banner4
15.09.2020, 08:42

DEMOKRAT COVİT VE YAŞAYAN MEYYİT

Bir gün öleceğim biliyorum.

Kesin bu duruma karşın ne zaman öleceğimide bilmiyorum

Bilemeyeceğim de kesin.

Kesin olan iki şeyim var ve bu bir kazanç cebime koyuyorum.

Peki şimdi bunlar ne işime yarar diyorum.

Son bir kaç aydır ellerim cepte bu kesinliklerle hayat neymiş diye dolaşıyorum.

Bir baktım ki bir kaç aydır yazı bile yazamamışım.

Kaç aydır kendimi ödüllendirmek istediğim siyah ve lacivert blazer ceketleri de almak gelmemiş içimden.

Bir kaç defa yeltenip yerlerinde olduğundan emin olduktan sonra almaktan vaz geçip geri dönmüşüm.

Covid19 denen bir virüsle uğraşıp duruyoruz özetle. Sadece biz değil bütün dünya.

İstatistik ilminin bir virüs üzerinden yeniden şöhret olduğu günleri yaşıyoruz.

Hatta yeni bir yaşam biçimini dayatıyor.

Eskiden Ortadoğu ülkelerinde sadece kadınların kullandığı bir peçeyi tüm dünyaya dayatan bir virüs efendi ile hemhal oluyoruz.

Yakaladığını o kadar kısa sürede hallediveriyor ki vasiyetname yazmaya imkan bırakmıyor.

Bunlar daha ne ki..

Ölüm denince anayasaların başlangıç ilkeleri gibi sanki.

Cins, renk, dil, din, etnik köken hiç bir ayrım dinlemiyor.

Zengin fakir, şeyh mürit, başbakan, vatandaş ayrımı yapmıyor.

Bütün hastalıklar kendisinden daha fazla can alırken ölüm kasabasının en fiyakalı haydudu olarak volta atıp duruyor aramızda.

İç sesimiz olup konuşuyor bizimle. Neredeyse ricacı olacağız hışmından.

İşte sevgili okuyucu durumumuz bu.

Hatta artık okuyucu yazar ayrımını da  da kaldırmak zorundayız.

Ey Covid muhatapları! durumundayız hepimiz.

Problemi fark edipte her an gidebilirim düşüncesinde olan bu dostunuz ne yaptı bilir misiniz?

Burda bırakacaklarıma elişmeden hemen öte tarafa ne götürürümün derdine düştüm.

Baktım çok bişey yok.

Baştan savma ve tamam olmamış namazlarım var. Herkes tutuyor diye kabilinden tuttuğum oruçlar, minneti aşamamış sadaka ve ufak tefek yardımlar, hesap edilmememiş zekatlar, benim için önemi kalmamış ya da daha az sevdiğim menkullerimiden yaptığım bağışlar, gösterişe kurban gitmiş bazı fedakarlıklar vs.

Eyvah dedim öte tarafta ayvayı yedik.

Sürekli terlemeler ve üşümeler.

Bütün bu yarım yapamamak işlerimden utandım pişman oldum. Tövbe bile etmeyi beceremedim.

Süreci bu aşamaya getirecek bir duyarlılıkla sürdürmeye çalışıyorum.

Bunun yanında ya uzun zaman yaşarsam diye tedbiri elden bırakmamam gerektiğini düşünerek şöyle bir kendime geldim.

Fakülte 2.sınıfındaki duygu ve heyecanımı çağırdım.

Gel dedim dostum.İyilik devrimini masaya yatırmanın tam zamanıdır.

Hemen hazır halde bekleyen “Aklın İsyanı” ve “Sözün Vicdanı “ kitaplarımı yayınladık.

Tam serinin üçüncüsü “Gönlün irfanı”nıda yayınlayacaktım ki bir uyarı ile karşılaştım.

Gecenin yarısı kütüphanemde gözüme ilişen bir alimin kitabını öylece açıp okuyordum ki ,sanki doğrudan bana “sen ne müptezel bir adamsın daha dediklerinle donatmadan kendini, söz söyler yazı yazar durursun” dedi. İki aydır bu ders ile uğraşıp dururken bu sefer ilmine güvendiğim bir zatın teşviği ile bu cendereden çıktım. Nasipse bir iki ay içinde kitabımız çıkacak.

Kitaplarda sorun yok. Hatta bir çok derde deva içeriklerle dolu. Akademisyenlere, konumundan memnun olmayanlara, haksız mal edinenlere, sevmesini bilmeyenlere ve sevilmediğini düşünenlere, hatta seçim kazanmak isteyen siyasilere, herkese çözümler sunan bir yanı, hatta bir çok yanı var.

Önümüzdeki seçimi %65 ile kazandıracak şifreler kitapta yer alıyor, çözenlerin bana müracaatlarına gerek yok.

Gündelik meseleler bile bir şekilde aydınlanır diye düşünüyorum.

Bu çoklu baronun gereksizliği, adalar sorunumuzun bizzat Yunan yarımadasının tamamı ile ilgili çözülebileceği, Atatürk’le ilgili meseleler hele tarikatlerin ve ahireti dünyaya davet eden cemaatlerin sorunları, doların yükseliş vs. her derde bir nebze olsun çare var.

İşte ölürsem miras olarak kitaplarım kalsın şeklindeki can havliyele saldırdığım bu konuda, nefsin arzularına ve dayatmalarına kısmen yenik düştüm bu seferde. Nerde bir tanınmış şöhret tandığım varsa onlara kitap hediye edip imzalayıp fotoğraf çektirmeye başladım. Sonra sıkılmadan bunları paylaşıp durdum. Bu sıkıntımla uğraşırken bir dost bu bir yazar olarak çok normal bir şey diyerek beni biraz rahatlattı. Aslında “yazar” sıfatı hoşuma gitti ve sustum bilerek.

Neyse son bir kez de, kitaplarımı, dostluktan  samimiyetten ve isyan tadında bir saygıdan başka ilişkim bulunmayan Sayın Cumhurbaşkanımıza  imzalayıp bu kendini bilmezliğe son vermek istiyordum. Çünkü kitap yukarıda da arz ettim siyasiler içinde bir kaynak(!). Neyse salgın/ bilimsel ve havalı deyişiyle “pandemi” nedeniyle bunu gerçekleştiremedim. Yoksa lüzumsuz engellemeler ve muhteris hasetçiler olmasa zaten ben “Reis”le-ünvana dikkat- sıkça görüşebilirdim. Hakikat Yassıada da düzenlenen “Darbeler ve Milli İrade sempozyumuna davet edildim. Ve kitabımı imzalayarak arz ettim.

Bu ayrı bir yazı konusu hatta bir çok konu birikti bu arada. ”İki keçinin covidle mücadelesi.” ”Covitten iyileşenler Partisi” gibi çok önemli konuları yazmak istiyorum.

Eğer kendimi, nohutlu pilav ve hurma dağıtmak gibi yeni ve huzurlu bir dünyanın etkisinden zaman zaman kurtarabilirsem tabii.

Yorumlar (15)
Muhammed Ruhi 4 yıl önce
Allah hizmetlerinizi yüceltsin ve sizi inşAllah mükafatlandırsın.
Mehmet çil 4 yıl önce
Tüm benliğimle söylediklerine katılıyorum maalesef toplum olarak bu hallerdeyız
Ensar mutlu 4 yıl önce
Yazılması ve yaşanması gereken okadar sorunlar var ki.. Ne yaşamakla biter.. Nede yazmakla... Toplumda eksik olan şükür ve edep...
Karabet Pilikoğlu 4 yıl önce
Lütfen yazılarınızda bizim gibi azınlıkların uğradığı haksızlıkları da dile getirin ve çözüm üretin.
Nurettin Kaldırımcı 4 yıl önce
Günün, zamanın ruhuna uygun, iyi bir pandemi yazısı.
Renkli, resimli, zevkli bir anlatım olmuş.
Daldan dala, ihtar edilenler kadar ilham verici tespit ve telkinler de akılda kalıcı. Tebrik ederim.
Not: Telefonla irtibat sağlamada karşılaşılan zâfiyet de bu dönemle mi ilgili acaba?
Turen GUZEL 4 yıl önce
Çiçek, çeşit çeşit, rengarenk çiçeklerin içerisinde gezinen, renk, koku ve tatları dolayısıyla mutluluktan sarhoş olmuş ama kesesine her birinden bir parça doldurmuş arı gibi hissettim kendimi. Ellerine ve kalemine sağlık. Rabbim gönlüne şifa versin kıymetli abim...
Yusuf 4 yıl önce
Umuda yolculuklar her daim faydalı
Mahmut Er 4 yıl önce
Belki de covit öncelikle okulları/eğitimi etkilyerek eğitimde fırsat eşitsizliği/ eşitliği sağladı. Bu hayatın bir çok alanında
Bütün Yorumları Görmek İçin Tıklayın
12
az bulutlu