UYDURULMUŞ DİN

Konunun bu denli çetrefilli olmasının, bu hale getirilmesini tek ama tek gerekçesi vardır. Özü ve amacı itibariyle İslam inanç ve akidesi üzerinde oynanmak istenen aşağılık oyunun, kuranın korunmasını Allah’ın bizatihi üstlenmiş olmasından dolayı boşa çıkmışlığı, bahsini yaptığımız projenin sahiplerini akamete uğratmamış ve proje başka bir paradigma üzerinden vücut bulmuştur.

Dine karşı din!

Dine karşı din projesinin bu denli hüsnükabul görmesi ‘’din ve zan’’ ilişkisinde ki vahametin detaylı ve bilimsel şekilde işlenmemesinden kaynaklanmaktadır. Yani dinde zan, zandan da din olamayacağı prensibi ve hatta hükmü üzerine düşürülen gölge, meydana getirilen alternatif dinin önünü açmıştır.

Uydurulmuş din, kendisinin uydurulmuşluğunukamufle etmek için öz dinin kullandığı tüm tanı, isim, kavram, makam, mevki ve referansların tamamını kendisi de kullanmışancak, bambaşka bir içerik, mantık ve niyet üzerinden kurgulamış ve uygulamıştır.

Uydurulmuş din, yukarıda da bahsini yaptığımız üzere aynı kavramları kullanmış olmasından dolayı kanıksanmış ve uydurulmuş peygamber ağzıyla efsane, hikâye ve menkıbelerle daha bir duygusal forma büründürülmüş ve sonucunda uyuşturucu dozu son derece yüksek bir din ortaya çıkarılmıştır.

Uyuşturucu form üzerinden bina edilmiş bu uydurulmuş din, yüksek teveccüh görmüş ve teslimiyet bağlamında indirilmiş dinin çok daha ötesinde yerini almıştır. Basit, küçük ve sıradan işlere büyük büyük payeler, büyük büyük sevaplar vermekten imtina etmeyen bu bedavacı mantık, tam bir uyuşturucu işlevi görürken uyutulmuş ve uyuşturulmuş kişiler tarafından istemediği kadar yüksek bir yerde konumlandırılmıştır.

Bunun hemen akabinde uydurulmuş dinin uydurulmuş peygamberi, nasları ve tüm çıktıları indirilmiş dini işgali altına almıştır.

İndirilmiş dinin yani Kuran’ın anlaşılmaz, muğlak ya da çözülemez tek bir hükmü ve ayeti olmamasına rağmentafsilatlandırılmaya, genişletilmeye, sadeleştirilmeye gereksinim duyan hükümlermiş gibi bir algı ortaya sürülmüş ve sonucunda bambaşka kaynaklar türetilmiştir.

Allah’a şerik tutma girişimleri kitabına, hükümlerine ve resulüne şerikler tutmayla daha da içerisinden çıkılmaz bir hale getirilmiştir.

Uydurulmuş dinin kendisini en makul ve mantıklı zemine indirgediği yer tam da bu algının kendisi olmuştur. Yani indirilmiş dinin hüküm ve içeriklerinin insan aklı ve takatinin üzerinde olduğu algı ve inancı kabul gördüğü anda onu açıklayacak, tafsilatlandıracak ve sadeleştirecek kitap, hadis, kişi, söz, içtihat ve müçtehit gibi birçok argüman kendisine haklı bir zemin bulacaktır.

Ve hemen sonrası !

Uydurulmuş peygamber !

Uydurulmuş hadis !

Uydurulmuş kaynak !

Ve

Uydurulmuş DİN !

Kuran’ın mesaj ve fıtratının tamamen dışında olan bu din, algılarının oynandığı insan üzerinde son derece etkili olmuş ve indirilmiş dini, Kuran’ın anlaşılamayacağı inancından hareketle arasına önemli mesafeler koymuştur.

Allah ve onun kitabına tamamen devre dışı bırakan bu senkretik dinin namaz, zekat, hac, Cuma ve ibadete taalluk eden hiçbir emri Kuran ile zerre kadar benzerlik göstermemiştir. Az evvelde bahsettiğimiz üzere uydurulmuş dine olan teslimiyet, Kuran’ın ibadete taalluk eden pratiklerini anlamsız, işlevsiz ve güvensiz hale getirmiştir.

Öyle ki !

Kuran’ın öğrettiği ve talep ettiği namaz, hacc, oruç, zekat ve Cuma, geçmişe ve atalarının rivayetlerine çok daha güven duyan kişi ve kitlelerin kabulünden ve onayından geçmemiş, ikisi arasında bir tercih yapma noktasın da atalarından gelen zanna tabi olmayı daha bir güvenli bulmuşlardır.

Bu hal ve bu tarz üzere yaşayanların kendilerini İslam ve Müslüman üzerinden isimlendiriyor olmaları, indirilmiş dinin kabul ettiği bir yaklaşım tarzı asla değildir.

Cehenneme ‘’ doldun mu ‘’ ? diye sorulunca ‘’ daha yok mu ‘’ ? cevabı nasıl da manidar değil mi…!?