banner4
10.03.2023, 17:30

MOLLA HÜSREV HAZRETLERİ

Asıl adı Mehmed’tir. Babasının adı Ferâmuz olduğundan, künyesi Mehmet bin Ferâmûz (Ferâmûz oğlu Mehmet)’tir. 15. yüzyılın başlarında doğmuştur. Doğum yerinin Sivas ile Tokat arasındaki bir Türkmen Köyü olan Karkın Köyü olduğu yaygın kanaattir. Babası Ferâmûz, Sivas-Tokat bölgesinde bulunan ve bir Türkmen boyu olan Varsak kabilesi beylerindendir.

Babasının genç yaşta vefatı üzerine, kızkardeşi ile eniştesi Hüsrev Beyin yanında kalmış ve onlar tarafından büyütülmüştür. Bu sebeple önceleri “Hüsrev’in Kayını” olarak anılırken, sonraları “kayını” kelimesi kaldırılarak, Molla Hüsrev adıyla anılır olmuştur.

İlk eğitimini eniştesinin himayesi altında alıp ilerletmiş, daha sonra Bursa’da Molla Fenârî’nin oğlu ve aynı zamanda Bursa Kadısı olan Yûsuf Bâlî’nin yanında devam edip icâzet almıştır. Ayrıca Edirne’de Sa‘deddin et-Teftâzânî’nin öğrencilerinden Burhâneddin Haydar Herevî ile Molla Yegân ve Şeyh Hamza gibi Osmanlı âlimlerinden de dersler almıştır.

Tahsilini tamamladıktan sonra Edirne'de Şah Melik Medresesi’nde ve sonra da kardeşinin ölümüyle boşalan Çelebi Medresesi’nde Müderrislik yapmıştır.

Sultan II. Murad devrinde Varna Savaşından önce, 1429 senesinde kazaskerliğe tayin edilmiş ve II. Murat'ın tahtı oğlu II. Mehmed’e bıraktıktan sonra da bu görevine devam etmiştir. 

Biyografisine yer verilen kaynaklarda II. Murad'ın tekrar tahta geçip Sultan Mehmed'i Manisa’ya gönderdiği sırada Molla Hüsrev kazaskerlikten istifa ederek Şehzade ile birlikte Manisa'ya gittiği ve Şehzade Mehmet’in burada Molla Hüsrev'den dersler aldığı belirtilir. Kimi kaynaklara göre ise, II. Murat'ın tekrar tahta geçişinden sonra, 1447-1450 yıllarında Edirne kadısı olarak görev yapmıştır.

İstanbul’un fethinin ardından İstanbul'un ilk kadısı Hızır Bey’in 1459’da vefatı üzerine İstanbul kadılığına getirilmiş, ayrıca Galata ve Üsküdar Kadılıklarına tayin edilmiştir. Bu arada Ayasofya Müderrisliği görevinde de bulunmuştur.

Molla Hüsrev’in maddî imkânları iyi olmasına rağmen mütevazi bir hayat yaşadığı, vakur, hayır sever ve dindarane tavırları sebebiyle halk nazarında büyük bir saygı ve itibara sahip olduğu kaydedilir. 

Kadılık görevini gönülsüz kabul ettiği söylenen Molla Hüsrev, bir yandan boşuna zaman harcamasına yol açtığını düşündüğü böyle bir görev nedeniyle hayıflanırken öte yandan adil kararlar vermek ve kimsenin hukukunu zayi etmemek için, bu sahada ihtiyaç duyulan bir metin (Ġurerü’l-aḥkâm) kaleme almaya yöneldiğini, dolayısıyla bunun kendisi için hayırlı bir imtihan olduğunu belirtir. Yine kendi açıklamasına göre bu metni tamamlamak üzereyken kadılık görevinden alınmış ve peş peşe gelen bu iki nimet vesilesiyle şükranda bulunmak için onu şerhetmeye koyulmuştur 

Devrin padişahı Fatih'e bir kırgınlığı sonucu Bursa’ya gitmiş, Emir Sultan’a yakın Zeyniler semtinde bir arsa satın alarak Hüsrev Medresesi adıyla anılan medresesini yaptırmıştır. İslam dininde fıkıh hükümlerini içeren “Gureru'l-Ahkâm” adlı ünlü eserini Bursa'da iken tamamlamıştır. Eser, uzun bir dönem Osmanlı medreselerinde şerhleriyle birlikte ders kitabı olarak okutulmuştur. 

Medresesinde ilim öğretmekle meşgul olduğu sırada, Sultan Fatih tarafından İstanbul’a davet edilerek, 1473-1474 yıllarında yeniden İstanbul (müftülüğüne) Kadılığına getirilmiştir.

Kaynaklarda, Fâtih Sultan Mehmed’in Molla Hüsrev’e karşı büyük saygı ve sevgi beslediği ve onun için, “Zamanın Ebû Hanîfe’sidir” dediği rivayet edilir. 

Osmanlı hukuk tarihinin en önemli simalarından olan ve padişahın huzurunda yapılan ilmî tartışmalarda “reîsülulemâ”sıfatıyla hakemlik yapan Molla Hüsrev başta fıkıh ve usûl-i fıkıh olmak üzere tefsir, Arap dili ve edebiyatı, şiir ve hat sanatı gibi alanlarda eser vermiştir. Fıkıh usulüne dair Mirʾâtü’l-uṣûl’ü ve Dürerü’l-ḥükkâm adlı fıkıh kitabı ile bunların bazı şerh (açıklama) ve hâşiyeleri (detaylandırmalar) Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Kitapta, islam dininin bütün fıkıh konularını detayları ve gerekçeleriyle yer almıştır.

Ayrıca Dürerü’l-ḥükkâm Osmanlı döneminde şer‘î hukuk sahasında hâkimlerin ihtilâfları çözerken başvurdukları yarı resmî bir hukuk kaynağı işlevi görmüştür. 

Yetiştirdiği öğrenciler arasında Zenbilli Ali Cemâlî Efendi, Fenârî Hasan Çelebi, Molla Hasan Samsûnî, Yûsuf b. Cüneyd et-Tokadî ve Molla Muhyiddin Mehmed Manisalıoğlu gibi âlimler bulunmaktadır. Bursa’daki

Molla Hüsrev, birçok öğrenci yetiştirmiş bir fıkıh alimi olduğu gibi, bir şair olarak da tanınmıştır. Molla Hüsrev, önceki alimlerin kitaplarından da her gün iki yaprak yazmayı adet haline getirmiştir.

Öldüğü zaman geriye kendi el yazılarıyla yazılmış pek çok eser bırakmıştır.

Bursa'da yaptırdığı medrese, Zeyniler semtinde on hücreli ve kubbeli bir yapı sonradan yıkılmış, yerine ahşap bir medrese yaptırılmıştır. 1906 yılında 30 öğrencisi olduğu kayıtlıdır. Günümüzde ayakta kalmamıştır. Ayrıca İstanbul'da Şehzadebaşı'nda kendi adına yaptırdığı bir cami vardır.

1480 yılında vefat etmiş ve vasiyeti gereği cenazesi Bursa'ya götürülerek Hüsrev Medresesi'nin haziresine defnedilmiştir.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah..

Yorumlar (0)
12
az bulutlu