banner4
08.04.2021, 22:48

UKRAYNA-RUSYA GERGİNLİĞİ

Bugünlerde dünyanın en sıcak gündemi, Ukrayna-Rusya gerginliği ve bu gerginliğin bir savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği.

Rusya, SSCB dağıldıktan sonra uzun süre kendisini toparlayamadı, ancak Putin’in göreve gelmesinden sonra hızla kendisini toparlamaya başladı. Kendisini toparladıkça da eski imparatorluk hayalleri canlanmaya başladı. Bu hayallerini son yıllarda yarım ağızla da olsa deklere etmeye başladılar. Nitekim daha birkaç gün önce Putin’in yardımcısı Vilademir Medinsky gayri resmî bir toplantıda, Ukrayna, Belerus, Kazakistan ve Dağlık Karabağ Rus toprağıdır şeklinde beyanda bulunuyor. Medinsky bunu tesadüfen ve salt kendi düşüncesi olarak yapmış olamaz.

Ukrayna, haklı olarak ve topraklarını korumak için, özellikle NATO’ya güvenerek Rusya’ya kafa tutmaktadır, nitekim geçtiğimiz günlerde Ukrayna hava sahasını NATO’ya açtı.

Ancak, Rusya’nın da geri adım atabileceğini pek sanmıyorum. Çünkü geri adım attığında, işgal ettiği Kırım’ı elinde tutamayacağı gibi, eski imparatorluk hayallerinden de vazgeçecek, bölgede itibarı düşecek ve gerek kendi iç kamuoyu nezdinde ve gerekse dünya kamuoyu nezdinde Putin’in liderliği sorgulanmaya başlanacaktır. Oysa Putin çoktan planlarını yapmış ve hatta 2036’ya kadar Devlet Başkanı olarak görevde kalmasını sağlayacak hukuki düzenlemeleri daha geçtiğimiz aylarda yapmış ve yerini sağlamlaştırmıştı; bu sıradan bir tasarruf olamaz.

Bu durumda, Rusya-Ukrayna arasında neler yaşanabilir?

Rusya Ukrayna’ya kesinlikle saldıracaktır, (umarım yanılırım), bunun için sınıra yapmakta olduğu yığınağın bitmesini ve uygun bir ortamın doğmasını beklemektedir. Son günlerde, o bölgede hergün 2-3 Ukrayna askerinin Ruslarca vurulması yani Ukrayna’nın tahrik edilmesi tesadüfi değildir.

Ancak, Rusya resmi savaş kararını kolay veremeyecektir. Çünkü, Rusya’nın burada hesaba katması gereken en az 3 önemli denklem vardır:

1- NATO’nun gerçekten ve tam anlamıyla karşısında olup olmayacağı.

Ben NATO’nun tam ve gerçek anlamda Ukrayna’nın yanında olacağına inanmıyorum. Eğer perde arkasında ABD ile Rusya anlaşırlarsa, Ukrayna Rusya’ya yem olacak ve Kırım’ın yanısıra, Ukrayna’nın Rus sınırındaki bir kısım şehirlerini de Ruslar ilhak edip, savaşı sonlandıracaklardır.

Bu Rusların şımarması olacaktır. Ve bu aşamadan sonra Ruslar bu şımarıklıkla, gerek Türki Cumhuriyetlerde, gerek Belerus ve Moldova’da ve gerekse Dağlık Karabağ’da, Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Karadeniz’de başka çılgınlıklara da girişebilecektir.

Yok eğer, NATO gerçekten Ukrayna’nın tam anlamıyla yanında olursa, bu Rusya’nın sonu olabileceğinden, Rusya can havliyle nükleer silah/füze kullanabilir ve iş Allah korusun bir dünya savaşına dönüşebilir. 

Diğer taraftan, NATO’nun en güçlü 2’nci üyesi olan Türkiye’nin tutumu belirleyici olacaktır ve Türkiye için, Rusya’nın tamamen güçten düşmesi bence bizim (en azından şimdilik) işimize pek gelmeyecektir, çünkü böyle bir durum, bizim biraz daha çembere alınmamız anlamına da gelebilir. Çözülmesi zor bir denklem.

Öte yandan, ABD-Rusya el altından da anlaşabilirler. Bu durum ise, Rusya’nın kazanımlarının yanında, ABD’nin de kazanımları olması gerektiği anlamına gelecektir ki, tam da burada ABD’nin son yıllarda Avrupa’ya yığdığı asker ve mühimmat akla gelmektedir. Bu durumda ABD’nin gizli hedefi ya da hedefleri nereler olabilir hiç düşündünüz mü?

2- Rusya’nın dikkat etmek zorunda olduğu diğer bir denklem, Çin olacaktır. Benim yorumum odur ki, Rusya’nın korkusu NATO falan değildir; Rusya’nın korkusu Çin ve Türkiye’dir bence. Bu korku sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve stratejiktir.

Çin, son yıllarda hızla büyütülen bir dev olmaya başlamıştır. Çünkü çok büyük yahudi sermayeleri ABD’den Çin’e kaymaya devam etmektedir. Rusya ile Çin’in arasında ekonomik ve siyasi 10’larca sorun vardır. Rusya, kritik siyasi, askeri ve ekonomik adımlar atarken Çin’i yok sayamayacaktır. Bu nedenle, bu günlerde Çin ile Rusya arasında gizli görüşmelerin yürütüldüğünü bilmek için müneccim olmaya gerek yoktur.

Rusya egemenliği içinde mevcut, 10 kadar özerk Türk bölgesi vardır. Bu bizim için önemli bir avantaj ancak, Ruslar İçin gözardı edilemeyecek bir korku ve dezavantajdır. Türkiye’nin son yıllarda artan saygınlığı ve yükselen yüksek imajı Rusları düşündürdüğüne ve bu hususta istihbaratlarının iyi çalıştığına yani boş durmadığına eminim. Buna ilaveten, Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayiinde geldiği aşama ve ilaveten Ukrayna ile gelişen ilişkilerinin boyutu, Putin’i düşündürdüğüne de eminim.

3- Ukrayna ile savaşması, herşeye rağmen kolay olmayacağından, son yıllarda kötüye giden ekonomisinin ne kadar etkileneceğini de hesap etmek zorundadır.

Rusya’nın gelirlerinin yaklaşık % 75’i enerji ve savunma sanayiindendir. Son yıllarda ve özellikle pandemi döneminde, dünyada daralan ekonomiye parelel olarak, enerji (petrol, doğalgaz) birim fiyatlarında da toplam satışlarında da ciddi düşüşler olduğu ortadadır. Bu Rusya için ciddi kayıplar demek olmuştur. 

Aynı şekilde, savunma sanayiinde de benzeri gelişmeler yani düşüşler yaşanmıştır. Rusya’ya bu alanda en büyük darbeyi vuran da biziz ve iyiki de vurduk. Özellikle Libya’da ve Karabağ’da Rus savunma sistemlerini, bizim SİHA’larımız madara edince, Rusya’nın ihracatları ciddi olarak yara almıştır. Rus pantsirlerini Türk SİHA’larının rezil etmesi, henüz daha dünya hafızasında yerini korumaktadır. Karabağ savaşında, Ermenilerin Azerbaycan’a attığı Rus balistik füzelerinin patlamaması ve bunu Ermenistan’ın dünyaya ilan etmesi de halen hafızalardadır.

Tüm bunları yanyana koyup değerlendirdiğimizde, Rusya-Ukrayna savaşının, “vekalet savaşı” olabileceği ihtimali geliyor akla. Nitekim 2-3 gün önce bazı internet haber sitelerine yansıyan bir haber vardı: Putin, savaş bölgesine, Kadirov’un emrindeki çeçenleri göndermeye başladı, diye. Üzücü tabiki ve umarım doğru değildir.

Vekalet savaşları olursa, bence ençok iş, bize, bizim TB-2’lere düşecek ve gereği yapılacaktır.

Benim endişem, eğer 2’nci dünya savaşı sonrası Yalta’da yapılanın bir benzeri gizli anlaşma ve bu anlaşmayla dünyanın yeniden bölüşülmesi amacıyla, fitilin Rusya-Ukrayna (sözüm ona) savaşı ile ateşlenmesi kararlaştırılmışsa, dünyayı ciddi bir sıkıntı beklediğini bilmemiz lazım.

Neticede, gerek bölgede ve gerekse dünyada dengeler bıçak sırtı ve oldukça kırılgandır. Görünen budur.

Bizim açımızdan ne olur Peki?

Savaş kötüdür ve asla arzu etmeyiz elbetteki ama, neticede bizim de dahil olmak zorunda kaldığımız bir savaş olursa, sınırlarımızı genişletiriz Allah’ın izniyle. Neden bu kadar kolay mı söylüyorum? Çünkü önce Allah’a ve sonra devletime, milletime ve tabiki “savaş bizim için düğündür” diyen “Kızılelma” ideali taşıyan Şanlı Ordumuza sonuna kadar güveniyorum..

Yorumlar (1)
Yaşar Çiftçi/Kimya Yüksek Mühendisi 3 yıl önce
Türk ordusunun gücü kan9ndaki Türk genlerinden ve yüreğindeki Allah inancındandır, bu konuda hem devletimizin hem orfumuzun çok do&ukjsnlı olması lazım, son zamanda SİHA karı geliştiren Bayraktar ailesine benim gözümde en milleyetçi insanlardır, dünyada Türk Ordusunun gücüne güç katmıştır sözde milliyetçilik değil özde milliyetçiliğin önemide bir kez daha iyi anlaşılmıştır benim gözümde milliyetçilik dilde söylenen değil bu vatan için yapılan icraatlerdir Kaleminize sağlık Saygıdeğer Müsteşarım Allah devletimizi ordumuzu ve tüm Türk milletini korusun Tanrı Türk'ü korusun
12
az bulutlu