banner4
08.08.2022, 10:53

Kin ve Nefretten Ne Zaman Arınacağız?

"Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma..." (Haşr Suresi, 10)

Toplumda mutlu ve huzurlu hayatın önemli sırlarından biri kardeşlik ve dayanışma. Müslümanlar arasında dostluğu ve dayanışmayı zedeleyebilecek her davranış, Allah’ın Kur’an'da tarif ettiği ahlâka aykırı.

Tartışmak, çekişmek, sürtüşmek, düşmanlık, kin ve nefret beslemek inanan insanların titizlikle kaçınması gereken kötü ahlâk özellikleri. Müslümanlar hiçbir zaman bu duygulara kapılmamalı, her zaman samimi, mütevazı, şefkat ve sevgi dolu olmalı. Herhangi bir konuda farklı bir görüşte olduğunda dahi saygılı üslubunu değiştirmemeli, konuyu asla tartışma boyutuna getirmemeli. Allah’ın buyruğuna uyarak, diğer müminleri incitebilecek söz ve davranışlardan özenle kaçınmalı, sevgi ve güven ortamları oluşturmalı.

Büyüklenme, kibir, kıskançlık, kötü söz söyleme, çekişme, tartışma ve kavga müminlerin değil küfrün özelliğidir ve Kur’an ahlâkına asla uygun değildir. Sevgi, merhamet, şefkat, hoşgörü ve tevazu imanın en önemli kanıtlarındandır.

Sevgi hayatı güzelleştiren çok büyük bir nimet. Gerçek sevgi ise ancak derin bir iman ve Allah korkusuyla yaşanır. Kur’an’ın öğrettiği sevgi, samimi inananların kalplerini yumuşatır, Allah’ın güzel sıfatlarının, üzerlerinde tecelli etmesine vesile olur. Müminlerin sevgilerini en fazla yöneltmeleri gereken varlıklar ise Allah’ın birer tecellisi olan diğer müminlerdir.  Çünkü, "Müminler ancak kardeştirler..." (Hucurat Suresi, 10)

Kin, kıskançlık, rekabet ve küsmek güzel ortamın önündeki en önemli engellerdir. Müslümanlar tek bir bedende, birbiriyle uyum içindeki organlar gibi bir diğerinin yardımcısı ve destekçisidir. Yapılan işler sonucu Allah’ın verdiği başarı da bu ortak çalışmanın sonucunda gerçekleşir. İnananların “hayırda yarış”ı rahmani bir yarıştır. Bu yarışta kıskançlık ve rekabet gibi duygulara yer olmaz. Kazanılan başarı da ortaktır.

Rabbinin rızasını kazanmak için dinin ve Müslümanların çıkarlarını gözetmeli, insanların refahını artırmaya çalışmalı, Allah'ın hoşnutluğunun her zaman en çoğunu arama konusunda taviz vermemeli, şeytanın hile ve vesveselerine kanmamalı, imanını artırma çabası içinde olmalı, nefsinin bencil arzularına kapılmamalı ve kalbini karartacak kıskançlık, kin ve nefret gibi duygulardan arınmalı.

Kalbinde nefret ve kinle cennete gidemez insan. Cennette olumsuz hisler olmaz. Müminler arasındaki kardeşlik, derin sevgi ve muhabbet cennet halkının özelliklerindendir. Orada gerçek mutluluğa kavuşmuş insanların kalplerinde hiçbir kötü duyguya yer olmayacaktır. Nefis cennette dengelenmiş, makul ve normal hale gelmiştir. Allah Kendisinden razı olduğu kulunu, Kendisi de ondan razı olarak kulunu cennetine davet eder. "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47)

İnsan dünyada dostluğu, sevmeyi, iyi niyetli olmayı, affetmeyi, merhameti, temizliği, dürüstlüğü ve tüm bunların nimet olduğunu öğrenecek önce. Takva sahibi insan ancak küfürden, kötülüklerden, zulümden nefret eder, kalben buğz eder. Kardeşleri ile arasına kin ve düşmanlık düşürmek isteyen şeytanla birlikte yol alırsa, başına bela açan, rahatsızlık meydana getiren, huzur kaçıran bir sisteme dahi olmuş olur. Sürekli gerilim, şiddetli kin ve nefret sistemidir bu.

Müslümanlar birbirlerinin güzel yönlerini ortaya çıkarmalı. Ahlakî güzelliklerini takdir etmeli. Bu da karşılıklı olarak birbirlerini çok sevmelerine, birbirlerine muhabbet duymalarına sebep olur. Dolayısıyla içinde kibir, kıskançlık, çekememezlik gibi Allah katında hoş karşılanmayan duygular barındıran insan, kendini gözden geçirmeli ve Rabbine sığınmalı.

Müslümanların acı çekmelerinin sebebi Kur’an’ı terk edilmiş bırakmaları. Böylece sevgi ve merhamet yerine düşmanlık, kin ve nefret öne çıktı. Çünkü sevgi ve merhametin sanatını öğreten Kur’an’dı.

İşte gözleri ve vicdanları körelmiş kişileri, içinde yaşadıkları mutsuzluktan kurtaracak tek yol Kur’an ahlâkını yaşamaktır. Allah'ı gönülden seven insan, O'nun yarattığı insanları da sever. Bu sevgi, şefkati, merhameti, acımayı, özveriyi, güzelliklerden zevk almayı, huzur ve mutluluğu beraberinde getirir. Ancak o zaman birbirine sevgiyle bakan, nimet ve güzelliklerin değerini bilen insanların yaşadığı güven ve huzur içinde bir yaşam kurulur.

“Sizden önceki toplumların derdi size de bulaştı: Haset ve kin. Kin beslemek kökten kazıyan şeydir. Allah'a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız...” (Tirmizi)

Yorumlar (0)
12
az bulutlu