banner4
21.01.2020, 15:27

TEKNO-ÜTOPİK GÜL

“Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte

Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel

O başkası yok mu bir yanındakine veriyor

Derken karanfil elden ele

Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle” 

(Edip Cansever-Yerçekimli Karanfil)

Şair Edip Cansever’in “elden ele” dolaştırdığı “Karanfil” metaforunun anlam coğrafyasına paylaşımı, yardımlaşmayı, iyi iletişimler kurmayı, işbirliği ağları oluşturmayı yerleştirebiliriz. Böylece, “sevda”nın anlam halkaları büyür, genişler, evreni kuşatır…

“Ey insanlar! Hep birden barışa girin” evrensel hitabına dikkat kesilenler kabul eder ki, bu mesajın kapsam alanını, insanlık âleminde iyi iletişimler kurmak, işbirlikleri yapmak, paylaşımcı projeler geliştirmek, kısacası dünyayı topyekûn daha bir yaşanılır kılmak oluşturur.

Medeniyet tarihimizde yer alan Suffe geleneği de, bahsettiğimiz paylaşım ağlarının somut ilk örneklerinden birisi olarak kaydedilebilir. Bizzat Peygamberin tedrisinden geçen insanlar, bilgi ve becerilerin başka coğrafyalarla paylaşımı için yolculuklara çıkmışlar, insanlığa taze ve diri haberler ulaştırmışlardır.

Teknoloji sayesinde bugün bilgiyi, görgüyü, erdemi, iyiliği ve bunlarla akraba nice sağaltıcı şeyi “elden ele” aktarabiliriz. Üstelik bütün bir evrene, dünyanın dört bir yanına… Kuşkusuz, bilişim dünyasının evrensel ortamında gerçekleşecek tanışıklıklar, fikir, bilgi ve donanım alışverişleri,  yardımlaşma ve paylaşma projeleri ile…

Kabul edileceği üzere, paylaşım, yardımlaşma, dayanışma gibi tutumlar barış ve kardeşliğin esasını oluştururlar.  “Hayırlı işlerde yarışma”nın açılımı içinde gördüğümüz bu edimler, dünyanın bir barış ve huzur küresi olmasına zemin hazırlayacaktır.

Bu anlamda, geliştirilip uygulanacak sağlıklı bir ortam, bahsettiğimiz değerleri bereketlendirme ve yayma platformu olarak motor güç olacaktır. .

İnternet teknolojisi, bireylere farklı kimlikleri rahatlıkla giyip çıkartabilecekleri özgür bir ortam sunmuştur. Zamanla sanallaşan kimlik ve kişilik, bu sayede yeniden inşa edilebilen bir yapı halini almıştır. Teknolojinin gelişimi ve sosyal paylaşım ağlarının yükselişi ile bireyin kimlik olguları ve sosyalleşme süreçleri farklı bağlamlar taşımaya başlamıştır. Sanal ortamda kolektif pratiklerin parçası ve gönüllü üyesi olan birey, bu yeni inşa sürecinde kendisini kalıplaşmış ilişkilerden ve hareketsiz kitleselleşmelerden kurtarma imkânı yakalamıştır.

Erving Goffman’ın tiyatro sahnesine benzettiği sanal âlem, tasavvurunu yaptığımız ortamla reel dünyaya dönüşme fırsatı yakalayacaktır.  Bu ortam, sanal âlemin “maske”li gölge kişilerinin yerine gerçeklik güneşine koşan sahici insanları yerleştirecektir.

Böylece sanal âlem, yeni bir inşa ve ihya ortamına dönüşme ihtimali kazanacaktır. Sanal vitrinde başlayan romantik sevda ise sokağa, şehre, ülkeye ve dünyaya yayılma fırsatı yakalayacaktır. İhtimaldir ki dünya bir barış okyanusu olma şansı yakalayacaktır.  

Yorumlar (0)
12
az bulutlu