banner4
08.01.2021, 20:14

İŞÇİYİZ EMEKÇİYİZ

Umutsuzluğun, eli kolu bağlılığın, acının ve hüznün yüceldiği zamanlarda, insanlara umudu anlatıp, yaşamayı emrettirecek bir ruh her zaman vardır.

Bu ruh, alışa gelen bütün denklemlerin dışında, kadere teslim olmanın hezimetini değil, varlığın mucizeliği ile birlikte umuda yelken açmanın rotasını çizer insana.

O rotayı çizecek olan işçiler ve emekçilerdir.

İşçilerin ve emekçilerin bütünselliğinin var olması, toplumun ve tüm siyasal, sosyal ve ekonomik düzenin gerekliliğidir.

İşçinin ve emekçinin var olmadığı, hak ve hukukunun ve yaşamsal tüm değerlerinin sağlam bir platformda oturtulmadığı her an, hezeyanların ve türlü travmaların yolları açık hale gelir.

Jack London’un Demir Ökçe romanını okuduğunuzda, yaşamın ağırlığı altında ezilen ve ezildikçe daha da köleleştirilen işçilerin, umuda erişmek için verdiği mücadeleyle karşılaşırsınız.

O mücadeleyi ruhunuzda tanımladığınızda, o tanımlanan ruh, büyük bir serüvenin orta yerine koyarken sizi, varoluşun benliksel tanımını da aynı zamanda sunmuş olur size.

Ölüm ve yaşam karşısında koca bir toplumun ‘’hissizleşen’’ duyguları karşısında varlığını devam ettirmeye çalışan işçiler, bir portrenin dalları gibi ince ince anlatılır romanda.

Ezen ezilen ilişkinin tüm çıplaklığı ile anlatıldığı Demir Ökçe romanı, kapitalist sistemin ezici ve sömürücü gücü ile beraber güçlenen ve güçlendikçe de daha da bencilleşen burjuva uygulamalarının, vicdandan ve ahlaki tüm erdemlerden uzaklaşmasını resmeder.

Romanın anlatılan serüveninden, karakterlerin derin tanımlamalarına baktığınızda da, aslında romandan çok da uzakta olmayan bir hayat içinde olduğumuzu görmek uzak değil.

İster İslam toplumları olsun, ister Hristiyan toplumları olsun, bütün toplumlarda işçiler, burjuva hegemonyasının, hayalleri ve bencillikleri altında ezilmiştir ve ezilmeye de devam etmektedir.

Çünkü işçiler, kapitalist sistemin varlığından bu yana, her daim ezen ezilen ilişkisine muhatap kılınmıştır.

Ezen her daim gücü elinde bulundurandır. Toplumsal işleyişin ve sistem tanımlamalarının rejimsel farklılıklarının da bir önemi yoktur.

Emek sermaye ilişkisin temel dinamiğinde yer alan işçiler, esasında toplumsal değişim ve dönüşümlerin ana kaynağıdır. Ancak ne varki, değişimin ve dönüşümün motor gücü olacak güce sahip olan işçiler, oligarşik denklemler sonucu, bulunduğu zeminde yerleşen burjuva uygulamalarının emellerine kurban edilmiştir.

Kendi perdemizden baktığımızda da durum aynıdır.

En basitinden asgari ücret üzerinden işçilerin emekleri karşılığında alacakları ücretin, yaşamsal değerleri karşılamayacak ölçütte olduğunu görüyoruz.

Öte yandan, işçilerin emekleri karşılığı alacakları ücretlerden öte, işçi güvenliğini sağlayamamış binlerce işveren alanı bulunmaktadır. İşçilerin yaşamsal edimlerini sağlayabilecekleri güvenilir bir ortamda çalışacakları alanlar, ne yazık ki yeterli düzeyde değil.

Bu tarz temel dinamiklerin sağlam bir zemine oturtulmadığı toplumlarda işçi ölümleri her daim vardır ve kaçınılmazdır.

İşçi haklarının hukuksal karşılığı da ortadadır.

Soma faciası ve nice örnekleri karşımızda duruyorken, uluslararası işçi örgütlerinin ve kuruluşlarının her yıl yayınladığı işçi ölümlerinin, ülkemizde var olan sayılarına baktığımızda da tablo hazindir.

En temel insan hakkı olan yaşam hakkının, Anayasal zeminde tanımı bulunsa bile, yaşam hakkının korunabilirliliği uygulamada fiksiyondan ibaret kalmaktadır.

Bu çürümüşlüğü bertaraf edebilmenin yegâne yolu ve yöntemi, işçilerin burjuva uygulamalarının kötü emelleri karşısında, devlet eli ile korunabilir hale getirilmesidir.

Bunun yol ve izahı da, işçilerin yaşamsal edimlerini ifa ettirebilecek bir ücret almalarının sağlanması ve işçi sağlığı ve güvenliğini koruyacak hukuksal ve denetimsel bir mekanizmanın işletilmesidir.

Aksi durum, işçilerin ruhsal yönden yaşadıkları travmaların derine ve zirveye ulaşmasına neden olacaktır ki, bu durum, toplumun ana dinamiğinin, topyekün bozulmasına sebep olacaktır.

İşçilerin haklarını koruyalım.

Emeğin, sermaye karşısında zulme uğramasına sebep olan hiçbir oluşum, varlığını devam ettiremez.

Sağlıcakla kalın.

Yorumlar (13)
İclal 3 yıl önce
Keşke bakış açınızla bakabilen bi yönetim iktidar ve halk yaratabilseydik. Bu da ancak ihtimal dahi olsa okuyup anlamakla olacak bi şey. Kaleminize sağlık. :)
Ela 3 yıl önce
Emek kokan bir yazı olmuş,kaleminize sağlık
Mehmet ali 3 yıl önce
Kaleminize yureginize saglik ,çok güzel olmuş
Zeyno 3 yıl önce
Çoook guzel çok beyendim harika
DİLA XANIM 3 yıl önce
çağımızın ve günümüzün en derin, en üzücü konusunu o kadar derinden kaleme almışsın ki düşüncelerine duyarlılığına, duygularına ve kalemine sağlık...
İsa 3 yıl önce
Ellerinize sağlık gerçekten inanılmaz
Esengül Taştan 3 yıl önce
İşçinin ve emekçinin ; rengi , sesi ve umudu oldunuz , yüreğinize sağlık..
Yazılarınızı ilgiyle takip ediyoruz .
Merve 3 yıl önce
Tek kalemde bir konu anca bu kadar güzel anlatılabilirdi elinize emeğinize sağlık :))
Bütün Yorumları Görmek İçin Tıklayın
12
az bulutlu