banner4
02.11.2019, 13:13

KALBİN RENGİ

Kavramlar, sebebi olan hissiyatlar ile birlikte hasrolunur aslında.

Heybetin, cüsseden bağımsız olduğu gerçeği; hikmetin, hisseden pervasız olduğu gerçeği ile tokalaşır.

Görülen değil, gönülde gömülendir; ruhlarda oynaşan.

İşin cismi; hissiyatın, bazen gerekli olan ön rapor mahiyetli şekil idrâkının zihin ile buluşmasının zaman ile mücadelesini, uzatır veya kısaltır belki.

İnkârcıdır, hissiyatın hilkati. Hakikatin dehşetine uzak olan ve uzak olunmasına sebep olan her zerreyi; hiç kavramına hürmetle, butlan sayar.

Gözlerin gördüğü hâller; zerrenin mıskalında, derenin damlasında ve Güneşin bir bakışlık aydınlığında; derman olur, dirhem olur gönüllerin dergâhının sadece arzusuna.

Bir emâredir her kalkış. Bir pervânedir her akış. Bir divânedir her bakış.

Dergâhın dumanının taştığı ve gönüllerin, kapıdan buyur ile eğildiği güllerdir gözler. Ruhun haddini aştığı küllerdir, parlayan gözleri parlatan yaş gibiler.

Çengelli zincirlerin tuttuğu bedenden daha mesut; ıstıraba bakan, ıstırap ile dahi gülebilen; başka kimse var mıdır?

Ölüme teslim olan her et parçasından çok daha cesur; ölüme bakan, ölüm ile dahi kapanmayan; başka kimse var mıdır?

Ruhun ruh halini bizlere izah edecek bir elçi seçebilmenin mantığına mecbur edilseydi tüm bedenler; gözlerden başka, başını kaldırabilecek kimse var mıdır?

Yıllar ile eskiyemeyip, bedenleri kıskandıran olmak; hâlin ilhâmı için, bir nişâne değil midir?

Aynası olamaz.

Gözler, kalbin arkasıdır.

Bir bedenin ardına saklanan ruhun, arkadaşıdır.

Sahi, kalbin rengi nedir?

Bir renk ile tasvir etmek, hürmetsiz bir hâl değil midir?

Ol vakit ve bir vakit;

Kalbin rengi, belki ve sanki elâdır azizim…

Yorumlar (0)
12
az bulutlu