banner4
15.09.2020, 16:41

ÖNÜMÜZDEKİ SONBAHAR VE KIŞ SERT GEÇECEK GİBİ

Dünyada da, bölgemizde de sağlık, ekonomik, siyasal ve savaş riskleri içeren bir döneme giriyoruz. Önümüzdeki sonbahar ve kış oldukça sert geçecek gibi görünüyor. Ancak, her karanlığın sonu aydınlık ve her kışın sonu bahardır. Önemli olan bizler her açıdan ne kadar bilinçli, ne kadar akıllı ve ne kadar hazırlıklıyız?

Herşeyden önce tüm dünyayı saran bir Kovid-19 belası ile yeniden ve belki de daha sert yüzleşeceğiz. 

Bana göre sinsi bir biyolojik savaş enstrümanı olarak laboratuvarda üretilmiş olan, ancak sonradan kısmen bile olsa kontrolden çıktığı (kimilerine göre de laboratuvardan çalındığı) için tüm dünyayı saran bu sinsi virüse karşı, toplum olarak yeterince bilinçli ve tedbirli değiliz. 

Bize birşey olmaz anlayışıyla, bir rehavet içerisindeyiz ve yeterince dikkatli ve tedbirli davranmıyoruz. Belki de çok alıştığımız rahatlık ve özgürlükten taviz vermek zor geliyor. Ama bunun bir tercih değil, zorunluluk olduğunu gözardı ediyoruz. Bu aymazlığımız da, hem ferdi ve hem de toplumsal olarak ciddi riskler içeriyor da farkında değiliz.

Dolayısıyla ilk yapılacak olan şey, en kolay tedbir olan maske takılmasına ve steril yaşam anlayışına tam anlamıyla riayet etmektir; bunun yanında mecbur olmayanların mümkünse evden çıkmaması, bu mümkün değilse en seri bir şekilde işlerimizi halledip eve dönmesi gerekiyor. 

Özellikle ekonomimizin çarklarının dönmeye devam edebilmesi için, sade vatandaşların daha çok fedakarlık yaparak, çalışanlara alan açmaları gerekir.

Anlaşıldığı kadarıyla kendimizde virüs olmaması da yetmiyor, Allah korusun taşıyıcı olmak ihtimali de var.

Toplumsal sorumluluk ve hatta kul hakkı anlamında değerlendirip, dikkat ve hassasiyeti maksimum seviyede hissetmek ve uygulamak gerek. Hem insanımızın sağlığını riske atmak ve hem de doktorundan hemşiresine, teknisyeninden yardımcı hizmetlisine kadar sağlık çalışanlarımızın iş yüklerini artırmanın yanında bir de sağlıklarını riske atmak ve dolayısıyla veballerine girmek hiçbirimizin hakkı olamaz. Milli ekonomimize verebileceğimiz dolaylı zararları söylemiyorum bile.

Geçtiğimiz Mart ayından bugüne, bu virüse karşı mücadeleyi en iyi yapan ve süreci en iyi yöneten ülkelerden biri idik. İnşaallah toplumsal bilinç ve yardımlaşma ile yine başarılı oluruz.

Küreselcilerin nihai amacının, bu virüsle ekonomileri ve sağlıklı nüfusu (özellikle de çalışacak-üretecek olan insanımızı) çökertip ülkeleri batırarak ele geçirmek olduğunu unutmayalım.

Kovid-19 belasının ilk dalgasını başarıyla atlatmamız, bizi dünyada siyasi ve ekonomik olarak öne çıkardı. Aynı şekilde müteakip dalgalarda da başarılı olmak zorundayız. Başarırsak, bu aynı zamanda, krizi fırsata çevirmek de olacaktır, bunu da unutmayalım.

Bir diğer tehlike ise, 1. derecede ülkemizi ilgilendiren, bölgemizdeki siyasi ve askeri hareketliliktir. Uluslararası arenada, bırakınız haklarımızı sulh ile almayı, tam tersine haklarımız elimizden alınmaya çalışıldığı gibi, mümkün olsa yaşam hakkı bile tanımayacaklar bize.

Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, burnumuzun dibindeki Meis Adasında, Libya’da, Kuzey Irak’ta, Azerbaycan’da, Karadeniz’de yaşananlar hepimizin malumu. O nedenle tekrar tekrar detaylara girmenin gereği de yok. Ancak anlaşılan o ki, bu sinsi haçlılara Allah’ın izniyle ve yardımıyla tekrar kalıcı bir ders vermenin zamanı yaklaşıyor sanki.

Ancak, Allah korusun ama mecbur kalıp da bir savaşa girersek, bunun sadece 1 cepheden ibaret olmayacağı, en az 4-5 cephe açılacağı da maalesef ihtimal dahilinde.

Tüm bunlara rağmen, biz millet olarak savaştan çekinen, korkan bir millet değiliz, tam tersi savaşı bir düğün gibi gören bir milletiz. Diğer taraftan artık bu elbise de bize dar gelmeye başladı. 

Büyük Hun İmparatoru Atilla’ya ithafen söylenilen bir söz geliyor akla: “eğer sınırlarınızda sorun varsa, bunu gidermenin tek yolu sınırları genişletmektir.” 

Kaldı ki, Liderimiz ve kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de hedefi olan misak-ı milli sınırları hedefimizi gerçekleştireceğiz inşaallah. Evet çok zor ve sıkıntılı bir süreç olacak, ama inanıyorum ki önünde sonunda hedefimiz gerçek olacak Allah’ın izniyle. Çünkü Misak-ı Milli, Kurtuluş Savaşımızın da siyasi manifestosu idi. Ve bu kararlar, İstanbul’da toplanan son Meclis-i Mebusan tarafından 28 Ocak 1920’de oy birliği ile kabul edilerek, 17 Şubat 1920’de tüm dünyaya ilan edilmişti. 

Kabul edelim ki, aman kimseyle savaşmayalım, aman barışı bozmayalım, aman verip kurtulalım gibi cahil, korkak, tembel ya da can tatlılığı anlayışıyla gidersek, ki tarih de bunun binlerce örnekleriyle doludur, elinizdekini de kaybedeceğiniz gibi, önünde sonunda sizler veya nesilleriniz birilerinin kölesi olarak yaşamlarına devam ederler. 

En basit örnek olarak, eğer ecdadımız ve tabiki Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kurtuluş savaşı yapmasaydı ve o zamanki bazılarının önerileri gibi Amerikan mandasına veya İngiliz tahakkümüne girmeye razı olsalardı, bugün onların torunları olarak bizler acaba nerede ve hangi şartlarda yaşıyor olurduk acaba?  O halde, gerçekçi olalım, ve evet tercihimiz olmasa bile, gerekirse savaşacağız. Akıllı, mantıklı ve hazırlıklı olalım yeter.

Neticede bu 2 ana husus, (Kovid-19’la mücadele ve bölgemizdeki siyasi-askeri ve enerji kaynaklarına sahip olmak mücadeleleri), önümüzdeki sonbahar ve kışın biraz sert geçebileceğini gösteriyor. 

Devletimizin, her zaman dediğim ve inandığım gibi, rahmani ve kurmay aklıyla planlarını çoktan yaptığına ve gerekli tedbirleri aldığına eminim. Benim vurgulamak istediğim, vatandaşlar olarak bizlerin oflayıp puflamadan, duygu sömürüsü ve fakirlik-özgürlük vs vs edebiyatı yapmadan, provokatörlerin sinsi tuzaklarına düşmeden, her türlü maddi-manevi gardını almış bir şekilde bu muhtemel zorluklara ne kadar hazır olduğumuzdur.

Bizlere düşen, aynen Çanakkale Savaşında, Kurtuluş Savaşında ve daha dünkü 1974 Kıbrıs Barış Harekatında ceddimizin katlandığı zorluklar ve yaptıkları fedakarlıklar gibi her an göreve hazır bir şekilde sımsıkı durmak ve devletimizin sonuna kadar yanında ve emrinde olmaktır.

Bunları yaparsak her zaman olduğu gibi, karanlığın sonu aydınlık, kışın sonu bahar olacaktır..

Selam, sevgi ve saygıyla!..

Yorumlar (3)
Mehmet Bahadır 4 yıl önce
Elinize yüreğinize kaleminize sağlık üstadım. Her yazınızı arkadaşlarla beğenerek dikkatle okuyoruz. Hepside güncel konular. Güzel şeyler yazıyorsunuz. Önemli analizler, hemde büyük çoğunluğun sesisiniz gerçekten. Tebrik ve teşekkür ederiz.
Yaşar Çiftci 4 yıl önce
Canla başla görev yapan doktorlarimiza yardımcı olmamız için herkesin maskesini takması ve Devletin koyduğu kurallara uyması lazimki onlarında eme&i ziyan olmasın ve bir an ônce en az kayipla bu kıvır 19 dan kurtulalim ve artık ekonomimizi düzeltmeye bakalim bilinçli insan kurallara uyan insan demektir
Recep KOÇER. 4 yıl önce
Tebrikler; Sayın Müsteşarım; İnşaAllah: Misakı, Miili andımız Tezzamanda gerçekleşir.
12
az bulutlu