banner4
02.09.2022, 10:12

KILAVUZ HATİCE HANIM

Kuvay-ı Milliyecilerden Hasan Ağa’nın kızıdır. Vatanını seven, gözü kara, yiğit bir Anadolu Kadınıdır.

Mondros Mütarekesinden 47 gün sonra, 17 Aralık 1920 tarihinde Fransızlar Mersin’i işgal ederler.

27-28 Mayıs 1920 tarihlerinde, Fransız işgal kuvvetleri işgali hızlandırmak ve Kuvay-ı Milliye kuvvetlerine denizden gelecek yardımı keserek, tam tersine kendileri için deniz irtibatını sağlama almak ve verimli çukurovayı ele geçirmek amacıyla harekete geçerler.

Ancak Toros Dağlarının dik yamaçları ve sarp geçiş yollarında yer yer Kuvay-ı Milliye güçleri hakimdir. 

Fransızlar, stratejik ve kritik konumdaki Gülek Boğazını (yada diğer adıyla Karboğazını) ilhak etmek için saldırıya geçerler. Kuvay-ı Milliye güçlerimiz coğrafyanın da verdiği avantajla direnmektedir, ancak sayıları çok az ve silah-mühimmatları da oldukça yetersizdir.

Fransız birliği ise, Verdun savunmasına katılmış, tecrübeli ve başarılı bir birliktir. (Verdun savunması, Fransızların 1. Dünya Savaşında büyük bir Alman taarruzunu geri püskürttükleri savunmanın adıdır. 1916 Şubat-Aralık arasında, 11ay süren, tarihte en uzun süreli ve aralıksız devam eden saldırı ve savunma olarak bilinir). Bölgenin coğrafi şartları ve harekatın zorluğu nedeniyle görev bu birliğe verilmiştir zaten. 

Birliğin komutanı Binbaşı rütbesinde fransız Mesnil isminde birisidir. Birliği oluşturan ve emirleri veren, Adana’daki karargahta bulunan işgalci Fransız Tümgeneralidir.

Bir yandan Generalin kesin emri vardır, ilerlemeleri gerekmektedir, diğer yandan dağlarla ve dar geçitlerle dolu Toroslarda kuvay-ı milliyeciler de etkindir.

Fransız işgal kuvvetleri öyle zor bir durumdadırlarki, ilerleyemedikleri gibi geri çekilmeleri de kendileri açısından oldukça risklidir.

Tam bu sırada Panzın Çukuru Köyünden Hatice Hatun girer devreye; buraları çok iyi bildiğini ve eğer kendisine iyi bir ücret öderlerse kendilerine kılavuzluk edebileceğini söyler.

Fransızlar kabul ederek Hatice Hatuna istediği parayı öderler.

Hatice Hatun baştan ölümü göze almıştır ve tüm bunları baştan beri Kuvay-ı Milliye’nin bilgisi dahi dahilinde, oldukça dikkatli bir şekilde yapmaktadır. Bu sıralarda, kaynaklara göre 35 yaşlarındadır Hatice Hanım. 

Esasen kendisi de babasıyla birlikte, onun birliğinde bir kuvay-ı milliyecidir ve çok kereler çatışmalara da katılmıştır.

Hatice Hatun işgalci fransız güçlerinin sayısını, komutanlarından erine kadar tüm detaylarını, ellerindeki silah-mühimmat durumunu vs hepsini öğrenmiş ve çoktan Kuvay-ı Milliye’ye rapor etmiştir.

Kararlaştırılan saatte, önde Kılavuz Hatice Hatun, arkada yaklaşık 1000 kişiyi bulan fransız işgal kuvvetleri, gecenin geç saati harekete geçerler.

Kılavuz Hatice Hatun, temiz ve güvenli diyerek fransız işgalcileri yanlış yollardan Karboğazı’na (Gülek Boğazı) tıkar. Oldukça çetin coğrafi şartların hakim olduğu geçitte fransızlar adım adım tırmanmaya ve ilerlemeye çalışırlarken, planladığı yere geldiğinde gecenin karanlığından da faydalanarak kendisini emniyetli bir yere atar Hatice Hanım ve tepelerde mevzilenmiş Kuvay-ı Milliye güçlerimize işaretini verir.

Kuvay-ı Milliye güçlerimiz Karboğazı’nın Delmeli Mezarlık Boğazı denilen yerinde konuşlanmışlardır. Çatışma başlar. Fransızlar ne kadar kötü bir pozisyonda olduklarını ancak gün ışıyınca fark ederler. 

Binbaşı Mesnil durumu kavrayınca, bir çıkış yolu arar ancak bulamayınca teslim olmak istediklerini bildirir. 

Neticede sadece 44 kişi olan Kuvay-ı Milliye güçleri, sayıları 1.000’e yaklaşan fransız işgal güçlerinin 250-300 civarında askerlerini öldürür, 1’i binbaşı olmak üzere 23 subay ve 650 civarında er teslim alınır. Teslim alınan birliğin Fransızların en güvendikleri, özel eğitimli birliği olması, fransa için ciddi bir moral bozukluğu yaratır. 

Esirlerle birlikte, 2 top, 8 makineli tüfek, 1000 kadar tüfek, 13 kadana (iri, güçlü, kuvvetli, cins at türü) ve 90 tane katır ele geçirilmiştir.

Fransız komutan, teslim olduktan sonra, sadece 44 Türk askerine teslim olduklarını anlayınca birkez daha şaşırır.

Çukurova Batı Kesimi Komutanı olan Sinan Paşa haberdar edilir, Sinan Paşa da Mustafa Kemal Paşa’yı bir telgrafla haberdar eder. Olayı öğrenen Mustafa Kemal Paşa cevabi bir telgrafla “devamlı başarılarınızı tebrik ederim, sizlere ve Kuvay-ı Milliyemize selam ve teşekkür ederim” diyerek takdir ve tebriklerini iletir.

Bu başarı sayesinde, fransız işgal kuvvetlerinin bölgeye (Adana, Mersin, Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş) ve Doğu Akdeniz’e tam hakimiyet hayalleri suya düşer.

Bu baskın, bir taraftan bölgenin işgalden kurtuluşunda önemli bir dönüm noktası olmuş, diğer taraftan da Ankara Antlaşmasına giden yolda önemli bir üstünlük kazandırmıştır.

Allah kendisinden ve tüm kahraman ecdadımızdan razı olsun, hepsine rahmet etsin, mekanları cennet olsun..

Yorumlar (0)
12
az bulutlu