banner4
19.05.2020, 17:17

VİTES BÜYÜTEN TÜRKİYE

Farkındamıyız, özellikle son 5-6 yıldır, gerek ülkemiz içerisinde ve gerekse yurt dışında birçok alanda ülkemiz lehine güzel şeyler oluyor.

Gelin bunlara ana hatlarıyla da olsa bir bakalım:

1- Savunma Sanayiimizde geldiğimiz aşama:

Savunma sanayiindeki hızlı yükselişimiz. 

Daha birkaç yıl önceye kadar İsrail’e paramızla satın almak için el açıyorduk. Onlar da binbir bahane uydurup yıllarca oyalıyorlardı. Verdikleri zaman da, yazılım, proğram vb onlarda olduğu için, kendilerinin insiyatifi ve yönlendirmesiyle İHA’ların topladığı bilgiler önce İsrail’e ulaşıyor (muhtemelen oradan da önce pkk terör örgütüne iletiliyor), daha sonra oldukça gecikmeli ve budanmış olarak bize geliyordu. Bu durumda da o bilgiler pek de bir işe yaramıyordu. 

Hatırlıyormusunuz, pkk terör örgütüne hava operasyonu olduğunda, F-16’larımız boşu boşuna dağları taşları bombalayıp geliyor diye konuşulmaya başlanmıştı ülkemizde.

Peki şimdi ne aşamadayız? Her türlü yazılımı, proğramı, üretimi bizde. Böyle olunca her türlü insiyatif de bizde. Üstelik milyonlarca dolar ödeyerek kazık da yemiyoruz. Ve içerideki ve dışarıdaki terör örgütü mensubu hainleri bitirmek üzereyiz.

Aynı zamanda binlerce genç mühendislerimizi yetiştirmeye ve istihdam etmeye devam ediyoruz. Ve milyonlarca dolarlık ihracat yapıp ülkemize para kazandırıyoruz.

Öte yandan, İHA’lar ve SİHA’ların ciddi katkısıyla, bugün Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya’da elde ettiğimiz başarılar da ortada.

Selçuk Bayraktar ve ekibince, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN ekibine bir vatandaş olarak teşekkür ediyorum. Dualarımız her daim onlarla.

2- Suriye operasyonlarımız:

15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra ve üstelik yabancıların Türk Ordusu bitti dediği sırada (ki Yunanistan’da bile, Türkiye’ye saldırmanın tam zamanı diye konuşulduğu, ancak cesaret edemedikleri, daha sonradan basına düşünce haberdar olmuştuk), Ağustos 2016’da başladı operasyonlarımız. Sonra peşpeşe devam etti.

Hatırlayın, ABD’ye, Suriye  operasyonumuzdan sadece saatler öncesinde haber verip, oradan çıkın biz geliyoruz dedik ve girdik. Ne demişti ABD başkanı Trump, “Türkler öğle yemeğine gider gibi savaşa gidiyorlar” dedi. 

En sonunda da, Rusların asla ellerinden bırakmak istemedikleri idlibe girdik ve hâlâ oradayız. Her geçen gün yerimizi biraz daha sağlamlaştırıyoruz.

İdlib operasyonunda Rus pantsirlerini, bizim SİHA’larımızın nasıl madara ettiğini tüm dünya gördü. Bizim SİHA’lar yüzünden Ruslar dünyaya rezil oldu. Dünyaya fahiş bedellerle satıyorlardı ama, fiyatları da satış miktarları da çakıldı resmen.Güya o hava savunma sistemleri emsalsizdi ama kalbura çevirdi ordumuz. 

Bunun üzerine Rusların bizden ricası ne idi hatırlayın: “bizim pantsirlerin vurulmasının fotoğraflarını ve videolarını dünya bilmesin, sakın yayınlamayın lütfen.” Güya süper güç Rusya’nın düştüğü duruma daha doğrusu onları düşürdüğümüz duruma bir bakın. Elhamdulillah. 

Sürü SİHA saldırı yöntemini dünyada ilk kez biz kullandık ve dünya şok oldu.

3- Yurt dışı askeri üslerimiz:

Bugün itibariyle 3 kıtada 12 ülkede askeri üssümüz ve varlığımız var. Nerelerde mi? Afganistan, Somali, Katar, Irak, Azerbaycan, Suriye, KKTC, Arnavutluk, Lübnan, Bosna Hersek, Kosova ve Libya’da. Ve yurt dışındaki asker sayımız da 55.000 civarında.

Çok değil daha 10 sene önce mesela, biz bunu ancak ABD’nin yapabileceğini sanırdık, öyle değil mi?

4- Doğu Akdeniz’de önce var olduk, sonra da ağırlığımızı koyup, dengeleri kendi lehimize kurmaya başladık.

Gemilerimiz orada ve her noktada. Daha 1 sene önce ABD, Rusya, AB ve Çin gibi ülkeler doğrudan veya dolaylı olarak, sakın gelmeyin yoksa sizi pişman ederiz anlamımda tehditler savuruyorlardı. Hatta kendi içimizde bile, bu riskli bir macera gitmeyelim diyen siyasetçi, yazar çizer, akademisyen vs bir çok mürekkep yalamışlar da aynı şekilde, aman haa gitmeyelim, ölürüz biteriz diyorlardı.

Ama bugün, oldukça akıllı siyasi, askeri ve diplomatik staretejiler neticesi, daha dik ve daha sağlam olarak Doğu Akdeniz’deyiz.

Daha birkaç gün önce internet haberlerine, YouTube yorumlarına düşen bir haber vardı: “Mısır ve İsrail’den Türkiye’ye çağrı: Akdeniz’de beraber çalışalım.” Nasıl yorumlarsınız bunu?

Benim yorumum: Güç, oyunu bozar. Çünkü mermeri delen damlanın gücü değil, sürekliliğidir. Ve elbette ki en büyük gücümüz: Dualar ve halis niyet sayesinde Allah’ın yardımıdır. Ve inanıyorum ki Allah bizimledir.

5- Libya’da net duruşumuz ve gelinen aşama:

Bu konuda esasında ciltlerle kitaplar yazılır. Ama burada şimdilik genel olarak belirtebileceğim. Belki ileride münhasıran bu konu ile ilgili bir makale hazırlarım.

BM’ce yasal kabul edilen Libya devlet yönetimi ile yapılan MEB (münhasır ekonomik bölge) anlaşmasıyla, hiçbir devletin itiraz edemeyeceği bir şekilde, ve uluslararası hukuki alt yapısı da hazırlanmış olarak Libya’ya gittik. Giderken hırlayana havlayana mızıldayana kulak asmadık.

Bize karşı emperyalist güçlerin kullandığı kukla general hafter ve onun sponsoru Suudiler, BAE, Mısır gibi geri zekalı ama para babası devletlerin sponsorluğuna ve şeytani aklın pisliklerine rağmen hepsine haddi bildirildi ve yine rahmani akıl galip geldi. 

Buradaki şeytani akıl eski tanımıyla haçlıların şimdikilerdeki tanımıyla batılıların ve bunların ahmak sponsorları olan Suudi, BAE’lerin (kısmen de Bahreyn ve Kuveyt) ile, lojistik destek sağlayan Mısır, İsrail ve Yunanistan’ın aklı; rahmani akıl ise bizim ülkemizin, devletimizin aklıdır.

Bizim İHA ve SİHA’larımız, Askerimizin kurmay ve rahmani aklı ve planları ile birleşince ordumuz orada da destan yazdı elhamdulillah. Çok güvendikleri Vatiyye Üssünü içindeki devasa silah ve mühimmat stoğu ile birlikte ele geçirdik. Bu duruma sadece Libya’da bizimle gayri resmî savaşan ülkeler değil, tüm dünya şaşırdı ve gıbte etti. 

Bunun tüm detayları 18-19 Mayıs tarihli dünya basınında yer almaktadır.

Tam hakimiyet sağlansın daha da güzel neticeler doğacak, inanıyorum.

6- Pandemi ile mücadele ve uluslararası yardımlarımız.

Dünyanın çaresiz kaldığı, balistik füzelerin, nükleer gücün hiçbir işe yaramadığı istisnai bir dönem yaşadık. İlk başlardaki etkileri ve verdiği korkular kadar olmasa da yaşamaya halen daha devam ediyoruz.

Ancak devletimiz içeride ve dışarıda harika yönetti bu süreci. Erken haber ve tedbir almak ve hatta krizi maddi- manevi fırsata çevirmek bu olsa gerek. 

Bu nedenle evvelden haber ve tedbir alan istihbaratımıza ve yurt dışı misyonlarımıza büyük bir teşekkür borçluyuz.

ABD, AB, Çin, Türk Toplulukları, Pakistan, Afrika vb 80 civarı ülkeye, üzerlerine Cumhurbaşkanlığı forsu ve anlamlı bir de (Mevlana’dan) mesaj ekleyip yardım ettik. Hani bir söz vardır ya “bu da mı gol değil” diye, işte tam öyle oldu, yani vurduk ve gol oldu. Elhamdulillah.

Bununla da kalmadı. IMF’ye el açmadık. IMF’ye el açmayan 2 ülkeden birisi olduğumuzu IMF kendisi açıkladı.

7- Son günlerde bir başka konu gündeme düştü: 12 Adaları ve Girit’i resmen geri istiyoruz. 

Uluslararası hukuktan doğan hakkımızla istiyoruz bunları. Devletimizin ilgili birimleri bugünlerde dosyaları hazırlıyor. Uluslararası hukuka gideceğiz.

Buradan bu yöntemle birşey çıkacak mı derseniz, hayır, hiç sanmıyorum. Ama ilk başta çıkmayacak olan sonuç, daha sonra çıkacak. Nasıl mı? Hakkımızı hukuken istedik, sulhen istedik vermediniz deyip, bilek gücüyle alacağız ve dünya da bize hiçbirşey diyemeyecek. Benim kanaatim bu. 

Ki bunun varacağı son nokta, Misak-ı Milli olacaktır inşaallah. Yavaş yavaş, sakin ve akıllı bir şekilde.

Rahmani devlet aklımız fevkalade işler yapıyor. Farkında olalım.

Kim ne derse desin, güzel şeyler oluyor. Sessiz, sakin, akıllı ve soğukkanlı bir şekilde yapılıyor bunlar. Gerçekten maşallah.

Netice itibariyle, içeride ve dışarıda son 10 yıldır yaşananlar hepimizin göğsünü kabartıyor.

Üstelik bizim ne petrolümüz var, ne de sömürge ülkelerimiz. Birkaç ülkeden başka samimi dostumuz bile yok.

Ancak, her zaman inandığım ve dediğim gibi tarihimiz bizi çağırıyor. 

Rahmani ve kurmay aklımız sayesinde, içimizdeki fedakar insanlarımızın, isimsiz kahramanlarımızın gayretleriyle ve elbetteki Allah’ın yardımıyla hız kesmek zorunda kalmadan bu şekilde bir 10-15 yıl daha gidersek inşaallah, buyurun size süper güç Türkiye.

Halen daha inanmayan, inanmak istemeyen, kimileri güvensiz, korkak, kimileri hain olanlar çıkacaktır. Sorun değil. Alemde Şer, Oğuz’da Er tükenmez.

Başarmak için, önce inanmak, sonra da rahmani akılla gece gündüz çalışmak gerekir.

Göreceksiniz, Allah’ın izniyle biz millet olarak başaracağız..

Ondan sonrası daha kolay olacaktır.

Vatandaş olarak bize düşen, kayıtsız ve şartsız sonuna kadar devletimizin yanında durmaktır.

Selam, sevgi ve saygıyla!..

Yorumlar (6)
Nurettin Cengiz 4 yıl önce
Yapılanlardan farklı zaman aralıklarında haberdar olduğumuz malum.Ancak bu olanların bir arada derlenip vurgulu bir şekilde anlamlandırılarak sunulması çok daha güzel.Gönlünüze ve kaleminize sağlık Sayın Müsteşarım.Saygı ve selamlarımla.
Musa ARI 4 yıl önce
Sayın Müsteşarim sonuna kadar kayıtsız ve şartsız devletimizin yanındayız inşAllah. Sizin gibi vatansever ve gerçekleri çekinmeden yazabilen yürek olduktan sonra inşAllah ülke olarak her işin üstesinden geliriz. Saygılarımla
Ibrahim DÖNMEZ 4 yıl önce
Yüreğine ve kalemine sağlık kardeşim.
Allah razı olsun.
Ahmet yırtar 4 yıl önce
Sevgili Müsteşarım yüreğine kalemine sağlık 21.yy Türklerin olacak hedef KIZIL ELMA
Mehmet Bahadır 4 yıl önce
Bilmek, hissetmek ve anlatmak. Rahmani ve kurmay akıl vurgusu. İnanmak ve çalışmak. Dün ile bugünü somut mukayese. Gelinen ve hedeflenen nokta. Hepsi bir makalede ve net anlatım. Elinize ve emeğinize sağlık üstad.
Mehmet Atakan 4 yıl önce
Güzel bir makale, derinlik katan tahliller ve somut tespitler. Aynı zamanda moral veren, motive eden ve daha çok çalışmayı teşvik eden bir makale. Bu millet aslına döndükçe daha da büyüyecektir inşAllah. Tebrik ve teşekkür ederiz saygıdeğer üstadım.
12
az bulutlu