banner4
30.06.2021, 15:18

PROF. DR. OKTAY SİNANOĞLU

25 Şubat 1935’te, babasının Türk Başkonsolosluğu’nda görev yaptığı İtalya/Bari’de dünyaya gelmiş, 19 Nisan 2015’te ABD’de hayatını kaybetmiştir. 

Kimyacı, Moleküler Biyofizikçi ve Biyokimyacı, Akademisyen, Profesör, Türk Bilim Adamıdır.

II. Dünya Savaşının başlaması nedeniyle 4 yaşındayken ailesiyle birlikte Türkiye’ye dönmüş, 1953’te TED Ankara Kolejinden birincilikle mezun olmuş, 1953’te burslu olarak gittiği ABD Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi Kimya Mühendisliğini 1956’da bitirmiştir. ABD Boston’daki MIT (Massachusetts Institute of Technology) Enstitüsü’nde 1957 yılında yüksek lisansını, 1960’ta Berkeley’de Kurumsal Kimya alanında doktorasını tamamlamıştır.

1960’ta Yale Üniversitesinde Öğretim Üyesi olarak çalışmaya başlamış ve 1 Temmuz 1963’te henüz 28 yaşında iken kimya alanında “tam profesörlük” ünvanını alarak dünyanın en genç Profesörü olmuştur. Son yüzyıl içerisinde ise, en genç 2 profesörden birisi olmuştur.

1962’de ODTÜ tarafından, sadece kendisine mahsus olmak üzere “Danışman Profesör” ünvanı verilmiştir.

1964’te ABD Yale Üniversitesinde “Teorik Kimya Bölümü”nü kurmuştur.

Yale Üniversitesinde görev yaptığı süre içerisinde, 1961’de “Atom ve Moleküllerin Çok-Elektron Teorisi”, 1964’te “Çözgeniter Kuramı”, 1974’te “Kimyasal Tepkime Mekanizmaları Kuramı”, 1981’de “Mikrotermodinamik” ve 1983’te de “Değerlik Kabuğu Etkileşim Kuramı” çalışmalarını gerçekleştirmiştir.

1973 yılında, Almanya’nın en yüksek “Aleksander von Humboldt Bilim Ödülü”nü kazanan ilk kişidir. 1975’te de Japonya’nın “Uluslararası Seçkin Bilim Adamı Ödülü”nü kazanmıştır.

1976’da Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildiği Japonya’daki çalışmalarıyla, Türkiye ile Japonya arasında çok sıcak, samimi ve özel ilişkilerin kurulmasını sağlamış, Ve Türk-Japon Kültür, Bilim ve Eğitim ilişkilerinin sağlam temellerini atmıştır.

1988’de laboratuvar ortamında birleştirilecek olan kimyasalların, birleştirmenin ardından nasıl tepki vereceklerini öngörebilmek amacıyla kendi geliştirdiği matematik teorilerine dayanan devrimsel bir yöntem olan ve “Sinanoğlu İndirgemesi” olarak adlandırılan yöntemi bulmuş ve bilim otoriteleri tarafından yayınlanmıştır.

İngiliz fizikçi ve matematikçi, Kuantum Fiziğinin de kurucularından olan P.A.M. Direc (Paul Adrien Maurice Direc)’in üzerinde yıllarca uğraşıp çözemediği “Kuantum mekaniğinde Hilbert uzayının topolojisi ve içerdiği yüksek simetrileri” problemini çözerek dünyanın dikkatini bir kez daha çekmiştir.

Meksika Hükümeti tarafından Yüksek Bilim Ödülü olan “Elena Moshinsky Ödülü” ile taltif edilmiştir.

Amerikan Bilim ve Sanat Akademisinin ilk ve tek Türk üyesi olmuştur.

Yale Üniversitesinde 37 yıl çalıştıktan sonra 1993’te emekli olmuş ve 1997 yılından itibaren de Yıldız Teknik Üniversitesinde çalışmaya başlamıştır.

DNA Sarmalını en net şekilde açıklayan, çok sayıda kitabı ve makalesi bulunan, katıldığı uluslararası sempozyum ve kongrelerde çok iyi derecede İngilizce bilmesine rağmen ısrarla Türkçe konuşan, Türklüğünden ve Türkçeden asla taviz vermeyen, Türkçemize sahip çıkarsak Adritayikten Çin’e dünyanın her tarafında rahatça başka bir dile ihtiyaç duyulmadan dolaşabileceğimizi sürekli anlatan, Türkçemize ve Kültürümüze sahip çıkmazsak zaman içerisinde yok olup gideceğimizi gerekçeleriyle ve tarihten örneklerle açıklayarak ısrarla vurgulayan Prof. Oktay Sinanoğlu, yaşadığı dönemin Türk Einstein’ı olarak da adlandırılmıştır.

Nobel Kimya Ödülüne 2 kez aday gösterilmiş ancak, Türk Milliyetçiliği, Türkçe savunuculuğu ve emperyal ülkelerin sinsi planlarını korkusuzca her platformda sürekli anlatıp durması nedeniyle ödül alamayan Prof. Oktay Sinanoğlu, canlılara biyolojik kimliğini veren DNA’ların şifresini çözmüş ve bilinmeyen türden canlılar yaratmanın teorisini kurmuştur. Bu bilimsel çalışmaları da, dünyada o tarih itibariyle ilk olmuş ve bilim çevrelerinde takdirle karşılanmıştır.

Prof. Oktay Sinanoğlu hayatını anlattığı bir röportajında, İngilizlerin ve ABD’lilerin asıl amaçlarının mümkünse tüm dünyayı sömürgeleri yapmak olduğunu anlatarak, “Aslında benim en büyük buluşum, İngiliz ve ABD’lilerin çeşitli entrikalarla Türkiye’yi ve Türkçeyi yok etmek olduğunu anlamış olmamdır. Günümüz modern dünyasında bir ülkeyi sömürge haline getirmek için topla, tüfekle, savaşla uğraşmaya gerek yoktur, dilini ve kültürünü yok etmeniz yeterli olacaktır. Bizde sahte çağdaş ve sahte aydın sınıf yetiştirilmiştir. Bunlar kendi kültüründen kopuk, halkını küçümseyen, kendi kültürüne ve benliğine yabancı, ama arada sırada da halkçılık edebiyatı yapan tiplerdir.” demiştir.

Türk milliyetçisi ve Türkçe dili hassasiyetinin yanında, ABD ve İngiliz sömürgeciliği ve sinsi taktiklerini pervasızca ve korkusuzca her ortamda vurgulaması, bunlara ilaveten uzun yıllar akademisyen olarak çalıştığı ABD’nin yakın dönemde çökeceğini, en büyük buluşunun ABD’nin ve İngiltere’nin sinsi planlarını anlamış olmak olduğunu da çıktığı tüm TV kanallarında korkmadan çekinmeden açık açık ve vurgulayarak açıklaması, adeta sonunu hazırlamıştır.

19 Nisan 2015’te ABD’de hayatını kaybeden Prof. Oktay Sinanoğlu, naaşı Türkiye’ye getirilerek İstanbul’da Karacaahmet Mezarlığında toprağa verilmiştir.

Aynen rahmetli Oktay Sinanoğlu gibi, aşı, DNA’sıyla oynanmış tohumlar, güvenli olmayan gıdalar gibi çok farklı konularda ve dil, eğitim ve kültürel soykırım tabirlerini kullanarak kamuoyunun dikkatini çeken, ilaveten biyolojik savaştan bahseden ve çok büyük ihtimalle de sinsice öldürülen “derin araştırmaların adamı, komplo teorisyeni, şüpheci araştırmacı” olarak bilinen Gazeteci/Yazar Aytunç Altındal, çıktığı çeşitli TV proğramlarında kendisinin yanında Prof. Oktay Sinanoğlu’nun da öldürülecekler listesinde olduğunu müteaddit defalar açıklamış, hatta Prof. Oktay Sinanoğlu’nun ilk sırada olduğunu anlatmış ve maalesef aynen dediği gibi, bu açıklamalardan birkaç yıl sonra aramızdan ayrılmışlardır. Bu durum, bence göz göre göre gelen bir facia olmuştur. 

Rahmetli Aytunç Altındal’ın kendi ağzından yaptığı açıklamalara göre, kendilerini öldürecek olanlar, yabancı servislerdir. Nitekim çeşitli TV kanallarında yaptığı açıklamalarında, (kendi ağzından) ölüm listelerinde 3’üncü sırada olduğunu da söylemiş ve kendisine bulaştırılan kanser türü bir virüsle, tedavilerinden sonuç alamayarak yavaş yavaş ölüme sürüklenmiş ve 18 Kasım 2013’te 68 yaşında hayatını kaybetmiştir.

Aytunç Altındal’ın vefatının hemen arkasından, kızı Yonca Bayrak yaptığı açıklamalarda, daha 1 ay önceki tahlillerde hiçbirşeyi yok denilen babasının, akciğer kanserine yakalanarak, kanserin 15 gün içinde 4’üncü evreye geçtiğini ve hayatını kaybettiğini, sırf bu nedenle bile babasının ölümünün normal bir ölüm olmadığını açıklamıştır.

Eşi Dr. Naciye Selin Şenocak da benzeri açıklamalarda bulunarak, eşi Aytunç Altındal’ın çok bilgili ve cesur bir insan olduğunu, vatanın-milletin yararına olacak konularda bildiklerini açıklamaktan çekinmediğini, susturulmak için bir şekilde öldürüldüğünü söylemiştir.

Asıl adı Osman Aytun Altındal olan, Müslüman ve dindar birisi, geçmişte bir dönem rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile de yakın çalışan, aldığı eğitimler ve çalışmalarla İslami literatürde bir kısım gizli ilimlere ve bilgilere de vakıf olduğundan kendisine “Havas’ül Havas” da denilen bir kişiydi Aytunç Altındal. 

Yıllar öncesinde çeşitli TV kanallarında rahmetli Aytunç Altındal’ın kendi ağzından yaptığı bu açıklamaları (aynı şekilde Prof. Oktay Sinanoğlu’nun açıklamaları), YouTube’dan bulunup izlenebilir.

Bu makalemizde esasen Prof. Oktay Sinanoğlu’nu yazmaya çalıştığımızdan, Aytunç Altındal’ı, hayatını, çalışmalarını ve eserlerini, daha sonra ve başka bir makalemizde müstakilen ele alıp, biraz daha detaylı olarak anlatmayı planlıyorum inşallah.

Kuramsal Kimyacı ve Moleküler Biyolog, Biyofizikçi, Matematikçi, merhum Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nu Ve merhum Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal’ı saygı ve rahmetle anıyorum. Ruhları Şâd, mekanları cennet olsun.

Yorumlar (4)
Yaşar Çiftçi/Kimya Yüksek Mühendisi 3 yıl önce
Allah'ın rahmetine kavuşan hem profesör doktor Oktay Sinanoğluna hemde Aytunç Altındal (Adige) a Allah'tan rahmet diliyorum, dünyada her yeri ele geçiren Siyonistler Ontay Sinanoğluna ôdül verdirmezlerki onların ietediği konuşsa o zaman her türlü ödül belgesini verirlerdi, Siyonistlerin dünyayı Allah Yahudiler için yaratmış diğer halklar teferruattır görüşleri değişmediği sürecede dünyada kan ve göz yaşı dinmez, benim gözümde en büyük milleyet'ide Oktay Sinano&lü ve Aytunç Altından en müslümanı da bu ikisi
Recep KOÇER. 3 yıl önce
Değerli bilim adamları; Prf. Oktay Sinanoğlu ve araştırmacı yazar, fikir ve düşünce adamı, Aytunç Alındal'ı, saygı, sevgi ve şükranlarımla selamlıyorum. Mekanları Cennet yurdu olsun. Sağlıklı olduğu dönemlerinde kendi öz yurdunda gerçek değeri bilinmeden, bu Dünya'dan, ahiret yurduna sessizce göç ettiler. Vatanın has evlatları olarak; Bilime, insanlığa, bir çok değerli buluşları miras olarak bıraktılar. Kendi bilim insanlarının yaşam hakkını koruyamayan İdarecilerimize, bizler şunu sormalıyız; Sahi, siz, o koltuklarda niçin oturuyorsunuz? TUBiTAK.'ta, çalışan mühendislerde faili meçhul cinayetlere kurban gittiler. Akıbetleri hakkında hiç haberdar olamadık. Selamlar, Müsteşarım, sağlıcakla kalın.
Hüseyin Ali Demir 3 yıl önce
Allah razı olsun bilim adamlarımızdan.Mekanları cennettit inşaAllah.Teşekkürler sayın müsteşar kardeşim.
Hüseyin Ali Demir 3 yıl önce
Allah razı olsun bilim adamlarımızdan.Mekanları cennettir inşaAllah.Teşekkürler sayın müsteşar kardeşim.
12
az bulutlu