banner4
08.12.2020, 23:28

İDOLÜM DİYOJEN...

Milattan önce 404-323 yılları arasında o zaman bir antik Yunan kolonisi olan Sinop'ta doğmuş ve Atina'ya sürgün edilinceye kadar da burada yaşamış olan Sinik düşünce önderi Diyojen'in yaşam felsefesi, kısıtlı imkanlarla kendisini okuduğum ilkokul yıllarımdan beri benim de hayat ışığım olmuştur.

Kedisini çok seven ve bir küp içerisinde yaşamasına gönlünün razı olmaması nedeniyle, "Dile benden ne dilersen?” diyen Büyük İskender’e “yana çekil, güneşimi kesiyorsun, gölge etme başka ihsan istemem” diyecek kadar dünyaya değer vermeyen bu İnsan, yine bir gün muhafızlarını gönderip kendisini sarayına davet eden dünya fatihi Büyük İskender'in bu davetini, "Diyojen'in şarap kasesinin büyük İskender'in sarayına olan uzaklığı ile Büyük İskender'in sarayının Diyojen'in şarap kasesine olan uzaklığı aynıdır" demek suretiyle kibarca reddedip, "istiyorsa kendisinin gelmesinin gerektiğini" hatırlatmış; dolayısıyla bana da, karşımda kralı da olsa eğilmemem gerektiğini öğretmiştir.

Rivayet olunur ki, muhafızlar saraya dönüp Diyojen'in bu sözünü Büyük İskender'e aktardıklarında O dünya Fatihi de, “İskender olmasaydım, Diyojen olmak isterdim,” diyerek takdir ve taltif yanında hiç te Diyojen'den aşağı kalmayan bir olgunluk göstermiştir.

Diyojen'in dünyaya tenezzül etmeme, kanaat ve tevazu en üstün meziyetleriydi. Zira O, “En çoğa sahip olan, en az ile mutlu olandır,” der ve bu felsefe ile yaşardı. Yine, “Hiçbir şey istememek Tanrıların ayrıcalığıdır, az şey istemek ise Tanrıya yakın olanların.” diyerek, "az" ile yetinmenin en büyük erdem olduğunu bizzat yaşayarak anlatmıştır.

Arkasında yazılı bir eser bırakmayan Diyojen, yazmak yerine "yaşayarak anlatmayı" yeğlemiştir. Gündüz vakti elinde lamba ile Atina sokaklarında dolaşarak, sebebini soranlara “Adam arıyorum, adam” diyen

Diyojen, bugün Ülkemde olduğu gibi o gün Ülkesinde erdem sahibi insan bulunmadığını bu şekilde anlatmış, her sözü, her hâl ve tavrı ile tarihe damga vurmuştur.

Doğduğu ve o tarihte bir Yunan kolonilisi olan Sinop’tan sürülmesi üzerine, hayatının geri kalan kısmını Atina'da, tıpkı Sinop'ta olduğu gibi bir küp içerisinde geçiren Diyojen'e "Sinoplular seni sürgüne mahkum etti,” denildiğinde; “Ben de onları oldukları yerde kalmaya mahkum ettim,” diyebilecek kadar farklı bakış açısı sahibiydi.

“Nerelisin?” diye sorulduğunda O hep, “Dünya vatandaşıyım,” demiş, Ülkeciliği, bölgeciliği, ırkı, dili; kısaca tüm ayrım ve farkındalıkları reddetmiştir.

Herkes ona aklını kaçırmış bir deli gözüyle bakarken O bu iddiayı hiç kabul etmemiş; sadece anlayabilenlere, "Ben deli değilim, yalnızca kafam sizinkinden farklı çalışıyor,” diye bir cümlecik bur açıklama yapmayı yeğlemiştir.

“İnsanı kendinden başka kimse incitemez,” diyerek kimseyi umursamamıştır.

“Eğitimli insan eğitimli olmayandan ne kadar üstündür?” diye sorulduğunda, “Sağ olanın ölüye üstünlüğü kadar.” diyen yol aydınlatıcım, “Öğrenci kötü davrandığında neden öğretmeni kırbaçlamıyoruz?" sözü ile de başarısızlığın tek müsebbibinin başarısız olan birey olmadığına dikkat çekmiştir.

Selam olsun, 2.400 yıl öncesinden yoluma ışık olup aydınlatana...

Yorumlar (0)
12
az bulutlu