banner4
12.02.2020, 12:24

ÇÖZÜMÜN ADI: BARIŞ

7 Ağustos 2003 tarihinde The Washington Post gazetesinde Condoleezza Rice yazmış olduğu makalesinde;

Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini ve buna Türkiye’nin dedâhilolduğunu, Orta Doğu'nun dönüşümünün hiç kolay olmayacağını, hem de çok fazla zaman alacağını belirtmiştir.

Bu makalenin ardından 2005 tarihinde Condoleezza Rice,  ABD Dış İşleri Bakanı olarak atanıp göreve başladı.

Rice’nin göreve gelmesiyle beraber Amerikan siyasetinin hegemonik yayılımının ne şekilde dağıldığını aslında bugüne baktığımızda anlayabiliyoruz.

Nitekim 2003 te başlayan Irak işgalinin etkileri, 2010 yılında başlayan Arap baharı ile taçlanmış, Mart 2011 yılından bu yana da Suriye iç savaşıyla tüm sonuçlarını ortaya koymuştur.

Rus –Amerikan ilişkileri çerçevesinde ikilemde bırakılmaya zorlayan Türkiye’nin kaderi ise, yer yer Rus siyasetinin gölgesinde kalarak ilerliyor yer yer Amerikan siyasetinin gel gitlerine muhatap bırakılarak zemin bulmaya çalışıyor.

Oysaki çözüm bellidir. Türkiye, Orta Doğu denklemlerini değiştirebilecek bir güce ve yetiye sahip iken, Amerikan veya Rus siyasetine bakmasının bir getirisi yoktur.

Artık eskisi gibi cephe savaşları yoktur. Soğuk savaş döneminden bu yana ülkelerin stratejik yol ve yöntemleri de bir bir değişmiş durumdadır.

Esasında ortada bir harp yoktur. Gayrı nizami bir harp vardır. Durum bu vaziyette iken, Türkiye’nin kendi siyaset ağını oluşturup yeniden şekil alması gerekiyor.

Denklemleri çözme noktasında kilit rol oynama potansiyeline sahibiz. Bunu pek çok meselede gördük. Türkiye, denklemleri çözme iradesini kendi iradesi ile şekillendirerek ilerlemelidir. Bunun yol ve yöntemi de komşu ülkeleri ile sağlayacağı barış yöntemidir.

Amerikan siyaseti bu toprakları ancak kanla sulayabilir. Zira Amerikan emperyalizminin başkaca bir amacı ve niyeti de bulunmamaktadır.

Aciz olunmayacak bir durumda iken, yol ve yöntem belirleme noktasında rol model ülke olarak dünya kamuoyunda şekil almış iken, aciz olunmanın yolunu açacak karanlık kapılara girmenin her hangi bir mantığı yoktur.

Savaşın hiçbir zemine fayda sağlamayacağı malum. Hele hele Ortadoğu denkleminde çözüm arayan Türkiye için asla.

15 Temmuz FETÖ darbesi ile beraber gelişen ve güncelliğini koruyan karışıksüreçler, bizi, Amerikan siyasetinin ve Pentagon hâkimiyetinin kurbanı yapmamalıdır. Dolayısıyla sağduyulu davranıp, her bir durumu ince eleyip sıkı dokumamız gerekiyor.

Bizim için yapılması gereken şey, sınır komşusu olduğumuz ülkeler ile barışık bir zemini oturtmak. Emperyal dünyanın yüzyıllardan beridir süre getirdikleri kanlı emellerini ve oyunlarını bozmanın yegâne yolu, barışçıl bir politika izlememizden geçiyor.

Savaş, korkunç acıları ve travmaları da her zaman beraberinde taşır.

Bakın, İdlip’te vermiş olduğumuz şehitlerin acısı halen yüreğimizde. Ve acısı çok taze. Hal böyle iken, öfkeyle kalkıp oturmanın, yıkıp ezelim haykırışlarına bürünmenin bir manası ve olumlu sonucu da yok.

Elbette ki her devlet gibi Türkiye’de egemen bir devlet olmanın gerektirdiği bütün unsurları uygulayacaktır. Ancak oynanan oyunun farkında olarak hareket edip hamle geliştirmemiz şarttır. 

Satranç tahtasında, şah mat demeden öte, satranç tahtasında oyunu yöneten Amerikan siyasetinin kanlı oyunlarını bozmak esastır.

Bu oyunları görmeden hareket etmenin sonuçları tüm ulusa yansıyor.

Orta Doğu’da Arap baharı devam ederken gelişen süreçte, okul duvarlarına, sıra sende BeşşarEsed diye yazılan yazılar, Suriye iç savaşının fitili olmuştu. Gelinen nokta itibari ile o gün o yazıyı yazdıran karanlık eller, bugün Suriye’nin ne şekilde yönetileceğini ve kaç parçaya bölüneceğinin hesaplarını yapıyor.

Bu hegemonik derin gücü görmek zor değil. Amerikan derin devleti on yıllardır bütün siyaset mekanizmasını bu şekilde oturtarak ilerlemiştir.

Bu devasa derin güce karşı koymamın anahtarı ise barıştan ayrılmadan karanlık oyunları bozma hamlesidir.

AB ülkelerinde var olan dağılma sürecinin etkileri, ABD ve Nato’nun Rus direnişine ve hamlesine karşı durmasından kaynaklı oyunlarının etkisi, ancak Türkiye’nin varlıksal tercihini barıştan yana kullanmasıyla bertaraf edilebilir.

Her savaş, korkunç acıları toplamakla kalmaz, beraberinde geri dönüşü olmayan sonlara da iter toplumları.

Tercihimizi mümkün mertebe savaştan yana değil, her zaman barıştan yana kullanalım.

Amerikan emperyalizmine ve uyguladığı kanlı faşizmine dur diyebilmemiz için barış tüm Orta Doğu için şarttır.

Yorumlar (4)
Sedat 4 yıl önce
Yazınızda ki tema toplumlara nefes aldırtan barışın, demokratik partikülleridir. Başarılar
Sedat 4 yıl önce
Yazınızda ki tema toplumlara nefes aldırtan barışın demokratik partikülleridir. Başarılar..
MahmutşimşeK 4 yıl önce
Değerli sayfa Arkadaşım
Komşularla barışa evet ve eyvAllah. Ya iç barışın demokratik döşeme taşları nasıl ne ile sağlanacak? Yoksa o konuda Asayış ber kemal mı? Selam, sağlık...
Memun Sekin 4 yıl önce
Evet...
Ortadoğu’da huzuru tesis etmenin tek yolu barış...Elinize yüreğinize sağlık
12
az bulutlu