banner4
17.07.2022, 12:17

ORD. PROF. ALİ FUAT BAŞGİL

1893’te Samsun/Çarşamba’da dünyaya gelmiştir. Bölükbaşıoğullarından Hafız İbrahim Efendinin torunu, Mehmet Şükrü Efendi ve Fatma Hanımın oğullarıdır.

İlk mektebe Samsun/Çarşamba’da başlamıştır. İstanbul’da orta mektep tahsiline devam ederken, 1914 yılında tahsiline ara vererek yedek subay olarak Osmanlı Ordusunda Kafkas Cephesi’nde 4 yıldan fazla savaşmıştır.

Terhisten sonra Paris’e giderek orta tahsilini Paris Buffone Lisesinde 1921 yılında tamamlamıştır.

Daha sonra Grenoble (Güney Fransa) Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. Aynı zamanda Paris Siyasal Bilgiler Okulunda ve Edebiyat Fakültesinde de okuyarak, 3 ayrı fakülteden mezun oldu.

1928’de Paris Hukuk Fakültesinde “Boğazlar Meselesi” konulu teziyle Doktorasını tamamlamıştır. Lahey Devletler Hukuku Akademisi’ne de devam edip, buradan da mezun olduktan sonra 1929’da yurda dönmüştür.

Yurda döndükten sonra Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim Genel Müdür Yardımcısı olarak ataması yapılmıştır.

1930 yılında Ankara Hukuk Fakültesinde Doçentliğini almış, bundan 1 yıl sonra da aynı fakültenin Roma Hukuku Profesörü olmuştur. 1933 yılı sonlarına kadar Ankara Hukukta Roma Hukuku, Gazi Terbiye Enstitüsünde Medeniyet Tarihi dersleri okutmuştur.

İstanbul Darül-Fünun-u kapatılıp, yerine 1 Ağustos 1933’te İstanbul Üniversitesi kurulunca, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde “Teşkilat-ı Esasiye” Hukuku (Anayasa Hukuku) okutmak üzere tayin olundu.

Bu dönemde, İstanbul’dan Kasım 1936’da Ankara’ya taşınıncaya kadarki dönemde Mekteb-i Mülkiye’de de dersler verdi. 1937’de İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi Müdürlüğü yaptı.

Hatay Anayasasının hazırlanmasında ve 1937’de Hatay’ın bağımsızlığını görüşmek üzere Cenevre’de toplanan Milletler Cemiyeti (Birleşmiş Milletler) Komisyonunda Türk Heyetinin Hukuk Müşaviri olarak etkin görevler yaptı.

1939’da Ordinaryüs Profesör oldu.

Türkiye’de ilk defa iş hukuku dersini ihdas etti ve okuttu.

1938-1942 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığını yaptı.

1942-1943 yıllarında 1 yıl kadar Ankara’da kendisine ihtiyaç duyulması nedeniyle Ankara’ya geçerek, Ankara Hukukta ve Mülkiye Mektebinde Anayasa Hukuku dersleri verdi.

1943’te tekrar İstanbul’a dönerek Hukuk Fakültesinde görev yapmaya başladı.

1947’de Hür Fikirleri Yayma Cemiyetini kurdu. Derneğin aylık yayın organı olarak Hür Fikirler Dergisini kurup çıkarmaya başladı.

27 Mayıs 1960 darbesinde diğer 147 öğretim üyesiyle birlikte üniversiteden atıldı. Daha sonraki yılda çıkan özel bir kanunla göreve iade edilse de, “bu bir haysiyet meselesidir, bilim adamlığı ve ilim adamları siyasete alet edilemez, bu çocuk oyuncağı değildir” diyerek geri dönmeyi reddetti. 

10 Nisan 1961 tarihinde emekli oldu. 15 Ekim 1961’de Emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala’nın Kurucu Genel Başkan olduğu Adalet Partisinin listesinden Samsun bağımsız Senatörü seçildi. Akabinde Cumhurbaşkanlığına aday olunca, askerler o konjonktürde 1960 darbesinin başına, 30 Ağustos’tan geçerli olmak üzere emeklilik dilekçesi vererek İzmir’e gitmiş olan ve giderken yazdığı veda mektubunda askerlere siyasetten uzak durmalarını tavsiye eden, ancak darbeci subayların İzmir’den getirerek darbenin başına geçirdikleri Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanı olmasını istediklerinden, adaylıktan vazgeçmesi konusu başta olmak üzere  Ali Fuat Başgil’e inanılmaz baskılara ve tehditlere başladılar. Başgil, gördüğü baskılara ve aldığı tehditlere uzun süre direnerek boyun eğmese de, o dönemin konjonktüründe çok üst rütbedeki askerlerin baskı ve tehditlerine daha fazla direnemeyerek, adaylığını geri çekip, Senatörlükten de istifa ederek Ankara’dan ayrıldı. 

(Kaynaklara ve yazılanlara göre, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel 30 Ağustos’tan geçerli emeklilik dilekçesi vererek izne ayrılıp İzmir’e gitmek üzere  Ankara’dan ayrılmadan önce 3 Mayıs 1960’ta yani 27 Mayıstan kısa bir süre önce bir mektup yazarak halkın Adnan Menderes’i çok sevdiğini ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın görevini bırakarak onun Cumhurbaşkanı olmasını tavsiye etmiş olan, bu mektubundan dolayı Cumhurbaşkanınca re’sen emekliliği gündeme getirilen, ordu içinde sevilen, bu nedenle Cemal Aga diyerek anılan, ılımlı, zeki, çalışkan, müşfik ve vatansever bir asker. Ve yine kaynaklara bakılırsa laf anlamayan darbeci subayların minimum 15 Demokrat Partilinin idamına bastırırken bunu ancak 3’e indirmeye gücü yetmiş, Milli Birlik Komitesinde idamların aleyhinde oy kullanmış, idamlara karşı birisi. 

Cemal Gürsel’in İzmir’den gidip alınıp Ankara’ya getirilerek 27 Mayıs darbesinin başına getirilmesinin nedeninin de 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala’nın darbecileri arayarak, başlarında kendisinden daha kıdemli bir Orgeneral yoksa ordusuyla Erzurum’dan Ankara’ya gelerek darbeyi bastıracağını söylemesi ve darbeci subayların bundan korkması nedeniyle Cemal Gürsel’i gidip getirerek darbenin başına geçirmek zorunda kaldıkları olarak söylenilir).

Sivil siyasete dönme kararı alınınca Cumhurbaşkanlığı seçimleri gündeme gelir. Samsun Bağımsız Senatörü Ali Fuat Başgil de aday olur. Başgil, bu dönemde Başbakanlığa götürülerek, Milli Birlik Komitesini temsilen konuştuklarını söyleyen o dönemin Milli Birlik Komitesi üyeleri Tümgeneral Sıtkı Ulay ve Orgeneral Fahri Özdilek’in “Biz söyleyeceğimizi söyledik, adaylıkta ısrar ederseniz hayatınızı garanti edemeyiz” sözleri hem çok ağırına gitmiş ve hem de Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesinde, Senatörlükten istifa etmesinde ve Ankara’dan ayrılmasında belirleyici olmuştur. Kendisine dayatılan da bunlardı. Neticede tek aday olarak Org. Cemal Gürsel, silahların gölgesinde TBMM tarafından Cumhurbaşkanlığına seçilir.

Başgil, seçimlerden önce Ankara’dan ayrılıp önce İstanbul’a, sonra da (1962’de) İsviçre’ye gitti. Cenevre Üniversitesinde Türk Dili ve Tarihi kürsüsünde göreve başladı.

1965’te Türkiye tamamen demokrasiye geçince, davet üzerine Türkiye’ye geri döndü. Adalet Partisinden Samsun milletvekili seçildi, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı oldu.

Hayatı boyunca ilmî vakarından, onurundan, ilim adamı ağırlığı ve ciddiyetinden, prensiplerinden taviz vermedi. Doğru bildiğini her zaman söyledi. 17 Nisan 1967’de vefat etti. Arkasında çok sayıda kitap, makale ve ilmî çalışmalar bıraktı. Eserlerini Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfına bağışladı.

Bugün Samsun/Çarşamba ilçesinde adını taşıyan bir Anadolu Lisesi; yine İstanbul Üsküdar’da adını taşıyan Kız İmam Hatip Anadolu Lisesi; Kocaeli’de Ali Fuat Başgil Sosyal Bilimler Lisesi ve Spor Salonu vardır. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesinde konferans salonuna onun ismi verilmiştir. Ayrıca İstanbul’da adı verilen metro istasyonu, otobüs durağı ve tramvay durağı mevcuttur. İstanbul Bayrampaşa’da ve Avcılar’da birer caddeye de onun adı verilmiştir. 

Din ve Laiklik adlı kitabına yazdığı sunuşta temel görüşlerini şöyle aktarmıştır: “ Türk Devletinin tarihi seyrinde din büyük bir yer tutmuştur. Bunun bir büyük sebebi de, Orta Asya’dan Anadolu’ya inen Türkleri, Avrupa’nın hristiyan devletlerinin Haçlı Seferleriyle karşılamış olmalarıdır. Bunun altını dikkatlice çiziyorum. Haçlı seferleri Müslümanlara karşı değil, Müslüman Türklere karşı başlatılmıştır. Kudüs’ün Türkler tarafından yeniden fethidir Haçlı Seferlerini başlatan. Elbette bundan sonraki Türk Tarihi de, Çanakkale’ye ve hatta Başkumandanlık Meydan Muharebesine kadar haç-hilal kavgası şeklinde cereyan edecekti.”

17 Nisan 1967 tarihinde, 74 yaşında iken İstanbul’da vefat eden Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil İstanbul Karacaahmet mezarlığında medfundur.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah..

Yorumlar (1)
N.Cengiz 2 yıl önce
Emeğinize sağlık sayın Müsteşarım.Değerli büyüğümüze Allah rahmet eylesin.
12
az bulutlu