banner4
14.11.2020, 07:01

DÜRÜST BİR POLİSİN TRAJEDİSİ: SERPİCO

“Bir polis memuru olmanın anlamı, öncelikle yasaya inanmaktır. Ve bu yasaları eşit şekilde, insanların onurlarına ve onların değerlerine uygun olarak uygulamaktır. Hayatınız ve kişiliğiniz, her gün diken üstünde olacaktır. İhtiyacınız olan şey: Doğruluk, cesaret, dürüstlük, merhamet, nezaket, ısrar ve sabır olacaktır. Siz polisler, artık suça karşı savaşmaya hazırsınız ve öğrendiklerinizi sokaklarda uygulamanın zamanı geldi!..”

Polis teşkilatına atanırken Frank Serpico'nun işittiği bu sözler, adeta yüreğine işlemiştir. Sözleri öylesine ciddiye alır ki “değerleri yaşatmak için yaşamaya” başlayacaktır.

Film, gerçek bir hayat öyküsünü anlatmaktadır: 1970'ler de New York'un “suç şehri” olmasına az kalmıştır. Polis teşkilatına yeni katılmış olan Serpico, “polislik yeminine” sadık kalmak istemektedir. Kendince, dünyayı daha iyi ve yaşanılır kılmaya çalışır. Sivil kıyafetli ve hippi görünüşlü genç Frank Serpico'nun, birlikte devriyeye çıktığı polis arkadaşlarından farkı, bere/fötr şapka takması ve sakal uzatması değildir. Karakteri anlamında ilkesel duruşu, başkalarına göre ‘sorunludur’: Mesleğinde iltimas ve rüşvete karşıdır. Suçlularla olumlu yönde iletişim kurmakta, böylece suçları önlemektedir. Hayatını ortaya koyma pahasına suçluları yakalar ama tutanaklarda ödüller başkalarına dağıtılır. Bunun yanlışlığını anlatınca da kendisinde bir sürü kabahat bulunur ve iftira atılır. O kendi halinde yaşamayı tercih eder ve beladan uzak kalmaya çalışır. Ama polislerin, suçlulara kanun dışı muameleler yapmalarından ve “menfaatin kölesi” olmalarından rahatsız olmaya devam eder. Alınan ‘sus payını’ ne yapacağını, nereye koyacağını bir türlü bilemez. Suçluların bir kısmının karakoldan salıverilmeleri, ona ‘paranın gücünü’(!) gösterir. Serpico'nun tüm bu karşı tutumları, bir süre sonra, hem sokaktaki suçluları hem de onlarla işbirliği yapan polisleri rahatsız eder, onları birleştirir.

Aklını kullanan, vicdanınca temiz kalmak isteyen, bozuk düzene uymayan ama meslektaşlarıyla birlikte yaşamak zorunda kalarak, polislik mesleğini icra etmeye çalışan Frank’ın başı, kendi ahlâk ve hukuk ilkeleri yüzünden derde girmek üzeredir. Kirliliğin tümden etrafını sardığını fark ettiğinde, dehşete kapılan Serpico’nun kendi hayatının da tehlikede olduğunu anlaması uzun sürmeyecektir.

Sevgilisi ona der: "Hikaye o ki bir köyde bir kuyu varmış ve herkes bir kuyudan su içtikleri için delirmişler! Akıllı kalan bir kişi ise o sudan içmemek için ısrar etmiş... Bu yüzden herkes onu aşağılamış, ondan uzaklaşmış, en sonu O da bu kuyudan su içmiş!.."

Ancak bu öğütten ‘gereken dersi’ bir türlü almayan Serpico, doğru bildiği yoldan vazgeçmez. Dürüstlüğün bedelini ödemeye hazırdır. Yine de içinde korkular büyür ve kendini -haklı olarak- güvende hissetmez. Yolsuzluğun en üst birimlere kadar uzandığını gördükçe, bu durumun teşkilat içinden çözülemeyeceğini anlar, kamuoyunun desteğini almak ister ve gerçekleri gazeteye bildirir. Güya herkes, dürüst insanı sever görünür ama çevresi de onu bu doğru yolda yalnız bırakır. Sevgilisi, onun netameli işlere karışmasını ve huzurunu bozmasını istemez ve ondan ayrılır. Zira Polis teşkilatındaki bu yozlaşmadan açıkça bahsetmesinin bedeli artık çok büyüktür!

Serpico’ya dürüstlüğünün bedeli, bir operasyon sırasında uyuşturucu mafyasının ortasında bırakılarak, ‘kör bir kurşunla’ ödetilir. Polis arkadaşlarının, bilinçli şekilde yalnız bıraktığı bu tuzaktan yaralı kurtulan Frank Serpico, mesleğinden ayrılmanın zamanı geldiğini anlar ve istifa ederek polislikten ayrılır...

Yaşadıklarının hayatına kattığı anlam, acı bir trajedidir: Dürüst bir polis olduğu için ‘suratının ortasına yediği kurşunla’ mesleği bırakmak zorunda kalan Frank Serpico’ya, daha sonra ‘kahramanlık onur madalyası’ (!) verilecektir. Ancak 1972 yılında ayrıldığı mesleğine bir daha geri dönmeyecektir.

Al Pacıno'nun başrolde oynadığı “Serpico” filmi, seyredilmeye değer, ibretlik bir filmdir.(1973 yılı yapımı) İzlenmesini arzu ederim.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu