banner4
01.05.2023, 13:00

GÜL BABA

Hayatı ve tarihî şahsiyeti hakkında çeşitli rivayetler vardır. Evliya Çelebi’nin babasından naklen verdiği bilgiye göre bir Bektaşî dervişi olan Gülbaba Amasya’nın Merzifon ilçesinde doğmuş, Fâtih Sultan Mehmed, II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanûnî Sultan Süleyman dönemlerinde yaşamış ve birçok savaşa katılmıştır.

Isparta’nın Senirkent ilçesine bağlı İlegüp köyündeki Veli Baba Dergâhı’na ait kayıtlar arasında bulunan bir şecereye göre ise, Güldede diye anılan Gülbaba’nın asıl adı Câfer’dir. Babası Hz. Hasan neslinden Kutbülârifîn Yalınkılıçoğlu Veliyyüddin, Isparta’nın Uluborlu ilçesine bağlı İlegöp köyündendir.

Gülbaba adının nereden geldiği hususunda değişik görüşler ileri sürülmüştür. Gülbaba’nın gülü çok sevmesinden veya Gülbaba Tekkesi ve Türbesi’nin bulunduğu yerin Rózsadomb (Gülbaba) adıyla meşhur olmasından dolayı bu adı aldığı kanaati yaygındır. 

Theodor Menzel’e göre ise Gülbaba, şeyhlik alâmeti olarak tacının tepesinde bir gül taşıdığı için bu adı almıştır.

Anadolu ve Balkanlar'da çok sayıda Gül Baba isimli kişiler olduğundan bazı kaynaklarda farklı kişiler birbirleriyle karıştırılabilmektedir. Bu nedenle hayatıyla ilgili çeşitli rivayetlere rastlanılmaktadır.

Evliya Çelebi Seyahatnamelerinde Gül Baba'nın Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman döneminde Merzifon’dan Budapeşte'ye geldiği belirtmektedir.

Bazı kaynaklarda II. Mehmed döneminden başlayarak Kanuni dönemine kadar olan süreçte Osmanlı fetihlerinde rol oynadığı belirtilmektedir. Bazı kaynaklarda da, Senirkent İlçesine bağlı Uluğbey köyünde türbesi bulunan Veli Baba'nın (“Kutbü’l-ârifîn Yalınkılıçoğlu Veliyyüddin Gâzî) oğlu olan ve Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki Nemçe (Avusturya) Seferinde ölen Seyyid Cafer ile aynı kişi olduğu belirtilmektedir.

Macar tarihlerinde Gülbaba hakkında yer alan diğer bir rivayet de şudur: Kanûnî Sultan Süleyman’ın torunu ve II. Selim’in kızı Cevher (Gevher) Sultan, evli bulunduğu Kaptanıderyâ Piyâle Paşa’nın ölümü üzerine Halayıkoğlu Kalaylıkoz Ali Paşa ile evlenir. Cesareti ve kahramanlığıyla meşhur olan Ali Paşa bir savaş esnasında bugün Gülbaba Türbesi’nin bulunduğu yerde şehid olur; maiyeti ve halk ona gül fidanları arasında bir türbe yaptırarak kendisine Gülbaba adını verirler. 

Diğer bir rivayete göre ise savaş sırasında hıristiyanlar tarafından atılan gülleleri elleriyle yakalayarak tekrar düşman üzerine atan Ali Paşa’ya bundan dolayı “Gülle Baba” adı verilir. Gülle Baba zamanla halk dilinde değişerek Gülbaba olur. Bu görüşe katılmayan Lajos Fekete Gülbaba Türbesi’nin Ali Paşa’ya ait olmadığını belirtmektedir.

1543-1548 yıllarında, Budin Beylerbeyi Yahyâ Paşazâde Mehmed Paşa’nın emriyle Gülbaba’ya bir türbe yapılmıştır. Türbe, başta Macaristan’daki Türkler olmak üzere birçok müslümanın ziyaret ettiği bir yer olmuştur. Bunun sonucunda Gülbaba Macarlar’ın edebî hayatına da girerek hakkında hikâyeler, şiirler, makaleler ve bir piyes yazılmış, yaşayan folklor malzemesi olarak menkıbeleri defalarca yayımlanmıştır. Ziyaretçilerin bir kısmı Gülbaba için bazı manzumeler yazmış, zamanla çoğu kaybolan bu manzumelerden ancak bir iki levha yakın zamana kadar gelebilmiştir. Budinli Hisâlî’nin bu maksatla yazdığı bir manzume Osmanlı Müellefleri”nde yer almaktadır.

Bir dönem (2008-2011) Galatasaray Spor Klübü Başkanlığı da yapan Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye-Macaristan İş Konseyi Başkanı Adnan Polat, "Gül Baba, 1481'de, 2. Beyazıt döneminde Mekteb-i Sultani'yi kurmuştur. Bunun bizim için ayrı bir önemi de var çünkü bu mektep 18. yüzyıldan sonra Galatasaray Lisesi oldu. 1905'te Galatasaray da bu lisenin içinde kurulduğu için, aslında Gül Baba'yı Galatasaray'ın manevi kurucusu olarak kabul ediyoruz." demiştir.

Türk-Macar dostluğunun simgesi haline gelen ve türbesi Budapeşte Gültepe'de bulunan Gül Baba'nın anısına, Polat Holding'e bağlı ortaklığı olan ALX Polat Dış Ticaret tarafından ''Türk-Macar İlişkilerinde Barış ve Şefkat'' kitabı yayınlanmıştır.

Evliya Çelebi'ye göre Budin Kuşatması (1541) sırasında vefat eden Gül Baba için şehrin alınmasından sonra Şeyhülislam Ebussuud Efendinin kıldırdığı ve Kanuni'nin de yer aldığı 200.000 kişilik kalabalığın yer aldığı cenaze töreninden sonra Budapeşte'de defnedilmiştir. 

Bununla birlikte türbesinde bulunan levhada, Fethiye Camisinde (eski Matthias Kilisesi) cemaatle namaz kılarken öldüğü belirtilmektedir. Gül Baba'nın Misâlî mahlasıyla eserler yazdığı yönünde görüşler doğrulanamamaktadır.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah..

Yorumlar (0)
12
az bulutlu