banner4
02.02.2023, 08:15

ŞEYH EDEBALI

Kaynaklarda Şeyh Edebalı’nın 1206 yılında dünyaya geldiği ittifakla yer almakla birlikte, doğum yeri konusunda ise ittifak yoktur. 

Doğum yeri olarak bugün Türkmenistan sınırları içerisinde bulunan Merv kentinin yanısıra kimi kaynaklarda da Karaman, Nevşehir, Kırşehir/Mucur gibi yerler de belirtilmektedir.

Selçukluların Şeyh'ül İslam'ı Şeyh Sadrettin Konevi ve Mevlâna Celâleddini Rumi'nin yaşadığı çağda yaşamıştır.

Künyesi İmadüddin Mustafa bin İbrahim bin İnac El-Kırşehri'dir. 

Osman Gazi’nin hem Hocası, hem de Kayınpederidir.

Osmanlı Devletinin manevi kurucusu kabul edilir.

Edebalı ilk tahsilini Karaman'da yapmıştır. Hanefi ilim adamı ve fıkıh âlimi Necmeddin Ez-Zahidi'nin öğrencisi olur. Daha sonra Dımaşk'a (Şam) giderek Sadreddin Süleyman bin Ebül-iz ve Cemalettin el-Hasiri gibi dönemin tanınmış alimlerinden dini ilim tahsil etmiştir. Tefsir, Hadis, Fıkıh ve İslam Hukuku alanlarında büyük bir âlimdir. 

Şam'dan dönünce  tasavvufa yönelmiş, Eskişehir yakınlarında bulunan ve bugün Tepebaşı İlçesine bağlı Uludere Mahallesi olarak bilinen o zamanki Köyde bir zaviye kurarak halkı irşada başlamıştır. 

Aşıkpaşazade zaviyesinin hiç boş kalmadığını, Edebalı'nın gelip geçen fukaranın hertürlü ihtiyacını gidermeye çalıştığını, hatta bu maksatla koyun sürüsü beslediğini kaydederler.

Söğüt ve Domaniç yaylaları, Selçuklu Devleti tarafından aşiretine yaylak ve kışlak olarak verilen Osman Gazi, sık sık Edebalı'nın zaviyesinde misafir olarak kaldığı; Orta Asya'dan getirdikleri bir takım özelliklerden dolayı alimlere karşı son derece hürmeti olan Osman Gazi, mübarek günlerde Edebalı'nın zaviyesine giderek dini, idari ve siyasi konularda onun fikirlerini öğrendiği ifade edilir.

Osman Gazi, misafir olarak kaldığı bir gece bir rüya görür. Rüyasında Şeyh Edebalı'nın koynundan çıkan ay gelip kendi koynuna girer. Göğsünden bir ağaç biter. Öylesine büyük bir ağaç olur ki koca bir çınara dönüşür; dalları gökleri, kökleri tüm dünyayı sarar. Gölgesi bütün yeryüzünü tutar. İnsanlar o ağacın gölgesinde toplanırlar. Ulu dağlara ve dağların eteğinden çıkan coşkun sulara hep o ağaç gölge ederek korur, kollar, gözetir.

Osman Bey sabah olunca rüyasını Şeyh Edebalı'ya anlatır. Edebalı rüyayı şöyle yorumlar: “Sen Ertuğrul Gazi oğlu Osman, babandan sonra bey olacaksın. Kızım Malhun Hatun ile evleneceksin. Benden çıkıp sana gelen nur budur. Sizin soyunuzdan nice padişahlar gelecek ve nice devletleri bir çatı altında toplayacaklar. Allah nice insanın İslam'a kavuşmasına senin soyunu vesile edecektir.''

Gerçekten Osman Gazi bir süre sonra Şeyh Edebalı’nın kızı Malhun Hatun (Rabia Bala Hatun) ile evlenir ve Hocası Edebalı’nın damadı olur.

Şeyh Edebalı Âhi teşkilatının reisi idi. Ahi Şehliğinin Edebalı'dan sonra kime geçtiği bilinmemektedir; ancak daha sonra I. Murat'a intikal etmiştir. 

Bilecik'in Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra zaviyesini buraya taşıyan Edebalı, aynı şekilde dini hizmetlerine devam etmiştir. Osman Gazi'nin vefatından sonra kızı ve torunu Alâaddin Bey ile Bilecik'te Edebalı'ya Kozağaç (Şimdiki Karaağaç) köyünün öşür ve hasılatı verilmiş, kızı Rabia Hatun da kendilerine verilen bu köyü tekkeye vakfetmiştir.

Şeyh Edebalı, kaynaklara göre 120 yıl süren bir ömürden sonra 1326 yılında Bilecik'te vefat etmiş ve Zaviyesinin mescid olarak kullanılan odasına defnedilmiştir.

Edebalı, mutasavvıf olmasının yanı sıra ilk Osmanlı kadısı ve müftüsüdür. Dönemin birçok fakihi ile görüşmüş ve onlardan ders almış, çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Önde gelen öğrencilerinden ve aynı zamanda damadı olan Dursun Fakih, Edebalıdan sonra Osmanlı Devleti'nin ikinci müftüsü ve kadısı olmuştur. Mevlidi Şerif'in yazarı Süleyman Çelebi, Mahmut Paşa yönüyle ikinci kuşaktan Şeyh Edebalı'nın torunudur.

      

1326’da 120 yaşında iken Bilecik’te vefat etmiştir. Bilecik Edebalı zaviyesine kendisiyle birlikte hanımı, kızı, zamanın büyüklerinden Molla Hattab-ı Karahisar, Şeyh Muhlis Baba ve isimleri bilinmeyen bazı yakınları defnedilmiştir. Kendisinin vefatından 1 ay sonra Osman Gazi’nin eşi olan kızı, 4 ay kadar sonra da Osman Gazi vefat etmiştir.

Bilecik’te Orhan Gazi Camii’nin üst tarafındaki tepelik alanda bulunan ve kesin yapılış tarihi belli olmamakla birlikte Orhan Gazi devrinde inşa edildiği kabul edilen Türbede medfundur.

Türbede Şeyh Edebali ile birlikte, şeyhin neslinden altı büyük ve dört küçük sanduka vardır. Sanduka odasının haricinde iki oda daha bulunmaktadır. Türbe ve dergâh, Sultan II. Abdülhamid döneminde ve son olarak da 2012 yılında tadilat görmüştür. Türbenin hemen yanında aynı tarihlerde inşa edildiği tahmin edilen, Osman Gazi’nin eşi Bala Hatun ve annesinin sandukalarının bulunduğu bir türbe daha bulunmaktadır.

ŞEYH EDEBALİ OSMAN GAZİ NASİHATİ

Ey Oğul! 

Bey’sin...

Bundan sonra öfke bize, uysallık sana...

Güceniklik bize, gönül almak sana...

Suçlamak bize, katlanmak sana...

Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana...

Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana...

Ey oğul! 

Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana...

Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...

Ey oğul! 

Sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz.

Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.

Ey oğul! 

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı.

Allah (c.c.) yardımcın olsun.

Ey Oğul, 

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar

Akşam ezanında ölürler.

Avun oğlum avun,

Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın,

Ama, bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen,

Öfken ve nefsin bir olup aklını yener,

Sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.

Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın.

Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.

Bütün fethedilemeyen gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler,

Ancak senin erdemlerinle Gün ışığına çıkacaktır.

Ananı-atanı say,

Bereket büyüklerle beraberdir.

Bu dünyada inancını kaybedersen,

Yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.

Açık sözlü ol.

Her sözü üstüne alma, gördün söyleme, bildin bilme.

Sevildiğin yere sık gidip gelme.

Kalkar itibarın, muhabbet olmaz.

Üç kişiye acı:

Cahiller arasındaki alime,

Zenginken fakir düşene,

Hatırlı iken itibarını kaybedene.

Unutma ki yüksekte yer tutanlar

Aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğunda mücadeleden korkma.

Bilesin ki atın iyisine doru,

Yiğidin iyisine deli derler..

Yorumlar (1)
Admin 1 yıl önce
Kaleminize sağlık Teşekkür ederiz.
12
az bulutlu