banner4
19.07.2020, 00:08

GERÇEK BİR RAMBO: KAHRAMAN MEHMETÇİK “HACI ALTINER”

Amerikan emperyalizminin, beyin yıkama ve psikolojik harp stratejileri kapsamında kullandığı taktiklerden biri olan Hollywood filmlerinde yarattığı sanal kahramanlardan birisidir “Rambo-Rocky”. 

Rambo filmleri dünyada o kadar çok tutmuştur ki, tam 5 ayrı kez filmi çekilmiştir. Başrolünü Sylvester Stallone’nin oynadığı bu filmlerin her birinin bütçesi ortalama 45-60 milyon dolardır. Mesela Rambo-3 filminin bütçesinin 65 milyon dolar, gişe hasılatının 189,6 milyon dolar olduğu; Rambo-4 filminin bütçesinin 55 milyon dolar, gişe toplam hasılatının ise 113,2 milyon dolar olduğu Google’dan araştırılınca bile öğrenilmektedir. Bu bütçeler de, hasılatlar da, sinemacılıkta dudak uçuklatan rakamlardır. Dünyada ABD lehine yarattığı algı ise, maddi bedellerle bile ölçülemez.

Esasen Vietnam’da rezil olan ABD askerlerinin, bu rezilliğini örtüp tam tersine kendilerini kahraman ve merhametli gibi göstermek amaçlı çekilen ilk filmden sonra, filmlerin tüm dünyada büyük ilgi görmesi üzerine tam 5 ayrı konu üzerinden 5 ayrı filmi yapılmıştır.

ABD bu suretle hem düştüğü zavallı durumları, tam tersine göstererek dünyada bu filmler üzerinden yarattığı algıyla, kendisini hem bir kahraman ve aynı zamanda mazlumların koruyucusu gibi göstermiş ve hem de kapitalist anlayışı gereği dünyayı sömürmüştür. Bir taşla birkaç kuş vurmuştur yani.

Oysa dünyada tek gerçek Rambo, Türk Askeridir. Bugün, ABD’ninkiler gibi sanal falan değil, gerçek bir Rambo olan bir Kahramanı anlatacağım sizlere: Kahraman Bir Türk Askeri/ Korkusuz, Fedakâr ve İmanlı Bir Mehmetçik Olan Kars/Sarıkamış’lı Er “Hacı Altıner”i.

Hacı Altıner, Kars/Sarıkamış’ta kuyumculukla geçinen bir Türk Gencidir. Kore’ye asker gönderilmesi söz konusu olunca, gönüllü olarak Kore’ye gider. 17 Ekim 1950’de Kore’ye ayak basan ilk Türk Birliğinin içinde O da vardır.

Kunuri Muharebelerinde, Çin kuvvetleri BM askerlerini kuşatmaya başlayınca ABD askerleri geri çekilir ancak yine de tamamen imha olunmakla karşı karşıyadırlar. Bu çekilme sırasında ise Türk Birliğini durumdan haberdar etmezler. Daha sonraları ise İngilizce anlayan ve irtibat kuracağımız bir Türk subayı bulamamıştık diye açıklarlar güya konuyu, yani ihanetlerini/ utançlarını geçiştirirler esasında.

28-29 Kasım 1950’de oldukça yoğun çatışmalar yaşanır ve Mehmetçik destanlar yazar Kunuri’de. İşte bu savaşta (Er) Hacı Altıner tam 13 kurşun yemesine rağmen tam bir iman ve konsantrasyonla savaşı bırakmaz. Ancak 14. kurşun sol kolunu parçalayınca iyice bitap düşer. Türk Birliği 28-29 Kasım 1950’de bu Kunuri Muharebelerinde, orada bulunan mevcudunun % 40’a yakınını şehit vermiştir.

Arkadaşlarına, bana bir ağır makineli tüfek ve bir kasa da mermi bırakın, siz kontrollü olarak çekilin der. Bulunduğu mevzi bir boğazda ve düşmanın (Çinlilerin) geçiş noktası üzerindedir.

Arkadaşlarının ısrarına rağmen, “ben bu kadar yara ile zaten yaşayamam, ömrümün son saatlerinde hiç olmazsa sizlerin kurtuluşunu sağlayayım, siz gidin” der. Türk Birliği O’na bir ağır makineli tüfek ve bir kasa da mermi bırakarak geri çekilirler. Bu esnada zaten ABD Birliği, Türk Birliğine haber dahi vermeden çoktan sıvışmıştır. ABD Birliğinin amacı Türkler savaşmaya devam etsinler ki biz rahatça geri çekilebilelim şeklinde olduğu daha sonraları çok konuşulmuştur.

Kahraman ve İmanlı Mehmetçik (Er) Hacı Altıner, konumlandığı mevzide binlerce Çin askerine karşı, boğazdan geçit vermez ve saatlerce direnir. Bu direnme tam 13 saat sürmüştür. Bu arada omuzuna da 30’a yakın mermi ve şarapnel parçası isabet etmiştir. Gecenin geç saatlerinde Çinliler ateşi keserler, Mehmetçiğin de zaten mermisi bitmiş ya da bitmek üzeredir. Binlerce Çin askerini tek başına tam 13 saat durdurmuştur. Bu, dünya savaş tarihine geçer.

Bu arada Türk Birliği de emniyet içerisinde güvenli bölgeye doğru geri çekilmiştir.

Gecenin geç saatleri olmuştur ve Hacı Altıner halen yaşamaktadır, Allah’ın verdiği ömür henüz dolmamıştır. Yaşaması tamamen bir mucizedir. Makineli tüfeğinin kayışını boynuna dolar ve dua ederek geri tarafa doğru sürünmeye başlar. Ancak olabilecek en berbat durumdadır. Artık gücü tükenmiş, mecali kalmamıştır.

Sabaha karşı bir yol kenarında, boynuna tüfeğinin kayışını sımsıkı dolamış, sol kol pert, vücudunda çok sayıda mermi ve her tarafından kanlar akar bir şekilde ve baygın bir vaziyette yatmaktadır. Bu esnada yoldan geçmekte olan bir ABD konvoyu durup kontrol edince, bunun müttefiklerden bir Türk askeri olduğunu anlarlar. Yaşadığını da fark edince en yakın sahra hastanesine götürürler. Günler süren ameliyatlar ve tedavinin ardında kendine gelince tüm detaylar anlaşılır. 

İyileştikten sonra, makineli tüfeğini neden bırakmadın, bu kadar ağır durumda iken bu yaptığın doğrumu diyenlere, “devletimin malıdır ve bana emanettir. düşmana mı terk etseydim” diye cevap verir.

Hem ABD 2’nci Kolordusunu ve hem de Türk Birliğini imha edilmekten kurtaranın o olduğu anlaşılır. Türkiye’den önce ABD’de kahraman olur. ABD’ye götürürler. 1 sene boyunca ABD’de şeref misafiri olarak ağırlanır. Göğsü madalyalarla donatılır. Hikayesi dudak uçuklatır. ABD’de “olağanüstü kahraman” olarak takdim edilir. ABD başkanı Truman ile görüştürülür. ABD Başkanı Truman’ın Mehmetçiğe hayranlığı ve iltifatları günlerce ABD gazetelerinde haber olur. Şeref misafiri olarak gezdirildiği tüm eyaletlerde, en üst protokol ve olağanüstü ilgi-alâkayla karşılanır.

Hacı Altıner, ABD Başkanı Truman tarafından  Amerikan Ordusunun en önemli savaş madalyası olan Gümüş Yıldız (Silver Star) Madalyası ile ödüllendirilir. Sadece ABD askerlerinden önemli savaş kahramanlarına verilen hatıra yüzük takılır parmağına; BM üstün hizmet ve cesaret madalyası, New York şehrinin Lejyon Döhonor madalyası, Sinsinati şehrinin Altın anahtarı da verilir kendisine. Bununla da yetinilmez, birkaç eyalette Fahri Tuğgeneral rütbeleri de verilir. ABD vatandaşlığı ve ABD’de çok cazip işler de teklif edilir ama kabul etmez. 

Yıllar sonra bile, ABD’de adı “Rambo filmlerine ilham kaynağı olan Türk Askeri” diye anılan askerdir Hacı Altıner.

Kendisine verilen madalyalar, beratlar ve fahri generallik rütbelerinin tamamını, 1974 Kıbrıs Barış Harekatımız sırasında, ABD’nin tutumuna kızar ve “Ben böyle 2 yüzlü bir ABD’nin kahramanı ve fahri generali olacağıma, Şerefli Türk Milletinin bir ferdi ve Şerefli Türk Ordumuzun Er’i olmayı tercih ederim.” diyerek iade eder.

TRT yapımcılarından İsmail Göçmen hazırladığı “Kutup Yıldızı” adlı bir belgeselde, Hacı Altıner’in bu inanılmaz Kahramanlığına da yer verir.

Şimdi bir düşünün bakalım: Kars/Sarıkamış’lı Kahraman Mehmetçik’imizin bu kahramanlığını, (hani mümkün değil ama), mesela bir ABD’li asker yapsaydı, acaba yüzmilyonlarca dolar bütçeli kaç tane Hollywood filmi yaparlardı, hiç düşündünüzmü? Oysa biz bırakın şöyle anlı şanlı bir filmle bu kahramanımızı dünyaya tanıtmayı, daha kendimiz bile tanımıyoruz.

Bizim çocukluğumuz da dahil, dünyayı Süperman, Spiderman, Batman, He-Man, Zoro, Rambo-Rocky, Tommiks gibi sanal ve uyduruk kahramanlara hayranlıkla büyüttüler, daha doğrusu uyuttular.

Oysa bizim tarihimizde Hacı Altıner gibi  yüzbinlerce kahramanımız var. Allah hepsinden razı olsun ve hepsinin mekanı cennet olsun inşaallah. Bu Aziz Vatan, geçmişte ve şimdi bu eli öpülesi kahramanlar  sayesinde ayaktadır.

Napolyon’a “Bana Türklerden kurulu bir ordu verin, dünyayı esir alayım.” dedirttiği ordumuz, “Bu sayfalar tanır beni, ha bu kitaplar tanır; Şanlı tarih dile gelse, bütün dünya utanır.” dedirtmeyi de başarmış bir ordudur.

Selam, sevgi ve saygıyla!..

Yorumlar (0)
12
az bulutlu