banner4
07.12.2019, 09:25

Kelimenin Epistemesine Estetik Bir Nazar Denemesi

“N’ avans pas de poesi/ yazık ki şiirimiz yok” kelimelerin kalbine temel çivisidir. Bu bağlamda  “müdrik” batıca “intellect” kavram ve imgelem tasavvurumuzu zihnimizin en mahrem kısmında inşaa eder. Bilginin hamalı olan kelimeler ne açık (explicite) ne de kapalıdır (implicite).Kavramlar düşüncenin hayat damarları olarak karşımıza çıkar. Kavram tarihin bütün yükünü taşır. Hayatın kalbi  kavramlarda atar. Bir kelimenin eksikliği sadece anlam kaybına yol açmaz, anlamın sürgünde olmaması anlamına gelir.

         Sevdiğim bir kelimedir “teşrih/dissect”  Türkçeye’ye geri kullanıma kazandırılmalı. Açıklamak veya konuyu en ayrıntılı seçip anlatmak demek; bir çeşit kavramın yapı-sökümü (deconstruction). Kelimelerin dünyasına yolculuk anlamın tarihine bir yolculuktur. Kelime ve şey (ontoloji) arasındaki karşılaşmadan anlam hayat bulur. Kelimenin ötesinde anlamın ıssız parıltılı toprakları şiirin temel yönelimidir. Sanatın tüm yönelimi ve ilgisi buna dönüktür.Platonun  ‘’Devlet’’in de şairlerin sürgüne gönderilmesi sanatın anlamın ülkesine kelimenin yükünden azade serencamıdır. Kelime anlamın kurumsal ikametgahı olarak yerleşik söyleme dahil olduğunda anlamın esareti genellikle ortaya çıkar. Şair bunu reddeden bir bilincin öznesidir. Şair ‘’söylemin düzeni’’ne kayıtsızdır.

         Teşrih masasına (otopsi masası) mutlak hakikati yatırmadanhangi anlam ve imgelem temerküz edebilir?  Tereddütlerimi tetikte tutan, sadağında muskalar taşıyan hamala, artık “insan” deniyor. Yükü insan; kendisi insansı. Bunlar, zenci gecelerde zerdali tohumları eken melek ellerini tedirgin çocukların yüzüne merhem gibi sürer. Gece ağlar. Gözlerine kan dolar hasretinden. Hüzün tipisine yakalanmış insanın tek sığınağı acının acımasız ellerinde savrulmaktır. Ölümün serinliğine teslim olmuş yaşayan ölülerin, dertlerine baldıran zehri akıtıp divitlerini kurutasım gelir. Arkasında gam gövdesinin, kızıl bir bıçak saplanır pası, bir feryat göğün ortasını deler yaprak kımıldamaz. Anlama dünyası aymazların zombileşir. Tüm tropikal kuşlar göğsünde ötüyorlar, yarasaların dehlizleri cüceleşiyor. Gümüş rengi hırçınlık hınzırca kovalıyor onları. Başka bir göğün kanadında tütsülenir Anadolu. Şerh teşrihe tanıklığa dönüştüğünde anlam dirilir.

         Siyahlara dolanmış kara yürüyüş, her yangından arta kalan mavimsi külleri üzerlerimize serpiyoruz. Bu beyaz karmaşanın içindeyiz. Kolsuz kanatsız biçareler, “ben sevgilime ipeksi bir keten olmalıyım, ölümsüzlük şurubunubir  hayat iksiri gibi tüketmeliyim.” Şiirini okuyor. Şiir anlamın ülkesine dolaysız bir girişim olarak anlamın ülkesinde yerini alır. Şair bu yönüyle teşrihin atsız şövalyesidir.

Islı yüreklerde, çünkü yaşamak debeleniyor. Bitmeyen sığınağıdır. Gözlerindeki gözeler.Yanıltan savaşlarda yaban çiçekleri mi devşirmeliyiz. Ey yılgınlar yığınağı tüfenklerimizde plastik mermiler yüklü. Çünkü benim yurdumda irin göletlerinde bin derde değersin.

Bir derde düştüm boğacağım utançlarınız, ey masumiyet çiçekleri. İniltileriyle yoksulluğun sabahı, yakan alevleri ile göğsümüzün siperler yazıyoruz. Göğsümüzün kafesinde ebabilkuşlarının kanatlarını tutuşturmalı işte, gözlerine dipçikle vurulan, lal olmuş, kesik kolları var isyanın. En çok gecenin ayazında asılı kalmalı. Kırmızının üçe bölündüğü görülmüş mü? Atar damarlarında sinsi zehri kusmakta yer gök. Musalla taşı, teşrih masası ilişki; ideolojik fetişlere tapınması insanın.Fetiş anlamın reddedilmesidir. Aşk her zaman tetikte ve uyanık olandı. Zifiri şiirler yazar benim toprağım paslı çapa ile böğrünü delerde toprağın “anlamsız” böğürtlen kokuları siner içine sanırsın dünyamünzeviler köşküdür. Mahsustan yaşamak düştü bize. Bizimfiyakımızda ölüme küsmek olsun. Kuytularda cellatları katil edersinde, kendine cellat bulamazsın. Ey imgelemin asılı bulunduğu sarkaç!

         Ne kadar anlam yüklüysek o kadar insanız. Anlamla yaşayan anlamla ölür.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu