banner4
08.12.2023, 09:24

"siyasetin matematiği" "haklılık kanseri"

Barış ve selamet dini İSLAM; adalet/iyilik ve medeniyet derken;

         ‘Savaş her şeyin babasıdır' der Herakleitos.

 Bunu en iyi (törebilim/etik/ahlak), en doğru (eseme/mantık), en güzel (güzel duyu/estetik) bir biçimde/biçemde anlamak mı istiyorsun?

O hal de geleceğe bak.!

Bak / gir, bir "hakikat" adamının yüreğine.

Hız ve iletişimin arttığı günümüz "dijital ejderha çağı"nda

Haklı olmak mı önemli?

Haklı kalmak mı önemli?

Siyasetin yozlaşması ile herkes kendince bahaneler üretmekte,  kendini haklı görmekte ve haklı bulmaktadır.!

Yozlaşmanın ve dezenformasyonun kötü getirisi artık insanlık için yeni bir bulaşıcı virüs üretmiştir;

Haklılık kanseri virüsü..!

Hakikat terazisinde elbette ki; hem haklı olmak ve hem de haklı kalmak önemlidir...!

SİYASET ve Demokrasi (kullanışlı ve yalan) enstrümanının, kullanıldığı toplumların nefesine göre ses çıkardığı ve siyasetin söz de;demokratik hassasiyetlerle yapıldığı yönetimlerde ahlaki kargaşanın önüne geçilmesi mümkün değildir.

Onun içindir ki SİYASET/te demokrasi, yalın bir yönetim olarak ele alınmaktan ziyade, başına; Hıristiyan, Sosyal, Liberal veya Muhafazakar gibi sıfatlar getirilerek her toplumun kendi objektif/subjektif hakikat ve adaletten uzak ahlaki değerlerine göre yorumlanır.

Karl Marx’ın, “Toplumsal ahlakı belirleyen iktidar/lardır” derken toplum ahlakını temsil noktasında iktidarları hedef alır.

Dolayısıyla burada toplumsal ahlaki değerlerden kasıt iktidar/ların kendi çıkar ve menfaatlerine göre ahlak ve davranışlarıdır.

Yani SİYASET ve demokrasi Amerika’da pornografiyle bütünleşmiş bir saksofon, İskoçya’da pastoral bir tulum, İngiltere’de bir salon kontrbası ve Türkiye’de kara düzen bir bağlama olarak görevini icra ediyor.

  Tanımı ise dinleyenin müzik zevkine göre değişkenlik arz ediyor.  Demokrasi, ne olduğuyla değil nasıl kullanıldığıyla anlam/sızlık kazanıyor.

Türk siyasetinin yeni trendi olarak tartışmalara konu olan ve zıtların birlikteliğini barındıran “Muhafazakar Demokrasi” yaklaşımı, ahlakilikten yoksun olan genel siyaset ve demokrasi anlayışımıza yeni yorumlar katmıştır. Fikir tefecisi  muhafazakar hımbılların liberal ayyaşlardan aşırarak tömbeki dumanları altında şekillendirdiği bu ne idüğü belirsiz tamlamanın, siyaset gündemine sokulması kıçı kırık beynamaz radikalizmin soft yansımasından başka bir şey gibi görünmüyor.

Dünyanın her yerinde sadece “Demokrat” kimliğine sıfatlar yakıştırılırken, siyaset felsefesinden ve mitosundan yoksun olan iktidar partisinin “Demokrasi”nin başına “Muhafazakar” sıfatı yerleştirmesi ahlaklı bir siyasi atraksiyon olmadığı gibi siyasi ahlaka da ters düşen bir talihsizlik olarak değerlendirilmiştir. Geçirdiği siyasi evrimlerle geleneği yok olmuş bir toplumun iğreti kavramlarla kendiliksiz bir hüviyete sokulması “muhal” ve hatta anlaşılmaz bir “hal” olmuştur. Ancak bireysel hak ve özgürlüklerin, toplumsal ve yönetsel düzeyde varlık bulmasını dominant kabul eden topal “Demokrasi”yi böyle ucube bir sıfatla tahdit etmek, son tahlilde meşrutiyete mecbur bırakılmış bir saltanatın ehven çaresi olmuştur.   Belki de fötr şapkaya sarık dolayıp saksofon eşliğinde fatiha okumak gibi bir anlam içeriyor “Muhafazakar Demokrasi”...

Yorumlar (0)
12
az bulutlu