banner4
10.08.2022, 09:40

İPSİZ RECEP

1855 yılında Rize'de doğmuştur, bazı kaynaklarda doğum tarihi 1862 olarak geçer.

Abdullah Emiroğulları sülalesindendir. Hüseyin Bey ve Cemile Hanımın 4 çocuğundan 2’ncisidir.

Vatanına, milletine ve dini değerlerine bağlı, cesur, hareketli ve cömert bir karaktere sahiptir. Fakir fukarayı her zaman koruyup kollayan, yardım eden, her daim mazlumun yanında olan bir insandır.

Rize’deki tüm malını mülkünü satıp bir kısmını cezaevindeki arkadaşlarına yardım için göndermiş, bir kısmını da camiye bağışlamış ve tamamen parasız pulsuz kalınca çevresi kendisine “ipsiz” lakabı takmıştır. Bir başka lakabı da, milli mücadele yıllarında yaşının büyüklüğü (60-65 yaşlarındadır) nedeniyle “emice” (amca, emmi)’dir.

1.Dünya Savaşından önceki yıllarda Rizelilerin yoğun olarak çalışmaya gittikleri Rusya’nın muhtelif yerlerine yük ve yolcu taşımacılığı yapıyordu. Rusya’dan Osmanlı’ya getirdiği yolcular arasında Ermeni komitacıların olduğu konusunda kendisi uyarılınca, hatasını anlamış ve daha sonra takasına aldığı Ermeni komitacıların hepsini öldürünce, Batum’da bulunduğu sırada tutuklanıp Sibirya’ya gönderilmiştir. Taş ocaklarında yıllarca mahkum olarak çalıştırılırmıştır. 1917’de bir yolunu bulup kaçarak, aylar alan zorlu yolculuklardan sonra 1917’de Rize’ye dönmüştür.

1918 yılı sonlarında Rize sahilinde karaya oturmuş ve terk edilmiş 250 tonluk yelkenli bir Rus teknesini kurtarıp yüzdürmeyi başarır ve gemiyi sahiplenerek Zonguldak’tan İstanbul’a kömür taşımacılığına başlar. 

1920’nin başlarında gemisi Kefken (Kocaeli) açıklarında batınca, adamlarıyla birlikte bu bölgeye yerleşir. Bu bölgede adamlarıyla beraber düşman gemilerine veya düşmanlara yardım götüren gemilere korsanlık yapmaya, gelen geçen düşman gemilerini soymaya başlar. Bu nedenle İstanbul hükümeti tarafından gıyabında yargılanıp idama mahkum edilir.

İşgalcilerin halka zulmü yaygınlaşmaya başlayınca, arkadaşlarıyla birlikte birşeyler yapmaları ve halkı düşmandan korumaları gerektiğini planladıkları bir sırada, İstanbul Hükümeti Harbiye Nezaretinden Yüzbaşı Ziya Bey kendisine haber göndererek, gelip görüşmek istediğini söyleyince, görüşmeyi hemen kabul eder. 

Yüzbaşı Ziya Bey memleketin ve bölgenin durumunu anlatıp, kendisinden bölgesinde halka zulmeden Rum ve Ermeni çetelerine karşı mücadele etmesini ve halka sahip çıkmasını ister. Recep Reis teklifi büyük bir memnuniyetle kabul edip, hemen bir müfreze kurar.

Halka zulmeden Sarıyer merkezli bir Rum çetesini uskumru köy ile bahçeköy arasında sıkıştırıp hepsini öldürünce, hem halkın sevgisini kazanmaya, hem de adını duyurmaya başlamıştır.

Bunu müteakip daha bir çok Rum ve Ermeni çeteleri yok edip, zaman zaman işgal kuvvetlerine de baskınlar düzenleyip öldürünce, İngilizler tarafından başına ödül konur ve her tarafta aranmaya başlanır. Bunun üzerine yeniden Kefken’e dönüp burayı merkez üssü yaparak mücadelesine devam eder.

Bu dönemde Kocaeli/Kefken’in doğusunda bulunan Karasu bölgesine yerleşir ve adamlarını bölgenin stratejik noktalarına dağıtıp 6 ve 10 kişilik karakollar kurar.

Karasu ve civarına saldırı hazırlığındaki yunan ordusuna baskın düzenleyip bozguna uğratır. Geyve Boğazı, Bilecik ve Eskişehir’e doğru çekilen düşmanı takip ederek önemli kayıplar verdirtir.

Peşpeşe yaptığı saldırı ve baskınlarla Kandıra ve Geyve’yi işgalcilerden tamamen temizleyerek, Hükümet Konaklarına yeniden Türk Bayrağı asar.

Başarılı mücadelelerinin yanısıra, bir de 15 arkadaşıyla birlikte (düşman gemisi olduğundan) bir Fransız gemisini kaçırarak Karasu’ya getirip Bucak Müdürüne yüküyle birlikte teslim eder.

Ankara Hükûmeti'nce milis yüzbaşı olarak onurlandırılan İpsiz Recep, düzenli kuvvetlere katılarak Yunan ordusuna karşı savaşmıştır.

Süvari Kaymakam Atıf Bey ve Doktor Yüzbaşı Raif Beyin girişimleri sayesinde katıldığı Milli Mücadelede büyük yararlılıklar göstermiştir.

Rize’ye haber salarak gönüllü katılımlar talep eder. Gerek bu gönüllüler ve gerekse Rize Valisi Ahmet Faik Beyin Ankara hükümetinden izin alarak hapishaneden bu şartla çıkardığı 600 civarında mahkumun da katılımıyla 1200 civarında bir gönüllü ordusu kurmuş ve kendisi de Kefken Kumandanı olmuştur.

Bu güçle Karadenizden geçen düşman gemilerine göz açtırmamaya başlar. Karadeniz’de boğaz girişinden Karadeniz Ereğlisi’ne kadar olan bölgede mutlak hakimiyet sağlamıştır.

Düzenli ordunun kurulmasından sonra, Kastamonu ve Havalisi Komutanı Muhittin (Akyüz) Paşa kendisine bir mektupla birlikte gönderdiği görevliler vasıtasıyla düzenli orduya katılmasını ve Düzce Kumandanı Yüzbaşı Edip Beye bağlanmasını ister. Düzenli orduya katılmayı kabul eder, ancak Yüzbaşı Edip Beye bağlanmayı kabul etmez. Bunun üzerine kendisinin de kabul etmesiyle, Bolu Mıntıka Kumandanı Osman Beyin emrine verilir.

Kuvvetleri Alay seviyesine gelince, kendisine Alay Kumandanı vekilliği verilir.

Milli mücadelede verilen tüm görevleri başarıyla yerine getirmiştir. 

8 Haziran 1920’de Fransızlarca işgal edilen Karadeniz Ereğli’nin kurtarılmasında muhteşem bir zafer kazanır.

2.İnönü Savaşı sırasında Kandıra’da bulunan yunan tugayının, inönü hattındaki yunan kuvvetleriyle birleşmesini önler. 

İstanbul’dan Ankara’ya gizlice geçen zevatın geçişlerinde ve İstanbul’dan Ankara’ya gizli silah sevkiyatında çok büyük katkıları olmuştur.

Yüzbaşı Recep Reise, TBMM adına tezkere verme yetkisi de verilmiştir.

Bartın, Ereğli, Cide ve çevresinde halka zulmeden eşkiyaları ele geçirerek, içlerinden uygun olanları Alayına dahil etmiş, diğerlerini ağır şekilde cezalandırmıştır.

Recep Reis, kazanılan kurtuluş savaşı sonrası Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından Ankara’ya davet edilir. 

İstiklal Madalyası’na hak kazananlardan biridir. Aile efradı ile birlikte Ankara’ya gelir ve bando ile karşılanır. Ankara’da bir hafta misafir edilmişler ve Atatürk’ün iltifatlarına mazhar olmuşlardır.

Atatürk:

“Recep Reis bir daha harp olursa ne kadar kuvvetle gelirsin?” dediğinde şu cevabı vermiştir: “Adamlarım dağıldı artık. Yanımda bir yeğenim var. Ne zaman emredersen atımı ve silahımı alır gelirim Paşam.”, bu sırada artık 68-69 yaşlarındadır.

Ona layık görülen istiklal madalyasını geri çevirerek "Ben madalya için değil vatanım ve milletim içim savaştım" diyerek kabul etmez.

Atatürk bu görüşmede kendisine zaman zaman “emice” (amca) diye hitap eder.

Atatürk, Recep Reis’e 250 lira maaş bağlamıştır. Parayı kendisi için kabul etmez, Tayyare Cemiyeti’ne bağışlar. 

Kurtuluş Savaşından sonra, adamlarından bir kısmı Rize’ye dönmüş, bir kısmı İstanbul’a gitmiş, bir kısmı da Karasu ve Kefken civarında rumlardan boşalan mülklere yerleştirilmiştir.

Recep Reis, önce kendisine tahsis edilen Kızılcık Köyündeki araziye yerleşse de, daha sonra deniz tutkusundan dolayı denize kıyısı olan Yenimahalle’ye yerleşir.

Kendisine verilen arazinin altı dönümünü bırakıp gerisini de etrafındakilere dağıtmıştır. Artık tek dostu ve meşgalesi topraktır. 35 numaralı ahşap evinde yanında sadece eşi Nadire Hanım vardır. 

13 Haziran 1928 yılında 73 yaşında iken, Kocaeli Yenimahalle'deki evinde vefat etmiş ve vasiyeti üzerine Kocaeli/Karasu Ulucami yanında bulunan şehir mezarlığına defnedilmiştir.

2008 yılında, çekimlerinin Düzce’de gerçekleştirildiği, Senaristliğini Ayça Öksüm’ün, yapımcılığını Murat Aslaner’in, yönetmenliğini Erhan Baytimur’un yaptığı, başrollerini Kadir İnanır, Hakan Ural ve Zara’nın paylaştığı “İpsiz Recep”in milli mücadeledeki hayatını anlatan sinema filmi/dizisi çekilmiş ve 2008-2009 yıllarında TRT 1’de 26 bölüm dizi olarak yayınlanmıştır.

Ayrıca İsmail Bilgin tarafından yazılan “Kurtuluşun Kahramanları-İpsiz Recep” isminde bir kitap mevcuttur.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun..

Yorumlar (0)
12
az bulutlu