banner4
22.06.2020, 14:11

HOLOGRAFİK EVREN KAVRAMI VE İSLAM-01

HOLOGRAFİK EVREN KAVRAMI VE İSLAM-01 lAlışageldiğimiz düşünceleri altüst eden karşıtlıkların kökeninde içsel deneyimlerimizi, normal konuşma diliyle anlatım zorluğu yatmaktadır. Oysaki içsel deneyimlerimiz, konuşma dilini çok aşan bir yaşama biçimselliğidir. Burada, anlatım dilinin sorunları çok önemli bir yer tuttuğu yadsınamaz bir gerçektir. Örneğin, dinsel anlamda zerrenin, bilimsel anlamda atomların ya da atomaltı parçacıklarının yapıları konusunda konuşmak ve açıklama yapmak isteriz. Ancak, bu konuda alışagelmiş konuşma dilimiz yardımıyla düşünce üretmek ve atomların içsel yapılarını bu dille açıklamaya çalışmak tam olarak olanaksızdır. Bilindiği üzere, zamanımıza bilgi, iletişim ve sayısal çağı denilmektedir. Bilgi, iletişim ve sayısal çağı deyince, artık yüzyılımızın başındaki bilgi ve bilim kavramlarından daha farklı ve yeni şeyler düşünülmeye başlandığını biliyoruz. Yeni çağın bilimsellik anlayışı, artık maddeci, belirlenimci ve mekaniktik olmaktan daha çok, ruhsal, bilinçsel, içsel, bütüncül ve gizemci bir anlayışa yöneldiği konusu da bir gerçekliktir. Aslında büyük ölçüde kuantum fiziği ve görelilik kuramının katkıları ile sağlanan bilimsel değişim, diğer bilim dallarında buna benzer gelişmelerin görülmesiyle tüm dünyada geçerlilik kazandığı yadsınamaz. Şimdilerde zaman ve yer kavramlarına bakış açısı, neden ve sonuç ilişkisinin kavranışı, madde ve enerji anlayışlarının değerlendirilmesi çok farklı ve değişiklikler içeren bir boyut kazandı. Gerçekten asıl değişimi 1950’lı yıllarda başlayan bu yeni bilimsel anlayış ve kavrayış bilinci, insanın evreni ve kendisini algılayışını ve inançlarını derinden sarsmış, onları yeni olgulara göre oluşan değişik bir anlayışa sürüklemiştir. Evrendeki tekliği ve birliği kavramaya yönelik olan bu yeni anlayış ve kavrayış biçimi, kendisini çok değişik boyutlarda bulmaktadır. Yirminci yüzyılda insanların düşüncelerini etkileyen bir çok bilimsel yeni buluşlar yapılmıştır. Aslında, buluş dediğimiz şey evrende varolan, ancak belirişi ve görünüşüyle simgelerin ardına gizlenen, ancak gizemsel sanılan bilgilerin ortaya çıkarılmasıdır. Bu buluşlardan en önemlileri olan ve yeni çağın bilimsel anlayış ve kavrayış düzeyini oluşturup etki yaratanlar şunlardır. Bizim duyumsal algı alanımızı aşan bir dördüncü boyutun varlığından söz eden, zaman ile uzayın, aslında birbirinden ayrılmayacağını, bazen birbirlerine dönüştüklerini bize gösteren, böylece maddenin aslında bir enerji biçimi olduğunu kanıtlayan, Einstein’ın “Görelilik Kuramı”dır. Atomaltı boyuta inerek, oradaki gerçekliğin, bizim kendi algı boyutumuzdan çok farklı olduğunu bulan, böylece evrende bağımsız ve tek tek nesneler olmadığını bize anlatarak, evrendeki herşeyin birbiriyle bağlı ve birbirine özdeş olduğunu ortaya koyan “Kuantum Fizik” kuramının bulunuşudur. Tüm varedilmişlerin aynı tümelin parçaları olduğunu, dolayısıyla tümelin özlerinin bir ve birbirine eş bulunduğunu, her birinin tümelin bilgisini içinde taşıdığını ve ona uygun gelişme sağlanırsa, tümelin tam görüntüsünü yansıtabileceğini ileri süren, tüm bilgilerin her an ve her yerde kullanıma hazır bulunduğunu söyleyen, böylece tüm evrenin birbirinin özdeşi, üstelik insanın kendisi olduğu bilgisini simgeleyen, “Hologram Kuramı”nın bulunuşudur. Gerçekten bu üç önemli buluş, aslında tek bir şeyi göstermektedir; Yüzyılımızın başında Kopernik (15. Yüzyılda yaşamış olup, dünyanın ve diğer gezegenlerin güneş etrafında döndükleri kuralını açıklamıştır. Astronom, doktor ve papaz olan bir bilgindir.), Darwin (19. Yüzyılda yaşamış olan İngiliz biyolog ve doğa tarihçisidir.) ve Newton’un (17. Yüzyılda yaşamış, İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, filozof, ilahiyatçıdır.) buluşları oldukça çok insanlık dünyasını şaşkınlığa düşürecek derin etkiler bırakmışlardır. Ancak, bu bilim insanlarının kullandıkları kavramları anlamak o kadar zor değildi. Oysaki yukarıda sözünü ettiğimiz yeni buluşlar, bilim adamlarının, dünya görüşlerinin temellerini çökertecek bir gerçeklikle bağlantı kurmuştur. Artık eskiye ilişkin olan tüm temel kavramlar, dillerdeki sözcükler ve düşünce yöntemleri değerini giderek yitirmektedir. Yeni oluşumları ve gerçekliği anlatabilmek için, yeni bir kavrayış, yeni bir düşünce yöntemi, anlayış ve kavrayışların değişmesi gerekiyor. Yeni bilimsel bulgularla birlikte bu bilimsel anlayışın kavramları, felsefesel ve gizemsel düşüncelere kadar uzanarak, tutarlı ve kapsamlı bir dünya görüşünü doğuracak özellikler taşımaktadır. Artık evrensel gerçekliğin doğal yapısını daha iyi anlamaya doğru gidilmektedir. Bu yeni dünya görüşü organik, bütüncül ve ekolojik özellikler taşıyor. Evren artık mekanistik (Tüm olayları hareket ve hareket yasalarına dayanarak açıklayan görüş.) ve Kartezyen Descartesci (Descartes’in matematiğe katkısı da aynı derecede belirgindir; uzaydaki bir noktayı bir numaralar seti olarak işaretleyebilmeyi ve cebirsel denklemleri iki boyutlu koordinat sisteminde geometrik şekiller olarak göstermeyi ve tam aksini sağlayan Kartezyen koordinat sistemi, adını Descartes’ten alır.) anlayışta olduğu gibi, çok sayıda birbirinden farklı nesnelerin bir araya gelerek oluşturdukları bir makine biçiminde tasarlanmıyor. Tam aksine evren, birbirinden ayrı ve farklı duran parçaları birbiriyle özden ilişkili olan bölünmez ve hareketli bir bütünlük olarak tanımlamaktadır. Gizemsellik ile bilimsel düşüncenin bu yeni yaklaşım biçiminin birbirleriyle benzeşmeleri, maddeciler için bir şok etkisi yaratmıştır. Ancak bilimin bugün vardığı sonuçların, yüzyıllardır söylendiği üzere mistik yani gizemsel düşünce yöntemselliği bakımından bu gelişmeler, beklenen bir sonuç olmuştur. Artık gizemsel sonuçlar üzerine; bilim dünyası tarafından bırakın karşıt olmayı, bundan böyle madde ile maddeötesi anlayış yöntemleri bilim insanlarının araştırma alanlarına dahil olmuştur. Böylece, bu yeni karşılaşılan bilimsel gerçeklikleri tanımlayacak sözcük ve kavramları ancak gizemsel düşüncede bulabilen bilim için, gizemsellik, felsefesel bir zemin ve görüş zenginliği sağlamıştır. Bu yeni buluşlarla birlikte anlayış biçimleri, insanların manevi yaklaşımları ve dinsel inançlarıyla uyumluluk içerisinde bulunmaktadır. Artık tüm evrensel yasalar ve bilgiler, herkes için her an ulaşılabilir durumdadır, tüm insanlığa açılmış ve kazandırılmıştır. İşte bunun aracı bilimsellik olmuştur. Çünkü artık her şey, evrenin birbirleriyle bağlantılı doğal yasaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Başkasını sevmen veya komşun açken tok yatmaman, ya da başkasının hakkına el uzatmamanın gerekliliği ortadadır. Bunlar tıpkı güneşin doğması, rüzgarın esmesi ve yağmurun yağması gibi doğal olaylar ve evrensel yasalardır. Artık bunu, şimdi bilimsel bulgular hem gösteriyor, hem de kanıtlıyor. Evrende herşey birbirine bağlı olduğu kadar, birbirinden ayrı bağımsız birimler dahi yoktur. Madde aslında, belirli bir ölçüde ve yoğunlukta bir araya gelmiş bir enerjidir. Aslında, hepimiz yani evrendeki herşey, birbiriyle ilişkili aynı bütünün parçalarıyız ve aynı özü taşıyoruz. Bilgi, her an ve her yerdedir. Çünkü üçüncü boyut ve ötesinde ve frekanslar yani sıklık alanında zaman ve uzay dahi tüm boyutlar özsel olarak birbirinin aynıdır. Aslında, hem vardır, hem de yoktur başka bir anlatımla, yaratılmış tüm birimler kendi algılama kapasitesi ve yetenekleri ölçüsünde, birine göre varolan, diğerine göre yok hükmündedir. Bunları uzatmak olası ama şunu unutmayalım ki, bilgi sorumluluktur ve biz hepimiz birbirimize ve evrene karşı sorumlu olduğumuzun bilincinde olmaktır. İnsanlık büyük bir hızla tümden yok olmaya doğru sürüklenmektedir. Ekonomik gelişimin giderek insanları tutsak alması, doğaya karşı takınılan düşmanca tavır, çeşitli savaşlar ve salgın hastalıklar, insan soyunu ve dünyayı tehdit etmektedir. Felakete gidişin önünün alınabilmesi için, insanların ve onların davranışlarına biçim veren toplumsal düzenlerin, kökten değişmeleri gerekmektedir. Yeni bir insan ve yeni bir topluma geçişin tek yolu, herşeyi elde etmek, onlara egemen olmak biçiminde beliren kazanç duygusu, aç gözlülük, bir de tutku ve benlik duygusunu bırakmaktan geçer. İnsanları huzura ve diğer insan kardeşlerini sevmeye yöneltecek olan bir dünya görüşüne geçmedikleri sürece, kurtulmaları olanaksızdır. Bu nedenle, gereksinim duyduğumuz şey gerçekliğin yeni tasarımı, düşünce, algılama ve değer yargılarımızda oluşacak köklü bir değişimdir. Yeni olanın kavranılması ve görünümü, hem gizemsel düşünürlerce, hem de bilim adamlarınca uzun yıllardır anlatılır. Ama artık bireysel süreçlerin yaygınlaşmasının, daha geniş insan kitlelerine duyurulmasının ve açıklamanın zamanı geldi ve geçti. ...  

Yorumlar (0)
12
az bulutlu