediği günler yaşadık “açılım” telaşına düşüldüğü zamanlarda!
O günlerde iktidarın görevlendirdiği “açılımı savunanların” ve “akıl adamların!” söylemleri mealen şöyleydi;
Vatan kavramı hayvanı bir mefhumdur!
Coğrafya hayvanlar için önemlidir!
Bayrak bir bez parçasıdır. Asla kutsiyeti yoktur!
Devletin resmi dili Türkçe olmamalıdır ama Kürtçe de resmiyet kazanmalıdır!
Okullarda “Andımız” gibi Türk şovenizmini çağrıştıran hiçbir metin okutulmamalıdır!
Açılım telaşına düşüldüğü zaman, daha Türkçesi büyük oyun “Türk Milletinin” gözünün önünde sahneye konmuşken;
“Vatan sevgisi imandandır”
“Dilimiz Türkçe bizim varlık sebebimizdir”
“Türk olmak Müslüman olmaya engel değildir” hakikatlerine teğet geçen ve “iktidarın bir bildiği var” anlayışı uzun zamandır halkın büyük bir kısmı tarafından kabul görmektedir.
Bizim gibi bir avuç inanmış “Türk Milliyetçisinin” o gün yaşanılanlar karşısındaki itirazlarına; “siz bu çağda bile hala şovenist duygular içindesiniz, artık bu şovenizmden vaz geçin” denilerek insafsızca hakaretler edildi.
Bu topraklarda “dincilik” adı altında “Türk düşmanlığı” yapanları bugüne kadar çok uyardık!
Dün onlara avazımız çıktığı kadar gerçekleri bağırarak anlatmış, yazarak uyarmıştık.
Bugün geldiğimiz nokta daha vahimdir.
Okullarda okutulan “Andımızın” yasaklama kararından sonra Türkiye Cumhuriyetinin “Devlet Nişanı'ndan” “Atatürk kabartmasının” çıkarılması kararının daha teri soğumadan şimdide Elâzığ- Diyarbakır- Şanlıurfa- Edirne gibi illerdeki “Türk müziği korolarından” “Türk adının” kaldırılması kararı alınmış haberleri çıkmaya başladı sosyal medyada.
Ben bu olup bitenlere şaşırmadığımı peşinen söylemeliyim.
Şaşırmama nedenim; bu zihniyeti ve fırsatını bulduklarında yapmak istediklerini bildiğimden dolayıdır. Yine de geldiğimiz noktayı çok vahim olarak değerlendirenlerdenim!
Ama bilsinler ki; Trük Milleti, ne bu dünyada ne de hesap gününde, “birkaç oy daha fazla alalım ” iktidarımızı sürdürelim diye bölücülere şirin görünenleri affedecektir!
Çünkü bizim inandığımız bu coğrafyadaki “Türklük Davası” şahsı bir dava değildir.
Anadolu Coğrafyasında yaşayan “Türk Soylu” insanların geleceği adına bir davadır.
Kendi şahsı gelecekleri için bir araya gelenler bilmelidir ki; “Türk adını” bu coğrafyadan söküp atmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Dün açılım adı altında yapılmak istenenler gibi bugünde yapılmak istenen ve yapılan birçok uygulama “milli birliğimizi” dinamitlemek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmektedir.
Açılımım günlerinde kamu kurumlarından “T.C ismi” silinirken ve tabelalar canlı yayınlarla kaldırılırken; “…bunların hesabını sormazsam namerdim” diyenleri de ne Türk Milleti ne de tarih affedecektir!
Türk adının geçtiği her şeyden rahatsız olanlara merhum Hocamız Prof.Dr. Muharrem Ergin’in şu tespiti bir kez daha hatırlatmak isterim.
“Orhon Yazıtları; Türk adının, Türk milletinin adının geçtiği ilk Türkçe metin, ilk Türk tarihi, taşlar üzerine yazılmış bir tarihtir.“
Ey dincilikle beslenen ve Türk’e ait bütün değerlere kın kusanlar
Bizim söyleyip yazdıklarımızı nerenizden anlıyorsunuz?
Siz bu vatanı sevmiyor musunuz?
Bayrağımızı, dilimizi, kültürümüzü sevmiyor musunuz?
Yeter artık aklınızı başınıza alın!
Türk adı sizin nerenize batıyor?
Son olarak şunu ifade etmek isterim.
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu Hocamızın ifade ettiği gerçeği sakın hiç kimse unutmasın.
“Millet ülkesinin, dilinin, tarihinin elinden alınmasına; Türk adının tarihten silinmesine izin vermeyecektir!”
Benimde inandığım bu hakikat, dün böyleydi, bugün ve yarınlarda da böyle olacaktır.
Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun.
