Şeytan, İnsan Hayatında Ne Yana Düşer?

İnsanın sadece dünya hayatına yatırım yapmasının en tanıdık ve de en çarpık bileşeni şeytandır. O nedenle dünya hayatının merkezinde hâsıl edilen insan-şeytan ilişkisi, esasında bir “yatırım danışmanlığı” ilişkisi gibidir. Bu açıdan şeytan, ezelî ve ebedî muhalifi olan insanın yatırım araçlarını yanlış yönlendirmek üzere bütünüyle harekete geçmiş olmaktadır. Dünya hayatındaki eylem ve tercihlerimiz aracılığıyla Âhiret hayatındaki konumumuzu belirlediğimizin farkında olan şeytanın, bu süreci insanın aleyhine değiştirmek için son derece güçlü yatırım enstrümanlarının olduğunu unutmayalım. Ancak şeytanın olası bütün rolünün danışmanlıktan ibaret olduğunu da hep akılda tutmalıyız.

Bir nevi katılım, ortaklık, yatırım ve finans çevresi gibi işleyen bu dünya hayatı, niyetten amele değin hemen her noktada başta bu dünya olmak üzere Âhiret hayatının değerli ya da değersiz mâhiyetteki bütün kazanımlarını belirlemektedir. Bilmek durumundayız ki, sadece dünya hayatında yaptıkları sebebiyle kazanım elde edebilecek olan insan için bu dünyayı önemsemesi de son derece anlamlı, değerli ve de gereklidir. Dünya hayatı ekseninde âdeta A-Bank/Âhiret’e Yatırım Programı gibi çalışan bir sistemin inşâsı, bütünüyle niyet-eylem-sevap/kazanım-ödül/karşılık dengesi üzerinde kurulmuştur.

O kadar ki Âhiret hayatının dünyadaki işler üzerinden yürüyen bir “alacak teorisi” mantığının olması, evvel emirde dünya hayatının yatırım ve danışmanlık açısından ne derece önemli olduğunu göstermektedir. Bu önemin farkında olan insanlar için yatırımını çeşitlendirmek yani işlediği günâhların yanında onları absorbe etme, silme ve yutma hatta etkisiz hâle getirme bağlamında bir takım sevapları da öne alması gerekmektedir.

Müflis yatırımcı misali, elindekini karanlığa mahkûm eder gibi sadece dünyaya yatırım yapan insanların son derece büyük bir riske giren yatırımcılar olması işten bile değildir. Bu kişilerin hem emekleri bazında ve hem de umutları bazında hayat kırıklığı yaşayacak insanlar örneğinde olduğu veçhile peşinen belirsizliğe gark olduklarını bilmekteyiz. Bahsedilen belirsizlik ve riskin ortadan kaldırılması için yatırımın sağlıklı ve dengeli bir şekilde yönlendirilmesi adına vahiy, elçi, akıl, vicdan ve fıtratın danışmanlığının kabul edilmesi elzemdir.

Neticede Ş-Bank’a/Kaybedenler Kulübü/Şeytan ve Ortaklarının Finans Merkezi’ne yatırım yapmanın insan için kaybediş/zarar ve ziyandan başka bir değeri bulunmamaktadır. Süreç içindeki samimiyet azalmasını ise niyet ve ibadet enflasyonu olarak düşünürsek, bahsedilen antagonizmanın dengeli ve akılcı bir yatırım sürecinde ne denli hassas bir durumu hâsıl ettiği açıkça görülebilir. Bahsedilen süreçlerin hemen hepsinin geçici ve faydasız olanı öne alma babında “kötülüğe yatırım” anlamında kişilerin amellerinin boşa çıkacağı bir sürece doğru yönlendirdiği ise, işin özü olarak karşımızda durmaktadır.

Meselenin daha başında, insan için şeytan neyse, şeytan için de insanın “bahane üretme” tercihi ve de gerekçesi üzerinden benzer kullanılış değeri olduğu söylenebilir. Bu sebeple, her iki varlığın kendi yaptıklarının rasyonalitesini temin isteği üzerinden bir diğerini suçlaması, adeta varlık kodu olarak görülmelidir. Gerek insan ve gerekse de şeytanın bu amaca yönelik “özür beyanı” tercihleri, doğaldır ki bahis konusu olan varlıkların yapıları ve yetenekleri gereği kabul edilebilecek bir adım değildir. Zira her iki varlığın bir diğerine olan müdahale imkânı son derece kısıtlı ve sınırlı tutulmuştur.

İşbu nedenden ötürü, insan ve şeytanın yaptıklarına karşılık olarak diğerinin yaratılmış olmasını öne sürmeleri iradesi, her hâlükârda geçersiz bir bahane sunma çaba ve iradesini göstermektedir. Çatışmanın ana teması olan “varoluşsal karşıtlık” ilkesi ise, hesap verilecek eylemlerin sadece ilgili varlığın kendi irade ve tercihi olduğunu göstermektedir. Bunun gibi karşıt varlıkların olması ise, özellikle insan için güçlü bir çeldirici olması hasebiyledir. Yoksa şeytan denilen varlığın insan güç ve iradesinin müdahil olduğu süreçlerde davranış işlemeye hatta işletmeye dönük bir katkısından bahsedilemez.