banner4
06.10.2020, 00:48

NEDEN 1 MİLLET VE 3,4,5,6 HATTA MÜMKÜNSE DAHA DA FAZLA DEVLET

Dünyada 1. Dünya Savaşına kadar büyük birkaç imparatorluk varken, 1. Dünya Savaşından sonra (birisi de Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere) bunların tamamı parçalanınca, 2’nci dünya savaşına kadar sadece İngiltere egemen güç olarak kaldı. 2’nci dünya savaşından sonra ise dünyada 2 süper güç ortaya çıktı, ve Hindistan’ın başını çektiği “bağlantısızlar”ı bir tarafa bırakırsak, dünya Doğu Bloku ve Batı Bloku olarak 2’ye bölündü.

Bunu daha açık bir ifadeyle, Doğu bloku ülkelerini Sovyetler Birliği, Batı Bloku ülkelerini de ABD yönetti/yönlendirdi ve sömürdü diyebiliriz.

1991 yılı sonlarında (son SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un istifa ettiği 25 Aralık 1991 tarihi, SSCB’nin resmî dağılma tarihi olarak kabul edilmektedir) SSCB’nin dağılmasıyla da, ABD tüm dünyada adeta kafasına göre takılmaya başladı. ABD’yi zaman zaman AB, İsrail ve İngiltere dengelemeye ya da kararlarında etkili olmaya çalışsa da, ABD genelde dediğini yaptı veya yaptırdı.

Son 10 yıldan bu yana ise, ABD güç kaybetmeye ve dünyada dengeler yeniden kurulmaya başlandı.

Brexit’le İngiltere’nin AB’den çıkması ve AB ülkelerinin, özellikle bu sene yaşadığımız pandemi dönemindeki başarısızlıklarıyla birlikte AB çatırdamaya başladı. AB üyesi birçok ülkede AB bayrakları gönderden indirildi, hatta yırtıldı, çöpe atıldı.  

Rusya, SSCB dönemindeki peyklerini Avrupa, ABD ve NATO’ya kaptırınca, bir de bunlara en büyük gelir kalemlerini oluşturan doğalgaz ve petrol fiyatlarının düşüşü de eklenince gücü güdük kaldı.

Çin, sessiz ve derinden gelmekle birlikte, uluslararası arenada taraftar bulamayacağa ve en fazla tek başına bir güç olabileceğe benziyor ki, bu durum onu dünyada süper güçlüğe götüremeyecektir.

Tam da böyle bir konjonktürde ülkemizin fırsatları gayet iyi değerlendirdiğini, bu çerçevede, tarihimizden devren gelen ve bir çok ülkenin bize olan sempatik bakışını da arkamıza alarak ve özellikle de savunma sanayiindeki göze batar derecedeki sağladığımız gelişmelerle birlikte, şimdilerde artık bölgesel süper güçlüğe gittiğimizi görüyoruz. Bunu sadece biz değil, bölgemizdeki tüm ülkeler de ve bu ülkelerdeki medya/yazar-çizer ve yorumcular da dillendirmeye başladılar zaten. 

Bizim açımızda baktığımızda, somut göstergeleri de, Libya, Doğu Akdeniz, Ege ve Ege Adaları, Suriye, Kuzey Irak ve Azerbaycan’daki duruşumuz ile, bunlara ilaveten (ki düne kadar sadece süper güçler yapabilirdi) 13 ülkedeki yurt dışı askeri üslerimizin mevcudiyetidir.

Bu aşamada, ülkemiz ile Azerbaycan arasında sloganlaşan 1 millet, 2 devlet anlayış, davranış ve birlikteliğine, geçtiğimiz günlerde Pakistan Savunma Bakanlığı’nca yapılan ve Türkiye ile Azerbaycan arasında var olan slogan ve anlayış içerisine kendilerini de dahil ederek “1 Millet, 3 Devlet” açıklamasına şahsen ben ve benim gibi milyonlarca insan mutlu oldu.

Buna mukabil, bazılarımızın bundan rahatsız olmasına ise şaşırdım. Sanki bu slogan daha da çoğalarak yani daha da çok ülke iştirak ederek büyürse ve bu şekilde gerçekleşirse, tüm bu ülkelerle coğrafi, siyasi ve kültürel vb tüm sınırlar kaldırılacak, bu ülkelerin insanları birbirlerine karışacak ve biz de asimile olup gidecekmişiz gibi.

Herşeyden önce biz kendimize güvenmiyormuyuz da bu şekilde korkular taşıyoruz? Sonra, Bir söz vardır: “ağaç dallarıyla gür’dür; İnsan dostlarıyla güçtür” diye. Bu, uluslararası ilişkilerde de böyle değilmidir? 

Keşke Avrupa’dan Asya’ya, Amerika’dan-Afrika’ya dünyanın her tarafından 10’larca ülke bu slogan altında ve bizim baskın belirleyici olabildiğimiz tek bir çatı altında birleşebilse. Ve bununla da, AB gibi kendi ekonomik birliğimizi, NATO gibi kendi askeri örgütümüzü, IMF ve Dünya Bankası gibi kendi finansal kredi kuruluşlarımızı, halen mevcut (ısmarlama ve siyasi puanlamalar yapan) Uluslararası Derecelendirme Kuruluşları yerine kendi objektif Kuruluşlarımızı ve hatta BM gibi kendi BM’mizi oluşturabilsek. O zaman inanın dünyadaki en büyük güç, bizim başını çekeceğimiz bu oluşumlar/örgütler olur. Çünkü bunu başarabilirsek, siyasi-coğrafi-ekonomik-askeri ve kapsadığı nüfus ve nüfuz yönlerinden dünyada bundan daha büyük bir güç olamayacaktır.

Beğenmediğimiz Afrika’daki 13-14 ülkeden Fransa’nın yıllık sömürü geliri  500 milyar dolar, bu gelirlere diğer dolaylı kazanımları da ekleyince neredeyse trilyon dolara yakın gelir elde ediyor Fransa. Ki, biz asla sömürmeyiz; kimsenin iznine/himmetine ihtiyaç duymadan adil ve legal ticaretimizi yapabilelim yeter. 

Düne kadar, ABD burnunun dibindeki Venezuela’da kaç kez darbe denedi. Neden?

Sadece, dünyanın değişik bölgelerindeki müslüman ülkeler değil, bunlara ilaveten, Avrupa’da örneğin Macaristan, Ukrayna; Güney Amerika’da Venezuela ve Kolombiya, Uruguay, Paraguay; Uzak Doğuda Kore, Tayvan gibi ülkeler de bu çatı altında olurlarsa, bunun neresi kötü?

Herkesin dini, mezhebi, milliyeti vs kendine. Bizim amacımız sömürmeden ve sömürülmeden her türlü iyi ilişkiler kuracağımız; AB, ABD, Rusya, Çin gibi ülkelerin baskısı altında kalmadan ve haraç ödemeden serbest ticaret yapacağımız bloğumuzu oluşturmak. Zaten uluslararası ilişkilerde dostluklar değil, menfaatler vardır öyle değil mi?

Olaylara ve oluşumlara objektif, akılcı ve daha büyük pencereden bakabilmeyi başarabilmeliyiz artık. 

Keşke bunları başarabilsek. 

Ben ülkemizin bunları da başaracağına inanıyorum. Tek güvencem ve teminatım da, Allah’ın izni ve yardımıyla kurmay ve rahmani devlet aklımızdır.

Kim ne derse desin, 2050 ve sonrasında dünyada çok farklı bir Türkiye olacaktır. Biz görürmüyüz-göremezmiyiz bilmiyorum ama bizler göremesek de, nesillerimiz bunu görecek ve yaşayacaktır inşaallah.

Yorumlar (4)
Ahmet YIRTAR 4 yıl önce
Kaleminize yüreğinize sağlık sevgili Müsteşarım.
ALİ YÖRÜR AYPAŞ SAAT 4 yıl önce
SÜPERSİN HOCAM ELİNE SAGLIK İNŞ OLUR YAZDIKLARINIZ SAGLIKLA
Ahmet 4 yıl önce
Yine güzel ve farklı bir makale elinize gönlünüze sağlık üstadım. İnşAllah birgün olur bunlar. Neden olmasın.
Recep KOÇER 4 yıl önce
Rabbim; Tezzamanda, Türk Birleşik Devletleri gerçekleşmeli, Buna; Avrupa, Afrika, Asya ve Güney Amerika Ülkeleri dahil olmalıdır. Birlik, her daim güç demektir. Bizim tarihimizde Osmanlı Devleti 620 sene bunu uyguladı. Ne yazıkki o dönemde Avrupa'da, başlayan Milliyetçilik rüzgarları Osmanlı'nın, sonunu getirdi. Günümüzde karşılıklı çıkarları öncelikyen yapılar daha sağlıklı yürüyeceğine inanıyorum. Selam ve saygılar.
12
az bulutlu