banner4
31.12.2019, 00:01

HERKESİN İNTERNETİ KENDİNE    

Bilgisayarının başında dünyanın bir ucundaki Rock sanatçısının pabucunun markasını bilen bir genç, o heyecan içinde basgitarının ritmine kendini kaptırıp dünyadan geçerken, çitlettiği çekirdeğin fabrikada mı tarlada mı yetiştirildiğini bilmez.
Bilmeye de gerek duymaz.
Bu bilgisizlik ve ilgisizlik sebebiyle de bu genci kimse suçlayamaz. Bu bugünün realitesidir.
Bugün, bütün dünyanın (sanal anlamda) imbikten süzülerek bilgisayarlarımızla, cep telefonlarımızla internetle içimize aktığı bir dünyadayız.
Yarar-yaramaz, lüzumlu-lüzumsuz beyinleri bilgi seline boğan sanal dünyanın kapsama alanındadır insan.
Bu öyle akıl almaz bir durumdur ki... Şu 7 milyar insanın yaşadığı mavi gezegen dünyada dahi bir "kişi", bir "birey" olarak insanın anlamı vardır da... Bu yukarıda tarifini yapmakta dahi zorlandığımız sanal dünyada kişinin birey olarak zerre değeri veya anlamı yoktur.
Daha enteresan olanı kendisini hiç sayan bu sanal dünya ile de hiç kimse alâkasını kesmeyi düşünmez. Bunu aklına bile getirmez.
Ezkaza bir elektrik kesintisi veya şarj bitimi gibi durumlarda bu sanal dünyadan biraz ayrı kaldığında da sinir krizleri geçirecek kadar rahatsız ve huzursuz olur.
Çünkü bugünün insanı artık o dünyanın meftunudur, bugünkü tabirle hastasıdır...
O dünya olmayınca bu dünyanın insan için artık anlamı yoktur.
Yani insanları, bu dünya üzerinde gezip tozup, yiyip içmesine bakıp da bunlar normal bir dünyada diye aldanmamalıdır. İnternet bağımlısı insan, artık bu reel dünyaya ait değildir.
Bedeni bu dünyanın olsa da onun gönlü ve ruhu "on" düğmesiyle açılan "of düğmesiyle kapanan ve içini hiçbir seyyahın şimdiye kadar dolaşıp bitiremediği uçsuz bucaksız bir âlem olan sanal dünyanın malıdır. Oraya aittir.
İnsanlık bu sanal dünyada kaybolmaya yüz tutmuştur.
Bu tespitlerden sonra asıl teşhise parmak basmak istersek durum artık bireysel ahlâk ve maneviyat temsilcileri için ümitsiz vakadır.
Çünkü bu dünyaya bulaşan insan, altın vuruş seviyesine gelmiş eroinmandan daha beter bu dünyanın müptelası (bağımlısı) olduğu gibi... O dünya ile alâkasını kesen veya alâkası olmayan insan da. artık bu dünyada kendine yaşayacak bir mekân bulamamaktadır. Metropol göbeğinde de olsa dağ başında imiş gibi toplumun dışına iteklendiğini hissetmekte ve kendi beyninde de yok sayılmaktadır.
Resim olarak konuyu hayalinizde tasvir etmeye çalıştığınızda insanların ruhlarının, artık bedenlerinden bir sıcak nefes gibi çıkıp internet dünyasına süzüldüğünü görürsünüz.
Internet dünyası o ruhu bir vantuz gibi emmektedir.
İnternet dünyasının giriş kapısı olan şekli ve konumu fark etmeyen her çeşit bilgisayar önünde, ruhu alınmış gibi insan bedenleri... İki büklüm halde, gözleri buğulu cama kilitlenmiş halde, internette sörf yapan ruhunun geri dönüp geleceği anı, hareketsiz bir heykel gibi beklemektedir.
O ruh, bilgisayarın ekranından geri gelene kadar o bedeni hiçbir güç kendine muhatap edemez. Konuşulanlar duyulmaz. Sorulara cevap alınmaz. Çağırılsa gelinmez.
Bilgisayarın başındaki bağımlı genç artık değil yemek yemeye gitmek, tuvaletini yapmaya dahi bilgisayarın başından kalkıp da gidemez.
Bilgisayarın başında oturur halde gördüğünüz bu bağımlı insan bedeni, aslında ruhunu internet'e download etmiş bir kalıptır.
O ruh internetin "of düğmesiyle kalıba (bedene) geri dönse de, doğal olarak o beden uzun süre "ruh gibi" dolaşacaktır. Çünkü hâlâ o dünyanın etkisi altındadır. Zaten eroinmanlar gibi dayanamayıp en kısa zamanda tekrar o dünyaya dalacaktır.
Böylesi bağımlılar için bu reel dünyadaki cisimler renkler, olaylar, insanlar onu ilgilendirmez.
Bunun en güncel örneği toplu taşıma araçlarında veya toplu alanlarda önünde bilgisayardan veya yeni çıkan cep telefonlarından yararlanarak, kulağına da kulaklığı takıp kendi koltuğunda kendi dünyasına dalan ve dünyadan habersizleşen gençliğin görüntüsüdür.
Peki internet bu demek midir? Böyle mi olmalıdır? Her internet kullanan böyle midir?
Elbette ki hayır... Bunu niçin mi söylüyoruz?
Bir kısım kendine muhafazakâr ailenin bu ön yargı sebebiyle hem kendine hem aile bireylerine ve çocuklarına bu modern çağın en önemli iletişim aracını yasaklamakta, bu yasak sebebiyle hem kendi hayatını, hem çoluk çocuğunun hayatını burnundan getirebilmektedir.
Zavallı anne baba ve zavallı ahlâk zaptiyeleri bu ahlâk zaptiyeliğinde öyle komik bir hale gelirler ki, halleri Nasrettin Hoca'nın bir tarafı açık ama kapısı kilitli türbesinden bile komiktir.
O türbenin hali bile bunların internete karşı aldığı önlemden daha ciddi ve tutarlıdır.
Adı üstünde internet bir erişim ağıdır.
Bütün dünyada her arzu edilen yerde istenilen ortamda girilebilen tek objedir. O halde yasakçı aile onu evine almamakla çocuğu o zararlı şeylerden korumuş olamaz.
Aksine çocuğunu evinden uzaklaştıracak bir yol tercih etmiş olur.
Çocuk, evde interneti olmayınca, internete girmekten vazgeçmeyecektir. Aksine evde internet olmadığı zaman, internete girebileceği başka bir mekân arayacaktır. Bu mekânlar da en sıradan haliyle internet konusunda kontrolün en az değil belki hemen hiç olmadığı internet cafeler olacaktır.
Buralarda sanal dünyanın uçsuz bucaksız âlemine, evden ve aileden izinsiz; bir bakıma "kaçak" olarak dalarken aynı zamanda kendince kontrolsüz özgürlüğün de zirvesine çıkacaktır. Bu da yetmeyecek burada kendisi gibi evden kaçarak buraya gelen ve aile kontrolünden uzak kendi kararını kendi veren "internet cafe" arkadaşlıkları oluşturacaktır.
Çok aile vardır ki çocuğunu böylesi arkadaşlıklara kendisi itmektedir. Oysa anne baba çocuğuna interneti yasaklamak yerine interneti, bağımlı olmadan nasıl kullanılabileceği konusunda ona arkadaşlık yapsa -ki bu arkadaşlık kelimesine dikkat çekmek istiyoruz- hem çocuğu, evine gelmeyi ertelemeyecektir.
Hem bir bağımlısı kurtulması çok zor olan kontrolsüz arkadaşlıklarda internet bağımlısı olma ihtimali internet cafelerle kıyas bile edilemeyecek derecede az riskli olacaktır.
Ayrıca aile çocuğu hakkında kalben biraz daha rahat olurken çocuk da ailesine daha bir saygı duyacaktır. İnternet insana yararı veya zararı yönünden ele alındığında en basit örneğiyle bir bıçak gibidir.
Onunla en nefis ve lezzetli yemeklere de imza atarsınız, onunla hayatınızın geri kalan kısmını zindanda geçirebilecek bir cinayete de... Burada bıçağın hiçbir sorumluluğu olamaz.
Internet gerçi bıçak gibi bir âlet değildir. Enformasyon ve reklâmasyon yönü vardır. Art niyetli insanların en kolay ve en fazla cirit attığı sanal mekânlar en çok internette bulunur. Ama yine de bütün hepsi bir "hayır" tıklamasıyla veya bir "on" ve "of düğmesiyle kontrol altındadır.
Internet insana büyük kolaylıktır.
Bunu kötü yönleri var diyerek hepten reddetmeye kalkışmak akıllıca değil bağnazca bir yaklaşımdır.
İnsan bugün birçok bilgiyi, hatta sadece bilgi de değil birçok eğlence ortamını veya birebir sorup öğrenemeyeceği nice konuları internette bulabilmektedir. Zamanlama açısından gecesi gündüzü yoktur. Her aranılan zamanda açık bir kütüphane durumundadır.
Lakin insanlar internette kendi iradeleri ile kaybolduğu için yaşadıkları sorunları da kendi iradeleriyle yaşamaktadır.
İnternet elbette ki bazı sıkıntıları da beraberinde getirmiştir.
Ama bu sıkıntı, motorlu araçların ve toplu taşıma araçlarının insan hayatına getirdiği faydayla birlikte kazalar sebebiyle toplu ölümlere de sebep olması gibi bir benzetmedir.
Örneğin internet birçok evli çiftin yuvasını yıkmış olabilir ama burada yuva yıkan yine eşlerin kendi durumudur internet değil. İnternet yokken bu ayrı dünyalar olmuyor muydu?
Olmaz olur mu? Oluyordu. Böylesi birbirini anlayamayan veya farklı dünyaların insanı olan eşler ağızlaRI fermuarla kapatılmış gibi suskunken her birinin hayali ayrı bir dünyada ayrı bir düşünce âleminde oluyordu.
Evde iki farklı insan zaten o zaman da, birbiriyle eylem cümlelerinin haricinde konuşmuyordu.
İnternetin aileye gelmesiyle birlikte çiftler kendilerini hayal dünyasına kapatmak yerine internet dünyasına atmışlardır. Hepsi budur. Ha şu vardır ki hayal dünyası sadece hayal etmekle sınırlı iken internet dünyasında karşıdan sesine ses duygusuna duygu gelmiştir ki bu da çağın getirdiği bir yeni risktir. Veya göreceli olarak kolaylıktır.
Bunun bir tek yolu vardır. Eşlerin veya ailede diyalog bozukluğu ve benzeri sorun yaşayan herkesin hiç vakit geçirmeden profesyonel yardım alması en akıllıca harekettir.
"İnternet sebebiyle başıma şunlar geldi" türü asparagas (şişirme) haberlere ve dedikodulara ilgi göstermek akıl kârı değildir.
Unutmayın ki herkesin bıçağı kendine olduğu gibi herkesin interneti de kendinedir.
İnternet, yararı zararıyla kıyaslanamayacak derecede faydalı bir iletişim aracıdır.
İnsan internetten yararlanmak durumundadır.

Yorumlar (1)
Memun Sekin 4 yıl önce
Okuyup ders alanlar için yararlı bir yazı.
12
az bulutlu