banner4
10.04.2020, 20:52

Kimimiz Kukumav Kuşu Olduk Kimimiz Gece Oturup Gündüz Uyuyan Yarasa

Yazın ve düşünce yaşamımızda kimimiz gerçekten, kimimiz sözde doğrucu Davut kesiliriz. Çoğumuzun ağzından şu nakarat eksik olmaz; “Kaynağını bilmeden, eklektik, artizanca veya kulaktan duyma bilgilerle konuşmak, yazmak tarzım değil, hoşlanmam da...” der, narsistçe de sırıtırız.

Ben de çoğunuz gibi, kendimi ciddi ciddi bu tarz insanlardan sayarım.  Üstelik her derde deva “şeyh-i şifa” türünden, üçgen veya dörtgen muska gibi şarlatanca köşe yazısı veya makale yazmayacak kadar kendime ve okuyucuma saygılıyım.

Bu nedenlerle bugüne dek, korovavirüs hazretlerinin saldırısı ile ilgili bir şey yazma ihtiyacını duymadım. Ondan korkmuyorum ama tanışmaya, onu kendime yaklaştırmaya, yakıştırmaya dolayısıyla hiç kimseyle de tanıştırmaya hiç mi hiç, niyetim yok. Bu virüsle alakalı tek ilgi alanım; perde arkasında olup biteni, küresel anaforları tespite ve tahmine çalışıyorum. Susuyorum… Gençliğimde; Bilinmeyen sevgiliye hiç Âşk mektup yazmadım. Gelin görün ki, rutin daha çok telefon sohbetlerinde düşüncelerimizi almak isteyen dostlarımız “iyi ki varlar” çoğalınca, durum ve konum değişti. İçimdeki altıncı hislerimi ve önsezilerimi paylaşmaktayım. Sağlık,  yaşam alanım olsa da, mesleki alanım değil. Herkes gibi ben de, Kovid-19’un  tüm gezegeni nasıl sarmaya çalıştığın izliyorum. Şu anda kendimi ve tüm insanları bireysel, kentsel, ülkesel ve evrensel bir muhasarada var sayıyorum... Sanki dünyayı birileri “ti” ye alırcasına “mış” gibi davranıyor.  Ve tüm dünya insanları Koronavavirüsten  çok iyi korunmanın  önlemi olarak; “Evde Kal” sloganıyla eğitiliyor. İnsanlar uyarmalar sonucu merak, sağlık, tedirginlik, işsizlik, ekonomik bunalım metaforunda koltuklara tünemiş “Kukumav Kuşu” ’na dönüvermiş. Yine insanların ekseriyeti, televizyonların karşısında oturmaktan Yarasa’dan alındığı iddia edilen bu virüsü kapmıyor, ama neredeyse “gece oturan, gündüz uyuyan Yarasa” huylu olup çıktı. Bereket versin ki, ülkede her kanaldan ve her olanakla özverili doktorların sesi samimi ve güven verici geliyor. Amma siyasilerimiz açıklamalarıyla yine sınıfta kalıyor. Halklarımız tedbirle kadercilik arasında gidip gelme duygusallığını  daha çok itaatlı, kısmen de itaatsizce sergiliyor.

Şu salgın kısa bir zamanda geçmezse, biz dünyalıların hali ne olur? Yeni Dünya düzeni sahipleri, Müslüman deyişiyle daha çok zebanileşirler mi? Yine bizim saf Müslüman’ın deyişiyle,”Gavur aşıyı kullanım için, ne zaman imana gelir de, açıklar?” tedirgin sorularını aslında ölüm korkusu kaynaklı sayıyorum.

Soran tüm dostlara bir ilke gibi; tetikçi Kovid-19 ‘u değil, azmettiricilerini mercek altına almak, öğrenmek ve değerlendirmek gerektiğini söylemeye çalışıyorum.

Eğer yanılmıyorsak ve muhtemelen 3-4 şiddet yanlısı diktatör ultra emperyalistler bir Güç Birliği kurarak yeni Dünya Düzenini dizayn edecekler. Merkezileşerek küresel tahakkümlerini yeniden kuracaklar.  Sağlık yoluyla şaftı kaymakta olan dünya ekonomi merkezlerinin hangi kanatlarının budanacağını tespit edecekler.  Soğuyan stagflasyonist ekonomiyi ısıtarak nasıl yürütüleceğine her şeye adeta format atacaklar.

Bu virüsün beni ilgilendiren yanı; yaşam soframızda, tek ömürlük dünyamızda, bizi kim ve kimler adına rahatsız etti, ediyor, edecek? sorusudur.

Derler ki, “Kovid-19 son dört ayda öldürdüğü insan sayısı 2109 da bağlısı olduğu ailedeki gripal enfeksiyonun ABD ve Dünyadaki rakamın otuzda  biri değilmiş. O halde tüm dünya insanlarında “Azrail’e postalanacağım” korkusunu kimler, neden, nereden, nasıl yaymayı başardı?

 Şüphesiz, çok bilinmeyenli deli sorular yalnız benim başıma üşüşmüyor,  anladık, bu virüsün yarını yok, lakin rantçıları var. İlaç, silah ve dolar baronları ne düşünüyorlar? Henüz bir alamet yok.

Birey olarak,”Bana düşen, savunma mekanizmamı kendime ve çevreme karşı korumaktır.”, diyerek işin içinden bireysel sıyrılmak peşinde olmadığım için de, zihnimi hep yukarıda da değindiğim gibi; “ bu dünyanın frensiz ve doyumsuz emperyal canavarları ne yapmak istiyorlar? Ne yapacaklar? Kim kiminle gizli ittifakta?” türünden sorulara karşı Denizli horozu gibi zihinsel olarak diklenmeye devam etsem de; Çin, ABD çatışması Koronavirüs fırtınasıyla ekonomik pazarlıklarla altan alta nur topu gibi yeni bir yakınlaşma getirirse şaşırmayın, derim. Dikkat edelim, bu virüs, küresel güçlerin ulus devetin Milliyetçi refleksleriyle samimi olmadığını deşifre etti. Küreselleşmenin kurmayları devlet sınırlarını ve tüm kimlikleri kaldırma niyetlerini hayata geçirmeyi Covid-19 şokuyla sağlayamadıklarını gördüler. Virüsün ortaya çıkışı ile ulus devlet Milliyetçiliğinin sırtı kendi emperyal devletince sıvazlandığının şaşkınlığı da özellikle ve daha çok ABD (Avrupa Birleşik Devletleri)ne virüs kadar üzüntü verdi. Herkesin bir birine sorması gereken doğru soru şu; ulus devlet milliyetçiliği ile küreselleşme regüle edilebilir mi? Elbette hayır. Küreselleşme ulusal Milliyetçiliğini ret eder. Çünkü küresel pazarın tanrısı paradır. Küreselleşmenin uluslar arası kurulları ve kuralları liberal samimiyetle orantılıdır. Virüsle bu samimiyet darbe aldı. Bu virüsü henüz tanımıyoruz.  Bana göre, bu virüs zan ve iddia edildiği gibi ABD (Av. Bir. Devletleri) ni dağıtmaz. Tam tersi, bu virüs, Avrupa’nın tutkalı olacak ve yaşlı Kıta’yı toparlayacak.

Tekrarda fayda var;  Çin,  ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya herkesi ilgilendiren epidemik(salgın) bu virüsü, küresel haberleşmenin ahizesine zamanında iletmeyi, yani samimi olmayı beceremediler. Peki ne yaptılar? Küresel Devletler, bunun yerine ulus devlet  Milliyetçi reflekslerine sarıldılar. Dediğimiz gibi doğru bilgilendirme politikaları uygulamadılar. Yani zamanında “doğru bilgi” aktarımı olmadı. Bir birlerine, doğru bilgi vermeyince, doğru sonuçta alamadılar. Virüs’le başlayan ve herkesin kendi evindeki yangını söndürme paniği, küresel dünyanın ezberini bozdu. Güya küreselleşmiş dünya devletlerinin politikaları bir anda milliyetçi ulus devlet politikalarına geri dönüş yaptı.

Kısa ve orta vadede küreselleşmeyi vuran Sağlık; önce kendisini, sonra Ekonomiyi, Turizmi, Ticareti, şirketleri, işsizliği ve en sonun da bankaları vuracağa benziyor. Dünya, yani örgütlü Yeni Dünya Düzeni, bundan sonra yeni para politikalarına, yeni Koordinasyon, yeni Güven şekillenmesine nasıl yön verecek? Karşılaşacağımız büyük krizler nasıl, hangi reformlarla yeniden yoluna koyulabilir? Tüm dünya benzeşiyor. Problemler benzeşiyor. Çevre ve ekolojik problemlerden sağlığa kadar, tüm küresel problemlerin sağlıklı küresel kurumlara ihtiyaç duyacağı yeni bir sürece giriliyor.

Aktif, sağlıklı küresel bir dünya için, bundan sonra, Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Kurulu, İMF, Av.Bir.D., Çin, Rusya, ABD, İngiltere vb.ne kadar samimi davranacaklar? Her şeye rağmen insan gücüne değil, teknolojiye bağlı ekonomik kurtuluş ve yarış yine başlayacak ama nasıl başlayacak. İLO (U. Çalışma Örgütü) on milyonlarca işsizden söz ediyor. Dünyanın doymayan beşli çetesi nasıl kapışır görünüp, yeniden yapılanma ile soygunlarına nasıl devam edecekler?  Tıpkı çok bilinmeyenli bir denklem gibi durmakta. Şirketler kurtulmak için işsizliği tetikleyecek. Bankalar krize girecek, o da; hem şirketleri, hem işsizliği hem iktidarları tetikleyecek. Yani, yolsuzluk, yargısızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik; Sağlığı da Demokrasiyi de Barış’ı da Teknolojiyi de olumsuz etkilemeye başlayacaktır. Dananın kuyruğu o zaman kopmaya müsait olsa da savaş ve yoksulluk, daha çok garibanların başına bela olmaya devam edecek. 

Yine siz Evde Kalın! Şu Allahın belası Covid-19 gidene kadar, sağlıklı kalın…

Yorumlar (1)
Memun Sekin 4 yıl önce
Mahmut hocam Covid-19 sonrası kötü bir tabloyu dinlendiriyor.Kaybedecekler yine garibanlar olacak her zaman olduğu gibi.Hayırlısı diyelim.
12
az bulutlu