banner4
13.08.2020, 18:48

SİYASETTE BÖLÜNMELER, PARLAMENTARİZME U DÖNÜŞÜ VE KÜRDLER…

Dünya yeni sağlık ve sosyoekonomik sorunlarıyla çalkalanıyor. Küresel ve zihinsel zemin kaymaları, insanların, ülkelerin iç ve dış siyasetini etkiliyor. Ülkelerin ekonomileri, insan sağlığı kadar siyasetleri de patinaj yapıyor. Tüm bunlar elbette, hesapta olmayan makro maliyetlere sebep oluyor.

Kendi kendine iktidar, kendi kendine muhalefet,

Ülkemize dönüp baktığımızda, son on dokuz yılda tek partili iktidarımız, diğer tüm partilerin önünde, toplamlarından fazla ve kendini alabildiğince yerinde yenilemeleriyle iktidarını sürdürüyor. Ana muhalefet partisi dâhil hiçbir parti, önermeleriyle bile henüz iktidarın yaptıklarının gölgesinden geçemez konumda...

İktidarın Can dostu Kürdler ve Fetö

 İktidar, Mhp taciziyle son dönemde verdiklerini geri alma prosedürü uygulasa da; devletin yasal defterine giren Kürd hakları konusunda Kürd’lerde güven oluşturmuştu. Kültürel alanda olsa da, yasal veya fiili açılımlarla bazı tabuları yıkmıştı. Parlamento içi partiler ise bu konuda her biri başka telden çalarak, biri birine sataşarak, ancak marjinal siyaset modunda kaldılar. Ekonomide yaptıklarıyla ve öngörülü siyasi taktikleriyle 2013 ten sonra ve özellikle 2015 yılına kadar iktidar kanadına yetişecek, onu sarsacak, bir muhalefet çıkmadı. 1999’da, önce Kürdleri silahla boyun eğdiren hareketin lideri; “Demokratik Türkiye’”deyişiyle iktidarın başlattığı demokratik açılımlarını suiistimal ederek “sol çocukluk şımarıklığıyla” Çözüm Sürecine katılarak, sonra baltalayarak, sosyal yarayı bir daha kangrenleştirdi. “Sen de mi Brutus?”dedirten veya “Ağacın kurdu ağaçtan çıkar” misali güvenlik ve yargı kadrolarını işgal etmiş, iktidarın içinden çıkan hain Fetö frakeyştayni ile PKK ittifakı; Oslo görüşmeleri ve sonrasında iktidarı zaaf içinde bunaltma ve devirme politikalarını birlikte ve illegal yürüttüler.

MHP ile devletin güvenliği

Bu zor virajlar kadar Mecliste Başkanlık sisteminin yasaları için, zorunlu sayısal gereklilik, iktidarı ittifak arayışına itti. Ve iktidar biraz da mecburen MHP ile ultura milliyetçi ulus devlet politikasında anlaştı. PKK’nin hendeklerde intiharı, 15 Temmuz Fetö ihaneti ilave olunca; iktidarı devletin güvenlik çemberini öne almasına neden oldu. Doğu ve Güneydoğuda HDP’li belediyelerde, kayyum atamalarına yöneltti.

Diş politikada jandarmalıktan stratejik ortaklık masasında yer isteme

Hamleci ve köşeli iç ve dış siyasetimizin hâlâ devam eden Irak ve Suriye süreçlerinin, buna ilave olarak Libya’nın, Rusya ve Avrasya politikalarının elbette ekonomik maliyetleri,siyasi sonuçları olacak. Dış politikada ve Ortadoğu’da jandarmalık yaptırdıkları Türkiye’nin müttefiklik, stratejik ortaklık masasında yer istemesi ABD, hatta ABD(Avrupa Birleşik Devletleri) ni Türkiye’ye karşı ekonomik ambargolara kadar gerdi. Germeye devam ediyor.

Yerel Seçimlerde ilk defa Muhalefetin toparlanması

Dış politikada tüm bu olumsuzluklara karşı duran Cumhur ittifakı, iç politikada devletin güvenliğini gererek yol aldı. Milliyetçi damarın dışında hemen hemen herkesi karşı safa itti. Her siyasetin üstüne yürüyerek, muhalefeti adeta müzakeresiz ve şartsız bir araya getirmeye sebep oldu. Onlara “Zıtların birliği”ni sağlattırdı. Bir birine selam vermeyen siyasetleri, neredeyse selamsız, ama göz kırptırarak, İstanbul’da sandıkta buluşturdu. Cumhur ittifakı Metropollerdeki muhafazakâr Kürd’lerini bile, sapla samanı karıştıran sözlerle karşısına aldı. Buralardaki tüme yakın belediyelerin meclislerini değil, ama Büyük Şehir Belediye Başkanlıklarını kaybetti.  Yani iktidar bu gerginliğinin bedelini, ilk raunda 2019 yerel seçimlerini kaybederek ödedi.

Parti tarlaları neden bölünüyor?

 Daha önceleri partilerde ufak tefek ayrılıklar olsa da, Ak Parti de Gül ve Davutoğlu ile, CHP’de Öztürk ve İnce ile başlayan sızıntının kaynağı henüz muğlak ve seçmen tabanında tutmuyor…  Ayrılıklar lider tandanslı ve stratejik görünmüyor. Kısaca gidenlerin akıbeti pek de pirûpak görünmüyor. Ancak “Besle kargayı oysun gözünü” hatırlatırcasına iki parti den de ikişer siyasi parti çıktı, diyebiliriz. Partilerin adı yeni, ama bu partilerin kurmaylarını tanımayan yok. Tarlasını bölüp, bir kısım seçmeni arkasına takabileceği umudu, bir nevi parti de siyasi “izaleyi şuyu” ile   “küçücüktür ama benimdir.” marjinal liderlik ile tatmin olma çabasından başka bir siyasi vaadleri ve gelecekleri görünmüyor. Amma, işte tam da burada kocaman bir amma… Her siyasi pusulayı yanlışa götürebileceği gibi, doğruya da yöneltebilir. Üstelik ülkemizde demokratik birlik ile siyasi intikamcılık karıştırılmaktadır. Kırk yıldır Kürt demokratik mücadelesinin üzerine Koçero gibi dağda ve ovada oturup Kürd kitlelerine, aydınlarına demokratik siyaseti yasaklayanlarla, ulus devletin kutsal tabusuna dokundurtmayanlar, sürekli aynı potaya top, aynı tabağa kaşık sallayanlar olduğu, gizli açık çıkarla ittifaklarında, “zıtların birliği”ni çekinmeden oynayabildikleri bilinendir.

Bilinmesi gereken ve görülüp düzeltilmesi gerekenler

İktidar düşüncesi itibariyle, Türkiye siyasetinin iki gayrı meşru siyasi çocuğundan biriydi. Şimdi iktidarda. Diğer gayri meşru çocuğu ise, Kürd idi. PKK değil! Müslüman ve masum Kürd bu iktidarla gün yüzü gördüğü doğru, ama Kürd’ler de iktidarımıza özelikle ve öncelikle Liderine yeteri kadar destekte verdi, veriyor.  İktidar, kronikleşmiş yanlışlar ve ulus devlet politikalarını defacto ve yasal olarak aşmaya çalışırken başlayan ve giderek büyüyen yanlış anlayışlara sürüklendiğini fark edemedi. İktidarımızın fark edemediği şeylerin başında; “Örgütü Kürd, Kürdü örgüt görme tacizci politikasıdır.  İktidarla beraber halkın da bu yanlışa itildiğiydi. Maalesef bu tehlikeli anlayış hâlâ yaşatılmak isteniyor.  Bütünü parçaya sokmaya çalışıyorlar… 

2023  seçimleri muhalefetin  Parlamentarizme U Dönüşü hayali 

İktidar, 2023 seçimlerini kazanmak isteyen bir Muhalefet Bloku’yla karşı karşıya kalacağı kesin… Bu muhalefet,  devlet başkanlığı seçimini kazanmak için, iki partinin yarışacağını ve kazanmaları için, 50+1’in gerektiğini, 30 Mart ve İstanbul 23 Haziran seçimlerinin ötesinde net, ve açık söylemlerle çıkmaları gerektiğini, korkularının ecele faydası olmadığını anlamışlar. Başkanlığı kazanmadıkça, Meclisin hep yedi kocalı Hürmüz’e benzeyen siyasi tablosunu her seçimde görebileceklerine kendilerini inandırarak gelecekler. Zaten bunun için, şimdiden siyasi U dönüşü yapıp, Parlamentarizmi siyasi mezarından çıkarmaya çalışacaklarına söz ve ağız birliğine varmak üzere olmaları bundan… Bu anlamda, önümüzdeki 2023 seçimlerine kadar, siyasi ilkler değil, bir tarafta Başkanlığa devam diyenlerle, diğer tarafta Parlamentarizme U dönüşü yapmak isteyen ittifaklar arasında kısır bir döngünde geçecek. Ekonomik, demokratik, siyasi ve kültürel değerler buzdolabına konulacak. Milliyetçilik ile Pantürkizm yarışması ve çatışması yaşanacak.

İktidar, anti PKK’lı yurttaşlarının sesini duymazsa, verdiği kimi kültürel hakları geri toplamaya devam ederse, işini zorlaştırır…

Her siyaset erbabının bildiği gibi, eskisi kadar olmasa da iktidarın oy potansiyelinin yüzde otuzu hâlâ anti PKK’lı Kürdlerdir.  Bu oylar Kürdün muhafazakâr, orjin dindar, demokrat, liberal ve aydınlarından geliyor. Yine iktidarın makro Kürd seçmeninin bulunduğu metropol kentlerinde ve bölgede; hangi Kürdlerle, hangi Kürd kadrolarla kimlik üzeri değil, demokrasi ağırlıklı ve nasıl bir siyaset izleyeceği çok önemli. Ak iktidarımıza da Kürd’lerimize de Başkanlık sisteminin yaşaması için de; yeni yüzler, yeni siyasetler gerek, diye düşünüyoruz..

Son söz: Kusurumuz düşüncemizi sesli söylemek ise, ber Muhammmed salavat!

Yorumlar (0)
12
az bulutlu