banner4
07.10.2019, 17:54

FİKİR ZİNDANLIĞI

En temel hak ve hürriyetlerden olan, temel insan hak ve özgürlükleriyle anayasa ve yasalarla korunan, uluslararası sözleşmelerin birincil konularından olan düşünce özgürlüğü, bir toplumun gelişmişliğini ve demokrasi anlayışını ortaya koyar.

Özgür düşünce bilincinin var olması halinde, o toplumun varlıksal temeli sağlamlaşır.

Babamın bana ders niteliğinde söylediği bir sözü vardır.

‘’Bir toplumun ayakta kalabilmesinin yolu, özgür bir düşünce ortamının hukuksal zeminin korunması ve bu aydınlığı sağlayacak yazarların susturulmamasıdır. ‘’der.

Cumhuriyet var olalı beri, bu toplumun en can damarlarından olan düşünce insanları, türlü nedenlerden dolayı,  bir şekilde susturulmuş, geriletilmiş ve korkutulmuştur.

Belki de düşüncenin en derin dehlizlerini bizlere kazandırabilecek potansiyeli ve yeteneği olanlar, kimi yerde İslamcı diye sistem tarafından dışlanmış, kimi yerde Faşist diye nitelendirilerek yalnız bırakılmış, kimi yerde Komünist ya da Solcu diye azarlanıp hedef haline getirilmiş ve susturulmuştur.

1960 ve 1980 askeri darbeleri ve beraberinde gelişen türlü sıkıyönetim ve faşizan yöntemler neticesinde,  binlerce fikir insanının hapislere atıldığını, solcu ve ülkücü kardeşlerimizin kimisinin işkencelere maruz bırakılıp kimisinin öldürüldüğünü hepimiz gördük ve biliyoruz.

Belki de bir toplumun özüne yapılan en büyük kıyım, fikir zindanlığının kurulmasıdır.

Aslına bakarsanız bu ülke, solcu veya sağcı diye nitelendirilen gencecik çocukların fikirsel hayallerinde büyümüştür.

Zira toplum, geçmişin birikimi ve derinliğiyle, Nabilerin, Fuzulilerin, Yunusların, Akiflerin ruhu ve iradesiyle şekil almıştır.

Ancak ne acıdır ki, geçmişinde başbakan asmış bir kepazeliğe, daha ömrünün 20’li yaşlarında büyük bir devrimi gerçekleştireceğinin hayalini kurup, farklı küresel güçlerin oyunlarına kurban verdiğimiz Deniz Gezmişlere, yaşını büyütüp gencecik çocuğu Erdal Ereni asıp bununla övünen Kenan Evrenlere, vahşice katledilen Ülkücü şehitlerden Fırat ÇAKIROĞLU ve evvelindeki ülkücü ve solcu düşünürlere ve büyük bir sır kâtibi olan Erbakan hocanın devrimci fikirlerini anlayamamış bir resme sahibiz.

Karma karışık bir düzenin fikirsel ve felsefi temellerinde çatışan, kimi yerde ayrışan; ama hep özü aynı olan bir mayamız var bizim.

Bütün bu karmaşıklığın ve acının temelinde yatan neden, fikir ve düşünce ehli olan insanların yukarıda bahsini etmiş olduğum nedenlerden dolayı susturulması ve geriletilmesidir.

Düşüncenin yasaklandığı bir toplum ne şekilde özgür olabilirki?

Vicdan ve adaletle yönetilmeyen bir toplumun gelecek nesillere bırakabileceği düşünsel bir hazinesi var mıdır?

Hukuku ve demokrasiyi içselleştirememiş bir sistemin, küresel oyunlara galip gelebilmesi ne denli mümkündür?

Düşüncenin özgür kılınmadığı, toplumlar yok olmaya mahkûmdur.

Bizler, düşüncenin özgür kılındığı bir toplumda kardeşliğimizi pekiştirebiliriz.

Ve devlet, ancak bu özgür ortamın güvencesini sağladığı ölçüde, adil bir devlet kimliğini taşıyabilir.

Özgür bir dünyayı kurabilmemiz için özgür düşünce ortamlarına ihtiyacımız var.

Vasat bunun için bir rehberdir.

Bu idrake erdiğimiz vakit, özgür düşüncenin, bir toplumun ve devletin ayakta kalabilmesinin ana öznesi olduğunu da kavramış olacağız.

Fikir zindanlığına hayır diyebilmemiz için nice vasat yazılarıyla buluşmak ümidiyle.

Yorumlar (8)
Melek 5 yıl önce
Kesinlikle katılıyorum kalemiznize sağlık..
Akif ışık 5 yıl önce
Kaleminize sağlık muhteşem olmuş üstadım..
Pınar 5 yıl önce
Özgür düşüncenin hakim olduğu günleri görmek dileğiyle.. Kalemine sağlık Baran
nurseda 5 yıl önce
Kaleminizden öpülür..
sevim 5 yıl önce
Her cümlede hakikat akıyor.Ellerinize sağlık..
01melih 5 yıl önce
Kelimelere ancak bu kadar can verilebilirdi,ellerinize sağlık
anonim 5 yıl önce
çok başarılı tebrikler
Emre Baran KILIÇ 5 yıl önce
Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Okudukça mananın hikmetine varacağız.
Saygılarımla.
12
az bulutlu