banner4
06.01.2022, 10:21

DİSTOPYA


Ülkece büyük bir distopiğin içinde yaşıyoruz. 

Sadece içinde bulunduğumuz konum veya yerden kaynaklanmıyor bu durum. 

Toplum olarak da distopik bir ruh hali ve piskoz yaşıyoruz aslında. 

Her bir bireyin geleceğe yönelik ciddi kaygıları ve endişeleri var.

Bu kaygıları ve endişeleri bertaraf etmenin sorumluluğu ve görevi ilk elden iktidara düşse de muhalefete de birçok sorumluluk ve görev düşüyor.

İktidarı zorlayacak olan, muhalefettir. Bu sorumluluktan kaçınılması toplumun da çökertilmesi demek aslında.

Her açıdan sıkıntılı bir ahval var karşımızda. 

Toplum ve devlet sistematiği olarak başta Kürt sorunu olmak üzere, ekonomik ve sistemsel birçok konuda kilitlenmiş vaziyetteyiz. 

Ve ne yazık ki bu sorunlar karşısında çözüm üretemeyen, üretemediği sürece de giderek distopik bir sisteme evrilen bir iktidar var karşımızda.

Temel hak ve özgürlüklerin yadsınamayacak derece kısıtlı bir hale dönüşmesi, hiçbir dönem bu denli ağırlaşmamış ve çözümsüz de kalmamıştı.

Dolar karşısında eriyen Türk Lirası, içinde bulunduğumuz durumun da bir özeti aslında. 

Hangi açıdan bakarsak bakalım, hangi siyasi bakış açısı ile değerlendirirsek değerlendirelim, gelinen nokta itibari ile ülkenin içinden çıkılamayacak bir hale dönüşeceği korkusu hepimizde mevcut. 

Yaşamsal değerlerini idame ettirebilme noktasında sona doğru yaklaşan ve yaklaştıkça da distopik bir ruh halini derinden yaşayan toplum, belki de umudu, erken seçime bağlamış durumda. 

Ancak mevcut durumun bu haliyle devam etmesi ve bu konum üzerinden seçime gidilmesinin de çözümü getireceğinden ziyadesiyle endişeliyim. 
Çünkü güce tapınan bir siyaset arenasından hak ve özgürlükler temeli oluşturulamaz.

Ne yazık ki dünün ezileni konumunda olan bugünün efendisi haline dönüşmüş vaziyette.

2002 ile beraber yeni bir değişim rüzgârı ve dönüşüm süreci başlattığını icraatlarıyla beraber gösteren iktidar, geldiği nokta itibariyle sorunlu ve içinden çıkılmaz bir ruh halini taşıyarak, toplumu dizayn etmeye ve dizayn etmeye çalıştığı bu algı ile de devlet sistematiği üzerinden geleceği yaratma eğiliminde.

Ancak buradan bir sonuç çıkmaz. 

En temel hak ve özgürlüklerin dahi dile getirilmesine tahammülünüz kalmadıysa, hukuku askıya almaya çalıştığınızda, yazarlara cezaevlerinin kapısını gösterdiğinizde, ekonomik değerleri anlamsız bir inatla bir bir çökerttiğinizde, eleştirel her tutumu engellemeye çalıştığınızda, sokak ortasında kadınlar vahşice katledildiğinde ve buna seyirci kaldığınızda, muhalefet bloğunu terörle yaftaladığınızda, feraset ve adalet dediğiniz misyonunuzdan küller kalır geriye. 

Böylece fiksiyondan öteye geçmez söylemleriniz.

Yaşadığımız hayatlar çok matahmış gibi ekonomik olarak da darboğaza girilmesi, toplum psikolojisini de çökertmek üzere. 

Yapılması gereken,  temel hak ve özgürlüklerin bir an evvelinden Anayasal güvenceye bağlı kılınması, yargı bağımsızlığı ve teminatı üzerinde var olan baskıcı ve dayatmacı tutuma son verilmesi,  dolar karşısında alınan tavrın bir an evvel değiştirilmesi, ötekileştiren değil kapsayıcı ve özgürlükçü bir yaklaşımla siyasetin yeniden rayına oturtulması ve siyasi tutuklamalara son verilmesidir. 

Bu toplum bin yıldır süregelen bir kültürün devamı.

Ve birçok iktidar değişti bugüne değin. 

Ancak toplum olarak umutsuzluğa bu denli kapınılmadı.

Sokağın sesini dinleyin. 

Orada kendinizi ve geleceğinizi göreceksiniz. 

Karar sizin.

Yorumlar (1)
Nazlı 2 yıl önce
Tüm ülkenin sesi gibiydi cümleler,sesine sağlık..
12
az bulutlu