banner4
19.08.2020, 12:42

GÜNAHIN BEDELİ

Adem ile Havva’nın aynı günahı işlemelerinin akibeti nasıl aynılık içeriyor ise, her suç ve günahın yaptırımı da aynı adaletin esas ve usulünü teşkil etmektedir. Daha yalın şekilde ifade edecek olursak eğer bir suç ve onun karşılığı olan müeyyide, yapanın cinsiyeti ve statüsüne göre başkalaşım gösterilebilir gibi bir anlayışa zerrece kapı aralamamıştır.

Suçun sabitliği esas mevzudur ve kimin işlediğinin artık zerre kadar önemi de yoktur. Kimi ekstrem durumlar çok istisna bir hal arz ediyor olması hasebiyle hem konumun dışında kalmakta ve hem de konuya süre ve satır ayırmamı gerektirecek derece de geniş bir skalaya hitap etmemektedir.

Suç ve müeyyide arasında ki ilişkinin esas ve usulüne dair kat’iyet ve keskinlik, dolayısıyla kimselere iltimas ve tolerans gösterilemeyeceği esası, adalet kavramı ve onun hayatiyetinin anlam buluşunda ki en önemli ve en değerli amildir.

Bir toplumun sosyolojik, siyasi, ekonomik ve diğper tüm parametrelerde ki aksama, tökezleme ve dejenerasyon, işte bu bahsini yaptığımız esas ve usulün ihlali sonucunda gerçekleşmektedir. Kısa vadedeki aksamalar orta ve uzun vadede bir beka sorununun bizatihi kendisini teşkil etmektedir.

İşte bu sebepledir ki bir devletin dinsel duruşundan evvel adalete yüklediği anlam ve uygulamasına gösterdiği dikkat, ayakta kalışının da ecelinin de süresini belirleyen en büyük parametredir.  Bu anlam da hukuk ve adalet hem insanın hem yaşamın ve hem de nihayete ermenin ontolojik gerekçesidir.

Bir devletin ve tebaasının lüks, şatafat, debdebe içerisinde oluşu, payidar olacağının emareleri arasında en son sırada yer alır bir gösterge dahi değildir. Böylesi bir zenginlik ve şatafat kendisini hukuk ve adalet üzerinden bina ettirmemiş ise eğer, aynı şatafat ve zenginliğin kendisini koruma ve kurtarması bir kenara yıkılışının en başlıca müsebibi olacaktır.

Hukuk ve adaletin temel prensibi sizi ve devleti zenginleştirmek olmamasına rağmen, uygulanmasında ki doğal tezahürün hem devletin ve hem de tabaasının zenginliğinin de tabi enstürmanları arasında olacaktır.

Hayatın her çeşidine ve her alanına ince, anlamlı, kimi zaman direk ve kimi zaman dolaylı dokunuşları bulunan hukuk ve adaletin, yaşamın huzurlu, mutlu ve aksamadan tezahürünün tek ve en etkili silahı konumundadır.

Toplumunu ve devletini böylesi hayati bir eylem, disiplin ve uygulamadan yana azade kılan yönetim ve onun temsilcilerinin kimlere ne neye hizmet ettiği her ne kadar herkes için netlik ifade etmiyor olsa da, o millet için hizmet etmediği kuşku götürür bir eylem değildir.

Bir sistemin ve yönetenlerin devlet ve milletine olan samimi, içten ve çıkarsız bağlantısının ve hizmet ettiği anlayışının tartışma götürmez emaresi, hukuk ve adalete gösterdiği ihtimamda belirgin hale gelmektedir.

Herkesin ama hiç istisnasız herkesin kolaylık ve rahatlıkla çek edileceği hak, hukuk ve adalet uygulaması yine herkesin elinde ki şaşmaz mikenk taşına tekabül etmektedir.

Kimisi için şakül, kimisi için mezura ve kimisi için mihenk taşı niteliği taşıyan hukuk ve adalet penceresinden bakın ve herkese hakkını verin bakalım akibetleri ve akibetimiz nerelere doğru gidiyor...!??

Yorumlar (1)
Şevket Sever 4 yıl önce
Çok güzel bir makale. Kalemine sağlık.
12
az bulutlu