Selam ve Sevgiyle
Ömrümüzden bir günün, daha geçtiği bir gece ,
Biran dalgalanan, biran durgunlasan, biran da suskunlaşan Haliç ve ben. Birbirimizi anladığımız bir gecede, kimi zaman bulup, kimi zaman kaybettiğimiz iç yolculuğumuza doğru yol almaktayız.
Huzur hissedip yazanlar için, kalem sayfada kaymaya başlar. Düşüncelerde farklı bir heyecan.
Yaşarcasına yazmak derim bu duruma.
Yaşarcasına demişken, şöyle gerçek hayata biran geri dönelim. Dünden bu yana içimde dalgalanan bir söz.
İlkönce kısaca son senelerde ruhumuzu teslim ettiğimiz Sosyal Medya. Nekadar
farklı değil mi? Sessizce sesli konuşurcasına hissetmek. Bir süre sonra karşınızdakinin sesini duyar gibi hissedersiniz. Her sayfa farklı insanları anlatır. İnsanlarsa ruhlarına kattıklarını paylaşır. Bense anlamaya gayret eden bir ruh.
Yazarken birden yazdıklarıma karşılık, bir soru ile karşı karşıya geldim. "Hanımefendi! Bu etkileşim ne katar insan hayatına?" Biran duraksadım. Geçmişte karaladığım sayfalara geri döndüm. Kendi hissettiklerim bu söze karşı ne kadar farklıydı!
Konumuzsa camilerimiz ve biz müslümanlara ruhen kattığı, manevi huzur. Dua'nın ve şükrün toplanma yeridir. camilerimiz. Herbirimiz için farklı bir huzuru temsil eder.
İşte biranda yazıyı satırlarda kayarcasına yazmaya başladım.
Küçük kızımı okula bıraktıktan sonra, arada nefes almak için bir kaçış yeri gibi gelir, Fatih Cami. Şuan caminin içinde görkeminin ve ihtişamının bakışlarını hissedercesine, içime katıyorum.
Fatih Cami'nde oldukça sakin bir gün. Namaz vakti yaklaşırken camide toplanan cemaati, bayanların bulunduğu bölümden teslim ve şükrünü izlemek inanın bana çok farklı ve gizemli geliyor.
Bayanların, tebessümle yanıma yaklaşıp yazdıklarınız neyle ilgili sorusu bulunduğum yerde, içime farklı sıcaklık katıyor. Işıl ışıl gösterişle parlayan ışıklar, annelerinin yanında koşusan çocuklar ruhumda tebessüm yaratıyor.
Birde, farklı yönden bir esinti hissettiren geçmişten bugüne gelen bir tarih. Bir köşede o anları yaşamak. Tarihiyle İstanbul.
Keşke her bir köşesini içimdeki bu hisle sizlere anlatabilsem.
1470 yılında Bizans'ın Ayasofya'dan sonra, ikinci kutsal Havariyun kilisesinin yıkıntıları üzerine yapılan "Sultan Camileri" anlamına gelen Selaattin Camilerinin ilkidir Fatih Cami.
Sultan Camileri, Sultanın halkına karşı özverisini, büyüklüğünü, basarılarını göstermek için yapılırmış.
Kısaca, topluma fayda sağlayan sosyal işlevleri olan, halk için açılan yerlerin cami cevresindeki
külliyelerin icinde toplanma yerleriymiş.
Tarihi, sadece içindeki görkem değil, çevresini dolanırken hanlar hamamlar, kütüphane medrese ve imarathaneler insanı yaşanılan o anlarda yaşatıyor. Evet gerçeklerden biride atalarımı hissediyorum.
Camilerimiz, yazsam sığdıramıyacağım hisler.
Belki farklıyım. Annemin söylemiyle garip bir insanım.
Şu gerçeğin farkındayım.
Çok uzatmıyım inanın sayfalar yetmez.
Şöyle içten hissedebilmeyi, gönül gözüyle görebilmeyi başarabilen biri için, gerçek özünü nereden geldiğini içteki inancın değerini sevgi ve iman gücüyle hatırlayabilmektir.
Yalnışım varsa
affola.
Sağlıcakla kalın.
Görüsebilmek duasıyla