banner4
09.08.2020, 12:35

Özlemek, İnsanı Diri Tutan En Değerli Duygudur

Bu yazı, yakında çıkacak olan kitabımızın kısa bir özeti gibidir. Sosyo-kültürel katkı anlamında Rize’mize farklı bakışların yeniden hayat verdiği kitabımızın önsöz ve sonuç bölümlerinin yeniden harmanlanmasıyla oluşan bu yazı, memleket hasretinin dostlarla buluşma isteğiyle birlikte tüttüğü her yürekte karşılık bulacağını umduğumuz bir içerikte sunulmuş gibidir. Esasında bu işle birlikte, hasret, ilgi ve özlemin aynı zamanda kişiliği beslediği her durakta çocukluğunu kollayanlara bir bukle sunalım istedik. Umarım memleket hasreti çekenlere bir nebze şifa sunabiliriz.

Derler ki, “insanın vatanı, doğduğu yer değil, doyduğu yerdir.” Sizler, bu söze pek de kulak verip aldanmayın. Zira insanın vatanı, doğduğu yerdir. Geçici ya da kalıcı şartlar gereği doyduğumuz yerleri aslî vatan olarak kabul edemeyiz. Öyle olsaydı, “gurbette vatan kurmak” ile övünen Rizeliden bahsedemez olurduk.

Rize hakkında yazı yazmak, her şeyden önce oldukça zevkli bir iş olarak görünmelidir. Çünkü Rize hakkında yazı yazmak, esasından kendinden bahsetmek demektir. Biz de bu eser boyunca yıllar içinde “Rize Yazıları” başlığı altında kaleme almış olduğumuz değişik ton ve içeriklerdeki yazılarımızı yeniden gözden geçirmek suretiyle bir araya getirmek istedik. Bu iş, her şeyden evvel kendimize, peşi sıra da doğduğumuz, yaşadığımız ve ölmek isteyeceğimiz şehir olan Rize’mize olan borcumuzdur. Dilerim ki elimizden gelen bu iş sayesinde şehrimize olan borcumuzu ödeme imkânı bulabileyim.

Şehirlerin dili olur derler. Bu dili de sadece o şehirle birlikte hayata tutunan ve aynı duyguları paylaşanlar hissedebilirmiş. O itibarla, herhangi bir şehrin sizinle konuşmasını istiyorsanız, öncelikle onunla ilgili ortak yaşanmışlıklarınızın olması gerekmektedir. Eğer ki sokaklarında oynadığınız şehrin kendisini size açmasını istiyorsanız, her şeyden evvel onun vefalı bir misafiri olduğunuzu hissettirmelisinizdir. Bu hissin şehir tarafından duyulduğu ve hemencecik size dönük olarak şefkat kanatlarını indirdiği de söylenebilir. Netice olarak şehir ve hayat birlikteliği sizi siz yapan en önemli hayat arkadaşlığıdır diyebiliriz. İşte bu sebepten ötürüdür ki biz, bu çalışmada şehrimizin dile gelmekle kalmayıp bize kadar ulaşan duygularını vermeye çalışacağız. Yola ve yolcuya selâm olsun! 

Sözün burasında adeta Rize atasözüne dönüşmüş olup eserimize de adını veren şu özlü söze kulak verme zamanıdır: “Bize her yer Rize değil. Çünkü her yer Rize kadar güzel değil.”

Sizi size anlatmak zor bir iş olsa da, artık geldiğimiz bu son noktada bunu yapmak zorundayız. Buyurun sofraya!

Biraz Abarttıysak Affola! ZiraRize insanı, Yurdum insanı içinde kalarak kaynaşmayı gerçekleştirebilen en değerli “insan hazinesi” gibidir. Yine Rize insanı, “köklerini unutmadan modernleşebilen” ender insan karakterine sahiptir. Çünkü Rize insanı, atalarından devraldıklarına gözü gibi bakmayı ve onların “hatırasına halel getirmemeyi” öncelemiş olan değerli bir halktır.

Bilinmelidir ki Rize insanı, kendi arasında çıkardığı kavga ve gürültüye pabuç bırakmayarak, iş ülke sathına yayılmaya başlayınca “bir arada yaşamanın sigortası” hâline gelen bir yapıya sahiptir. Bununla birlikte Rize insanı, eğlenceyi hayatın geneline yaymak suretiyle “kendi kendisini terapi edebilen” ender bir zekâya sahip olmakla övünebilir.

Unutmamak lazımdır ki Rize insanı, organizasyon başarısı nedeniyle ülke çapında “aranan kan” mesabesine yükselmiş gibidir. Hatta Rize insanı, hava koşullarının iş yapmasına engel olamadığı tarzda farklı bir “çalışma ahlâkı”na sahiptir.

Öyle ki Rize insanı, yaşadığı coğrafyanın kaderi olduğundan haberi olup, bunun da sonsuza dek “değişmez kaderi olmadığını” bilen bir tasavvurun sahibidir. Bu yüzden de Rize insanı için, engellerin iş yapmasına engel olmadığı “kararlı bir yapının adamı”dır diyebiliriz

Kendisine hayat veren her unsura minnettarlık duyan Rize insanı, hayatın müşterek olduğunu fark ettiğinden beri “eşine karşı yelkenleri indirmiş” olan sağlıklı bir bakış açısına sahiptir. Bu açıdan Rize insanı, zaman zaman nükseden öfkesinin kendisini yönetmesine izin vermeyen “çözüme odaklı” bir fikriyatın müdavimidir.

Olağan yetenekleriyle hayata tutunan Rize insanı, yüksek sesle konuşmasının karşısındakini duymasına engel olamadığı “etkin bir diksiyon”unda temsilcisidir. Tıpkı bunun gibi Rize insanı, “okumanın değerini” erken zamanlarda kavrayan bir yörenin temsilcisidir.

Organizasyon mucizesi anlamında Rize insanı, katıldığı hemen her kurumda kısa bir süre sonra öne çıkmasını başaran yetkinlikte “bireysel donanımlara sahip” bireyin ta kendisidir.Mamafih Rize insanı, olası bütün “imkânsızlıkları imkân dâhiline sokup”, denizi kara karayı para yapan ahfadın yolunu sıkı sıkıya takip eden bir karakterin temsilcisidir.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!” felsefesine başka bir açıdan bakan ve kendi çapında katkı sunan Rize insanı, yuva kurmanın değeri üzerinden “inşaya odaklandığı” için ülkemin her yerinde inşaat işiyle uğraşmayı öncelemiş bir mesleğin sahibi olmuş gibidir. Buna rağmen çevrenin korunması özelinde elinden geldiğince dikkatli davranmakla kalmayıp aynı zamanda bunu bir yaşam felsefesine dönüştürenRize insanı, yaşadığı tabiatı tahrip etmeyip onunla barışık olarak yaşayan “doğaya saygılı” bir tarzın adamıdır.

Sonuçta Rize insanı, “umudun” ta kendisidir. Yurdumun insan sermayesi içinde Rize insanı, “çalışkanlığın” diğer adıdır. Mademki “başarının göbek adı” da Rize insanıdır.Öteden beri vatan denilince “her şeyi geride bırakabilen” insana Rize insanı denilmesinde herhangi bir mahzur bulunmamaktadır.

Demem o ki, Rize insanı, daha ne olsun, Rize insanıdır…

Beşer sermayesi anlamında yöredeki herkesin “kendisinden bahsettiği zaman” ortaya çıkan karakterin adıdır Rize insanı…

Yorumlar (0)
12
az bulutlu