banner4
25.06.2020, 11:22

HER PEYGAMBERİN BİR MESLEĞİ VARDI

Peygamberler, Allah’ın seçilmiş kullarıdır. 

En büyük ve ortak özellikleri, yaşadıkları dönemde ve halkın arasındaki en dürüst, en güvenilir, en merhametli, en sabırlı ve adaletli kişiler olmalarıdır. Bunlardan başka bir ortak özellikleri daha vardır ki, o da hepsinin kendi geçimlerini temin ettikleri bir mesleklerinin olmasıdır. 

Mesela ilk insan ve ilk peygamber Hz Adem çiftçi, Hz Şid dokumacı, Hz İdris terzi, Hz Nuh marangoz, Hz Hud tüccar, Hz Salih deve üreticisi, Hz İbrahim inşaat mühendisi ve mimar, Hz lût tarihçi ve ziraatçi, Hz İsmail kara ve deniz avcısı, Hz İshak ve Hz Yakup çoban, Hz Yusuf saati ilk icad eden ve aynı zamanda tahılı depolayan ve aynı zamanda bugünün tabiriyle Başbakan, Hz Eyüp ve Hz Şuayb ziraatçı, Hz Musa çoban, Hz Davut demiri işleyerek zırhlar yapan, Hz Süleyman sazlardan zenbil üreticisi ve bakır madenini işleyip mamuller üreten, Hz Zülkifl fırıncı, Hz İlyas dokumacı, Hz Yunus balık avcısı, Hz Üzeyir bahçevan, Hz Lokman doktor ve eczacı, Hz Zekeriya marangoz, Hz İsa avcı ve marangoz, Hz Muhammed çoban ve tüccardır.

Yani Cenab-ı Allah’ın seçip diğer kullarına hakikatleri iletmesi için görevlendirdiği özel kulları olan peygamberler bile, dünyadaki geçimlerini çalışarak temin etmişler, aynı zamanda peygamber olarak görevlerini de yapmışlardır. 

Peygamberimizin vefatından sonra yaşayan 4 büyük halife (Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali), devlet yöneticiliklerinin yanısıra, rızıkları için de çalışmışlardır ve genelde siyasetin yanısıra ticaretle ve ilimle de uğraşmışlardır.

İslamdaki 4 mezhebin kurucusu kabul edilen İmam-ı Âzam Ebu Hanife, uhrevi ve dünyevi ilimlerle uğraşmasının yanısıra ticaretle de uğraşmışlardır, yani rızkı için çalışmışlardır. Diğer mezhep kurucuları kabul edilen İmam-ı Şâfi, İmam-ı Mâlikî ve İmam-ı Hanbeli de din ilimleriyle uğraşılarının yanı sıra pozitif ilimlerle de uğraşmışlar, aynı zamanda da dünyadaki geçimleri için çalışmış âlimlerdir.

Şimdi de bilinen bazı evliyalara bakalım: 

İsmail Fakirullah Hazretleri 1656 yılında arasında Siirt ili Tillo ilçesinde doğmuş, vefatı 1734. Hayatı ibretlerle, menkıbelerle doludur. Öğrencilerine uhrevi ve dünyevi ilimler öğreten bir alimdir. Ünlü Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri öğrencilerinden birisidir mesela. Öğrencilerine ücretsiz dersler verirken, onların yemesini-içmesini karşılamak için tarımla uğraşmıştır.

Erzurumlu İsmail Hakkı Hazretlerini de hepimiz biliriz. 1703-1780 yılları arasında Erzurum/Hasankale’de yaşamış olan bu Allah dostu astronomi, fizik, jeoloji, sosyoloji ve psikoloji dallarında bugünkü tabirle profesördür. Aynı zamanda tasavvuf üstadıdır. Ünlü marifetname’nin yazarıdır. 70’ten fazla eser yazmıştır. Hocası olan İsmail Fakirullah Hazretlerinin türbesinin aydınlatması için, asırlarca önce inşa ettiği ve kurduğu ışık düzeneğinin sırrı halen daha çözülemediği gibi, bozulan bu sistemin yeniden kurulması için yurt içinden ve yurt dışından gelen bilim adamları bir sonuç bile alamamıştır.

Hacı Bayram Veli, Fatih Sultan Mehmet’in Hocası olan Akşemsettin’in hocasıdır. 1352-1429 yılları arasında yaşamıştır. Öğrencilerine hocalık yaparken bir yandan da öğrencileri ile birlikte tarımla uğraşmış ve geçimlerini bu suretle karşılamışlardır.

Özetlersek, peygamberler de, onların tebliğ ettikleri şekilde dini yaşayan ve yaşatanlar da, Allah dostları da, bir taraftan dini görevlerini yerine getirirlerken ve insanlara dini kuralları aktarırlarken, diğer taraftan dünyalık geçimlerini temin etmek için de çalışmışlardır. 

Hepimizin bildiği üzere, Kutsal Kitabımız Kuran-ı Kerim’de, çalışmakla ilgili birçok ayet vardır. Mesela Leyl Suresi 4’üncü ayette “sizin işleriniz, çalışıp çabalamalarınız çeşit çeşittir”; Cuma Suresi 10’uncu ayette “Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan isteyin. ..”; Necm Suresi 39’uncu ayette, “insan için sadece kendi çalıştığının karşılığı vardır.” Buyurulmuştur.

İnfak dediğimiz, helal kazançtan fakir fukaraya karşılıksız yardım etmekle ilgili de yine bir çok ayeti kerime vardır.

Tüm bu gerçekleri yani hem Kuran-ı Kerim’de yer alan Cenab-ı Allah’ın emirlerini, hem tüm peygamberlerin davranışlarını/yaşamlarını ve hem de 4 büyük halifenin ve Allahın samimi dostlarının davranışlarını/yaşamlarını gözönünde bulundurarak, günümüze baktığımızda ise, insanlara dini ve dinin kurallarını anlattığını ileri süren sayısını bile bilmediğimiz onlarca ve belki de yüzlerce  dini cemaatin, ve bunların önde gelen yöneticilerinin bırakınız çalışmayı, insanlardan hayır adı altında topladıkları paralarla yaşadıkları beleş hayat ne kadar dine uygundur? Üzerinde durulması gerekmez mi?

Bunu mevcut tüm cemaatler için belki söyleyemeyiz, bilemiyorum. Bunu söylemek için yeterli araştırma ve objektif tespitler gerekir elbette. Benim amacım şunları ya da bunları itham etmek asla değildir. Ki, bunun için yeterli bilgiye falan da sahip değilim. Ancak, göz önünde olan ve kamuoyunda “şucular”, “bucular”, “bilmem neciler” gibi tanımlamalarla bilinen bir kısım güya islami cemaatlerin durumunun da, sade vatandaşlar üzerindeki algısının ve kanaatinin de olumsuz olduğunu açıkça belirtmemiz gerekir. Nitekim, nadiren de olsa X cemaati liderinin lüks arabayla görüntülenmesi, şaşalı yemek ziyafetleri, lüks yaşam gibi görüntüler hiç hoş karşılanmamaktadır.

Öte yandan, memlekette yoksul-ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız varken, hatta maddi imkansızlıklar nedeniyle eğitimine devam edemeyen ya da yarım bırakan öğrenciler bile mevcutken, güya islamı anlatmak-öğretmek için kurulduklarını iddia eden cemaatlerin sadece kendilerine yakın olan insanlara yardım etmeleri ne kadar dinimize uygundur? Yani fakir ve muhtaç insanlar bizdense insan, bizden değilse insan değilmidir? 

Bu durumda, Türkiye’de ne kadar bilindik-bilinmedik cemaat varsa araştırılması, sorgulanması ve denetlenmesi, denetim sonuçlarına göre de gereği neyse onun yapılması bana göre elzemdir. Kaldı ki, neredeyse önüne gelenin sakal bırakıp cübbe giyerek kurduğu bu cemaatlerin, kitlelere anlattıkları islamın, ne kadarı gerçek islam olduğu, ne kadarı da hurafelerle doldurulmuş olduğu da meçhuldür.

Esasen, cemaatlerin yaptığı din hizmetleri faaliyetlerinin, sadece Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılması en doğru ve tek yöntem olmalıdır bence. Herkesin kendi anlayışına göre dini kuralları yorumlaması, birisinin helal dediğine diğerinin haram demesi, ne kadar akla, mantığa uygundur?

Bunların yanısıra, peygamberlerin bile çalışarak geçimini sağladığı halde, onlarca ve belki de yüzlerce cemaatin kurulmuş olması ve bunların her birisinin, vatandaşlardan toplanan hayır paralarıyla hayatını idame ettirmesi dine ve vicdana uygunmudur?

Ayrıca bu tür adına cemaat denen toplulukların, neredeyse tamamının cemaat liderinin kontrolünde sevk ve idare edildiğine ve adeta cemaat liderinin bir işaretine baktığına göre, aynen Ülkemizdeki Fetö ve Irak’ın ABD tarafından işgalindeki Eskizani örgütlerinin faaliyetlerinde ortaya çıktığı üzere, ve yine yakın tarihimizdeki Boko Haram, El kaide, Deaş, Taliban gibi dünyanın değişik bölgelerinde yaşanmış güya/sözde islami(!) cemaat örneklerinde olduğu gibi, yabancı istihbarat kuruluşlarının güdümüne girerse, (Allah korusun ama) olabileceklerden de ders çıkararak, bir an önce bir kısım hukuki tedbirler almamız ve düzenli denetimler yapılması elzemdir diye düşünüyorum. Bunlar yapılırken, bu tür cemaatlerin getirdikleri ile götürdükleri ve ülkemizin selameti için (varsa) taşıdıkları risklerin çok hassas ve dikkatlice tartılması gerektiğine inanıyorum.

Kaldı ki, gerçekten ve samimi müslüman olanlar zekatını-sadakasını vesair hayır amaçlı yardımlarını, cemaatlere veya STK’lara vermek yerine, doğrudan ihtiyaç sahiplerine verselerdi ve verirken de tam olarak verselerdi, memlekette muhtaç kimse kalırmıydı? Maddi ve hukuki durumları müsait olan STK’lar da yardım yapmak isterlerse, ayrıca yine yapsınlar, buna mani olan da, karşı çıkan da yoktur. 

Hani, kendisi tok iken, komşusu aç yatan bizden değildir düsturuna sahiptik? Ne oldu bize?

Selam, sevgi ve saygıyla!..

Yorumlar (2)
Nurettin Cengiz 4 yıl önce
Her anımızın kayıt altına alındığı ve bu dünyada iyi ve faydalı işler yapmamızın gerekliliğine ışık tutan güzel bir derleme olmuş.Elinize sağlık Sayın Müsteşarım.Selam ve saygılarımla...
B Parla 4 yıl önce
Çok güzel bir yazı, emeğinize sağlık.
12
az bulutlu