banner4
29.05.2023, 16:41

LÜBNAN’DA BİR TÜRKMEN KÖYÜ: KAVAŞRA

Kavaşra, Lübnan’da, Beyrut’un 130 km, Trablus’un 38 km kuzeyinde, Suriye-Lübnan sınırına yakın Lübnan’ın Akkar vilayetine bağlı bir Türkmen köyüdür.

Lübnan’ın ikinci büyük kenti olan Trablusşam, sadece Lübnan için değil, tarih boyunca pek çok medeniyet için önemli bir merkezdi. Antik Çağ’da Fenikeliler, Persler, Romalılar, Araplar, Haçlılar ve Memlukların idaresinde kaldıktan sonra, şehir 1516’da Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Osmanlı topraklarına katıldı. 

Osmanlı devleti sınırları içerisinde Trablus ismini taşıyan iki şehir olduğundan Lübnan’daki bu şehre Trablusşam, daha sonra Libya da fethedilince Kuzey Afrika’dakine Trablusgarp ismi verildi. Lübnan’daki bölge bir sancak haline getirildi. Ancak idaresi zordu. 

Özellikle kuzey bölgelerinde sık sık çatışmalar çıkıyordu. Bunun üzerine Osmanlı Devleti Trablusşam’a 10 Türkmen aileden oluşan bir heyet gönderdi. Aileler Trablusşam’ın kuzeyinde üç köy kurdular. Bunlardan biri de Kavaşra Köyü’ydü. 

Aradan 400 yıl geçti. Birinci Dünya Savaşı’nda ağır yenilgiler alan Osmanlı İmparatorluğu bölgeden çekilmek zorunda kaldı. Trablusşam, 1918’de Fransızların idaresine girdi. Ardından 1946’da da Lübnan’ın bir şehri haline geldi. Bu esnada nüfusları 2 bin kişiye ulaşan Türkmenlerin Kavaşra Köyü önemini yitirdi. Lübnan’ın en kuzeyinde, Suriye’ye birkaç kilometre uzaklıkta bir sınır köyü olarak kaldı. 

Ancak Türkler ve Türk’ün hâkimiyeti biteli çok olsa da, ahali, Türkçe konuşmaktan, Türk âdet ve gelenekleriyle yaşamaktan vazgeçmedi. Anavatan Türkiye’ye hep özlem duydu.

Bu özlem 1989’da bir tesadüfle son buldu. Kavaşra Köyü’nden Halit Esad isimli bir genç, bu tarihte Lübnan ordusunda askerlik yapıyordu. Günlerden bir gün, görev olarak Beyrut’taki Türk Büyükelçiliği etrafına mayın taraması yapmaya gönderildi. Bu görevi fırsat bilen Esad, elçilik binasının kapısına dayandı ve büyükelçiyle görüşme talebi olduğunu bildirdi. Talebinde ısrarlıydı; kapıdaki engellemeler üzerine elçiliğin duvarına tırmandı ve “Biz Türküz, Türkmeniz! Burada köylerimiz var!” diye bağırmaya başladı. Bunun üzerine Türkiye Cumhuriyeti, zamanın Büyükelçisi (1986-1992) İbrahim Dicleli vasıtasıyla Kavaşra’yı ve Kavaşralıları yeniden keşfetti.

Bulundukları bölgelerdeki arazilere "ağaçlık", "karpuz yeri", "bağlık", "öte yüz", "hacı baba" "güney" gibi Türkçe isimler vermişlerdi.

Lübnan'da yaşayan Türkmen ailelerinin birçoğunun ismi de "Karanuhlu", "Karaalili", "Doğanlar", "Ekinler", "Karahametli", "Kadınlı", "Göceli" ve "Özdemir" gibi Türkçe kelimelerden oluşuyor.

Beka Vadisi'ndeki Şeyhmiyye köyünde yaşayan 28 yaşındaki Şakir Bazan, köylerinin tamamen Türkmen olduğunu ve Karakoyunlu aşiretine mensup olduklarını söylemiştir.

Lübnan'ın kuzeyindeki Akkar vilayetine bağlı olan Suriye sınırındaki Türkmen köyü olan Kavaşra'da yaşayan Halid Esad da, Türkçeyi ana dili olarak ailesinden öğrendiğini, 5 binden fazla nüfusa sahip Kavaşra halkının tamamının Türkmen olduğunu söylüyor.

Çocukları Türkçeyi unutmasın diye Türkiye'den öğretmen talep ettiklerini aktaran Esad, 2008'den itibaren Yunus Emre Enstitüsü Beyrut Türk Kültür Merkezinin kendilerine öğretmen göndermeye başladığını belirtti. Esad, kendilerinin yanında Aydamon, Huvara, Dınniye, Trablusşam, Beyrut ve Beka gibi Türkmenlerin olduğu her yere Türkçe öğretmenlerinin geldiğini kaydetti.

Âdetlerinin komşuları olan Araplardan farklı olduğunu ifade eden Esad, "Bayramlarda dedelerimiz babalarımız bizler giderdik ilk önce bayram namazını kılar sonra toplu halde muhtarın evine gider bayramlaşır oradan da yine toplu halde tüm evleri tek tek ziyaret eder bayramlaşırdık. Bu çok önemli, insanlar hep birbiri ile selamlaşıyor. Bu çok güzel bir olay. İslam'ın fikrinin temelidir yani." diye konuşuyor.

Suriye'nin Humus şehrinde çok Türkmen bulunduğunu ve Lübnan'ın Beka bölgesindeki Türkmenlerin de oradan geldiklerini söyleyen Esad, "Yaklaşık 300 yıl önce gelmişler. Sınır yoktu eskiden. Osmanlı insanlar arasında sınır koymazdı. Böyle mezhep falan farkını kimse bilmezdi. İnsanlar nerede yaylım varsa oraya giderdi. Mesela biz de yazın yaylamız olan Kamo Dağı'na giderdik." diyor.

Türkmen köyü Kavaşra'da yaşayan Halid Esad, "Bugün konuştuğumuz Türkçe, atalarımızdan, anamızdan, babamızdan öğrendiğimiz Türkçe. Ben küçükken Kavaşra'da insanlar Arapça bilmiyordu, sadece Türkçe biliyorlardı" diyor.

Yavuz Sultan Selim döneminden beri Lübnan'da yaşadıklarını ifade eden Türkmenler, aradan geçen beş asra rağmen kendi aralarında Türkçe konuşmaya ve göreneklerini yaşatmaya devam ediyor.

Lübnan'daki Türk varlığının çok eskilere dayandığı biliniyor. Çoğunluğu ülkenin kuzeyindeki Akkar ve Trablus şehirleri civarındaki köylerle, Beka Vadisi'ndeki beldelerde yaşayan Türkmenlerin bazıları buraya Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sırasında geldiklerini söylüyor. Kimileri ise buradaki varlıklarının daha da önceye dayandığını belirtiyor.

Bulundukları bölgelerin nüfusuna oranla sayılarının az olmasına ve Arapların yaşadığı yerleşim birimleri ile çevrelenmelerine rağmen Lübnanlı Türkmenlerin çoğu hâlâ Türkçe konuşuyor.

15 Eylül 2015-8 Nisan 2018 tarihleri arasında Türkiye'nin Beyrut Büyükelçisi olarak görev yapan Çağatay Erciyes, Türkiye'nin, Türkmenleri bu coğrafyada nerede olurlarsa olsunlar hiçbir zaman unutmayacağını söyledi.

Türkmenlere yönelik sivil toplum kuruluşlarıyla farklı projeler yürüttüklerini belirten Erciyes, önümüzdeki dönemde hem Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) hem de Yunus Emre Kültür Merkezi, Türk Kızılayı ve Türkiye Diyanet Vakfı ile soydaşlara yönelik projelere devam edeceklerini kaydetti.

Erciyes, tarihe bakıldığında buradaki Türkmenlerin, hac yolunu korumak için yaklaşık 400 yıl önce Osmanlı Devleti tarafından Anadolu'dan getirilip yerleştirildiğinin görüldüğünü anlatarak, sözlerini şöyle sürdürmüş:

“Bunların bir kısmı Arap nüfusuyla karışarak asimile olmuşlar. Kavaşra, Arap nüfusu ile çok fazla karışmadığı için Türkçe'nin de muhafaza edildiği önemli Türkmen köylerinden birisi. Çok da ihtiyaçları var hem Türkçe'ye hem de Türkiye’nin vereceği burslara. Biz mümkün olduğunca onlara destek olmaya çalışıyoruz. Kavaşra'da geçmiş dönemde bir okul inşaatı yaptık, altyapı, kanalizasyon çalışması yaptık, bir çocuk bahçesi yaptık. Devam eden lise inşaatımız var. Bu okulu önümüzdeki yıl içerisinde tamamlamayı düşünüyoruz."

Dünyanın neresinde olursa olsun, benliklerine, diline, kültürüne sahip çıkan soydaşlarımıza ve onlara sahip çıkan devlet erkanına saygıyla!..

Yorumlar (0)
12
az bulutlu