banner4
24.08.2020, 12:30

“ŞEYTANLARIN KARDEŞLERİ”

“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat gereksiz yere saçıp savurma. 

Çünkü saçıp savuranlar 

“ŞEYTANLARIN KARDEŞLERİDİR”

Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. (İsra 17;26,27)

Başıboş olmayan insana gelmiş olan Kuran-ı Kerim İnananların ‘Hayat bilgisi kitabı’ hayatımızın her alanında ne şekilde hareket etmemiz gerektiğini güzelce belirtmiştir. Ah bir açıp okusak okuduğumuzu da uygulasak... 

Bizim dediğimiz paranın bizim olmadığı, o parada hakları olanların olduğu, haklarını hakkıyla onlara vermemiz gerektiği, cimrilik ve israf arasında ortada makul dengede durmamız, döküp saçmamız gerektiği kısacası Allah (cc.) inanlara paralarını ne şekilde kullanmaları gerektiğini de Kuran-ı Kerimde buyurmuştur. 

Paralarını gereksiz yere pervasızca saçıp savuranları Rabbimiz;

“Şeytanların Kardeşleri” diye adlandırmış. (İsra 17;27) 

Şu dehşetli ifadeyi görüyor musunuz; ?

“Şeytanların Kardeşleri”

Günümüz de alışveriş delisi sürekli israfta olan aldıkça alan ama asla tatmin olmayan şükür süz insanların sayısını düşündükçe aramızda ki “Şeytanların Kardeşlerinin” sayısının hiç de az olmadığı anlaşılacaktır;

•Gerekli olup olmadığına bakmadan alıp alıp istiflemek... 

•Dolabı tıka basa doldurup halen giyecek bir şey bulamamak... 

•Her sene evin mobilyalarını, halılarını, perdelerini vs. değiştirmek... 

•Buzdolabını yine ihtiyaçtan fazla doldurup binbir emekle hazırlanmış ürünleri çürütüp haftanın sonunda çöpe atmak... 

•Marka takıntısıyla aynı ürünü daha uygun fiyata alabilecekken üç dört katı fiyatla alıp bununla övünmek... 

•Ayakkabı, çanta, takı vs. koleksiyonu yapmak... 

•Suyu son ayarda açıp saatlerce akıtmak…

•Elektrik düğmesinin sadece açmaya değil kapamaya da yaradığını unutmak…

•Gereksiz yere para harcamayı hastalık derecesinde (onyomani- alışveriş bağımlılığı) alışkanlık haline getirmek...

Bizleri şeytanların kardeşliğine koşarak götüren hallerden yalnızca bir kaçıdır. 

İsraf; 

“İtidali aşmak, gereksiz harcama yapmak, vasattan ayrılmak...”

Gerekli gereksiz ayrımı yapmadan umursuzca sürekli para harcama davranışı hem psikolojik bir hastalık hem de haramdır. Zaten zararlı olan her şey Kuran-ı Kerimde yasaklanmış haram kılınmıştır. 

Neden haram kılınmıştır?

•İlk başta İsrafa devam ettikçe elimizde bir şey kalmayacağından ihtiyaç sahiplerine bir şey veremeyecek olduğumuzdan,

•Hac, zekât, sadaka gibi ibadetlerimizin yanında İnsanlara hizmet eden bu sayede sevap kazanıp bizi Cennete götürecek diğer pek çok ibadetin de (yol, hastane, cami yapımı vs.) yine para ile yapılabilecek olmasından,

•Dünyaya orantısız şekilde eşya ile bağlılık kurup gösterişe riyaya düşmenin imanımızı zedeleyecek olmasından,

•Sınırlı kaynaklar içinde sınırsız yaptığımız harcamaların ilk de kişisel ve ailevi ikinci de ülke açısından ciddi sorunlara neden olabilecek olmasından,

•Her şeye sahip olan insanın nimetlerin değerini önemini bilmeyip şükrü unutmasından,

•Yokluk içinde olanları anlamaması, bencil, egoist bir yapıya bürünmesinden. 

Ve sayamadığım pek çok diğer nedenlerden...

Bu sebeple elimizde ki parayı harcarken gerekli olup olmadığını düşünmeli, hesap yapmalı, ihtiyacımız olan kadarını almalı ahirette düşüncesizce harcadığımız paradan sual olunacağımızı ve müsriflerin helak edildiğini (Enbiya 7) aklımızdan çıkarmamalıyız. 
 

Allah (cc.) Kuran-ı Kerim de sadece kendi harcamalarımız için israftan kaçınmamızı buyurmuyor. Akrabalarımıza ve diğer ihtiyaç sahiplerine yardım ederken, giyinirken, konuşurken, yiyip içerken, gezip eğlenirken hülasa hayatımızın her alanında israf etmemiz gerektiğini buyuruyor.

Peygamber Efendimiz (sav.) de birçok hadisinde israf etmememiz gerektiğinin önemini ifade etmiştir;

•“Nehir kenarında bile abdest alıyor olsanız, suyu israf etmeyiniz.”(İbn Mace, Tahare 48)

•“İktisat eden sıkıntı çekmez.”(Taberani)

•“Kurtarıcı üç şeyden biri, varlıkta, yoklukta zenginlikte, fakirlikte, iktisada riayet etmektir.(Beyheki) 

•“Yiyip için, giyinin ve tasadduk edin. Fakat israftan ve kibirden sakının.”(Buhari)

İnsanın fıtratında hep daha iyisini isteme vardır kabul. Bu çok doğal. Lakin bu iyisini isteme ile sınırsızca her beğendiğimizi alma aynı şey değildir.

Her beğendiğimizi alma, yeme ihtiyacımıza değil nefsimize hitap eder ki onunda doyurulması mümkün değildir.

•“Her istediğini yemek israftandır.”(İbni Mace) 

Çünkü nefis de ne sınır ne akıl ne de mantık vardır. O istedikçe ister doymak bilmez. Asla tatmin olmaz. Bizi sefil bir hale koyana kadar ister. Sonrasında ise sanki onları isteyen kendisi değilmiş gibi bizim aciz çırpınışlarımızı (başarısını) elinde çayını yudumlayarak sallanan sandalyesin de keyifle izler. 

Öncesinde aklı olduğu halde düşünmeyen biz insanların sonrasında nefse hesap sorma gibi bir hakkı olamaz. 

Bu sebeple İsra 29’da biz İnan kullara; ”Eli sıkı olma, ölçüsüzce eli açık da olma; sonra kınanacak, kendi kendine hayıflanacak duruma düşersin.” Buyurulmuştur. 

Dilediğimiz her şeyi almak zorunda değiliz. Anlaşılması çok da zor bir cümle değil bu cümle değil mi? 

Mesela; Evimizi mobilya, incik boncuk eşyalarla doldurup onların bize değil bizim onlara hizmet etmemiz, tıkış tıkış evde ruhumuzun sıkışması belki istediğimiz olmasa da maalesef şu an çoğumuzun yaptığı. 

İstediğimizle yaptığımızın örtüşmesini sağlamak için düşünmemiz sonuçlarını hesaplayıp ona göre davranmamız gerek. 

Aksi nefes alamadığımız evler için nefessiz günlerce çalışmamız demek. 

”Yine o iyi kullar, harcama yaptıkları zaman ne saçıp savururlar ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisi arasında makul bir dengeye göre olur.” (Furkan 67)

İsraf etme, cimrilik de yapma. Ortada ol. Denge de.

“Makul Denge” 

Gördüğünüz üzere biz demiyoruz “Vasatta” kalın diye, 

“Vasat Denge de Hayat” Rabbimizin emrettiği.

Velhasıl Kelam;

Allah (cc.) bizi her konuda aşırılıklarımızdan israfımızdan ötürü bağışlasın, günahlarımızı affetsin, paramızı onun rızasını kazanmak için harcayanlardan eyleyip, 

Cümlemize “Vasat Denge de Hayat” yaşamayı Nasip etsin inşAllah... Âmin...

12
az bulutlu