banner4
08.05.2020, 01:51

CORONA SONRASI

Bu konuda hepimiz 10’larca makale okuduk, TV’lerde oturumlar izledik, YouTube’da çok farklı sunumlar dinledik. İzlemeye, dinlemeye de devam ediyoruz.

Anlaşılan o ki, bu virüs doğal yollarla değil, en azından mutasyon yoluyla üretildi ve kasten dünyaya yayıldı. Hesap da gayet açık, küreselcilerin dünyayı her anlamda yeniden dizayn etmek amaçları.

Dünyada artık ulus devletler, milliyetçi akımlar istenilmiyor. İnsanları öncelikle bulacakları (ki belki de hazırdır) aşıyı vurdurmaya razı edecekler, sonra da dünyada zaman zaman bu şekilde salgınlar olmaya devam edecek bu nedenle de derinizin altına çip takalım ki sağlığınızı anlık takip edelim vb diyerek müteakip aşamada insanlara çip takmak yolu açılacak ve yaygınlaştırılacak. Tüm bunlardaki asıl amaç ise, insanları elektronik yoldan takip etmek ve yönlendirmek olacak. Mevcut sürecin ve gidişatın gösterdiği bu.

Peki ama akla önce şu geliyor. Cep telefonları ile direk kulağınıza dayayarak konuşmak yerine kulaklıkla konuşun; yatak odanızda cep telefonu bulundurmayın; yatarken Wifiyi kapatın; çünkü bunlar sağlığınız için gerekli, ihmal etmeyin diye tıp adamları bizleri uyarırken, şimdi deri altına ve üstelik 7/24 her an aktif bir çip taktırmak zorunda kalmak sağlığımızı tamamen riske etmenin yanısıra, aynı zamanda sağlığımızı birilerinin insiyatifine de bırakmak olmuyor mu? O halde bunda iyi niyet ve masumiyet aramak mümkün mü?

Diğer taraftan, ülkenin önemli bir bilim adamı veya siyasetçisi veya iş adamı ya da herhangi mucidi veya kritik görevlerdekiler, deri altına yerleştirilmiş çip vasıtasıyla yönlendirilebileceğine göre, biz sadece sağlığımızı değil, ülkemizin geleceğini de bizden olmayan birilerinin insafına bırakmış olmayacakmıyız?

Tüm bu sinsi ve kirli planlar birileri tarafından adım adım yürütülürken, diğer yandan da corona sonrası tüm dünyayı ciddi bir ekonomik buhranın beklediği şimdiden belli. Ve elbette bundan ülkemiz de etkilenecek.

Dünyada şu anda el değiştirdiği söylenen büyük ölçekli firma sayısı binlerle ifade ediliyor ve üstelik iş buralarda da kalmayacak anlaşılan. Ve asıl ekonomik sıkıntılar önümüzdeki dönemde günyüzüne çıkacak.

İşte tam burada, fırsatçılar (IMF gibi küreselcilerin taşeronları) ağzı sulanarak, ağlarına düşecek büyük şirketleri, devasa sermayeleri, laf anlamaz ülkeleri bir bir teslim alacaklar.

Gelişmiş ülkeler de dahil, tüm ülkeler, virüs tehlikesi tamamen geçmemiş olsa da, daha fazla ekonomik risk alamadıklarından, önümüzdeki haftalarda ticari anlamda normal hayata dönmeyi yani ekonomilerinin çarklarını yeniden döndürmeye başlamayı planladılar bile. Bir bakıma da tüm ülkeler buna mecburlar. Ancak bu durumda karşılaşılacak olumsuzluklar için (özellikle virüsün yeniden hortlaması durumunda) B planları da yok anlaşılan. Tek çare de “Toplum Bilinci”.

Hâl böyle olunca, “aşağı sakal, yukarı bıyık” ya da “40 katır mı, 40 satır mı” tercihlerinden birine mecbur bırakılan ülkelerden, bu süreci akıllı yönetebilenler, bir başka ifadeyle virüs tehlikesini gözardı etmeden ekonomisini de yeniden harekete geçirmeyi başarabilenler, yakın gelecekte öne çıkacak ülkeler olacaktır.

Türkiye olarak süreci şu ana kadar iyi götürdük. Devletimizi yönetenlerin kaç gece uykusuz ve yoğun stresle çalıştıklarını ve çalışmaya devam etmekte olduklarını da tahmin edebiliyoruz. Allah yardımcıları olsun ve Allah güç kuvvet versin, onlardan razı olsun.

Süreci sadece ülkemiz içinde değil, ülkemiz dışında da gayet iyi yönetti devletimiz. Bu salgın döneminde değişik ülkelerde yaşayan vatandaşlarını aksaksız bir şekilde yurda getirmek ve hem de ücretsiz getirmek, ABD, İngiltere, İtalya, Fransa, Almanya gibi ülkeler başta olmak üzere 50’den fazla ülkeye yardım etmek, bunun yanında Suriye’de, Doğu Akdeniz’de ve Libya’da tek bir adım bile geri atmamak, Türk Keneşi’nde durumu daha da sağlamlaştırmak, bizim dışımızda hiçbir ülkenin başarabileceği birşey değildir. Elbetteki tüm bunların ekonomik maliyetleri de olacaktır. 

İşte samimi vatandaş tam da bu aşamada belli olacaktır. Herbirimiz ekonomik fedakârlığa ne kadar hazırız? Haydi herkes lütfen dürüst olsun cevap versin? Devlet hep verir durursa iyi, ama bir kerecik almaya kalkarsa kötü öyle mi? El insaf, el vicdan. Ki bunu “Biz bize yeteriz” kampanyasında gördük, görüyoruz. Bu durum yani yeterince ilgi alâkanın gösterilmemesi, sadece beni mi üzdü bir vatandaş olarak merak ediyorum doğrusu?

Tüm bunların dışında ve ilaveten, bizim de sade vatandaşlar olarak bize düşenleri tam ve zamanında yapmak yükümlülüğümüz var. Bu yükümlülüklerin en başında da konulan kurallara uymak ve  ülkemize ve birbirimize karşı taşıdığımız vebal ve sorumluluklarımızı unutmadan ve ihmal etmeden yerine getirmemiz gerekiyor. Çalışanlara üretenlere fırsat vermeliyiz. Evde sıkıldım diyerek ya da sair aymazlıkla hiçbir işi yokken dışarı çıkmak da bence sorumsuzluktur bu aşamada.

Bu en kolay olan vatandaşlık görevimiz. Bunun dışında, herbirimiz kendi alanında tam gaz üretmeye devam etmeliyiz: sanayicimizden çiftçimize, mühendisimizden ihracatçımıza, esnafımızdan bürokratımıza kadar herbirimiz devletimize ve birbirimize tam bir güven içerisinde üretmeye, artı değer yaratmaya mecburuz. Samimi yurttaş, onurlu bireyler isek yapmamız gereken budur. Kimse sair bahanelerin arkasına sığınmasın, gizlenmesin. Unutmayın aynı geminin içindeyiz.

Bir diğer husus ise, ekonomik anlamda oldukça zor, sıkıntılı ve kritik olarak yaşanmakta olan bu süreçte, haksız olarak eleştirmeyi, siyasi vb önyargılarla moral bozmayı vs vs bir tarafa bırakmak zorundayız. Bu durum her dönem için ahlaken zaten doğru değil ama, mevcut konjonktürde daha da yanlış. 

Gıpte ettiğiniz gelişmiş ülkelere ve o ülkelerin vatandaşlarına bir bakın, hangi ülkede bizdeki kadar devletini, hükümetini haklı-haksız demeden pervasızca eleştiren bir insan topluluğu var? Kaldı ki yapılan yanlışların hesap sorma yeri ve zamanı ya mahkemelerdir ya da seçim zamanı gelince sandıktır.

Normal bir akıla ve evinin yolunu bulabilecek kadar zekaya sahip olan herkes, tüm dünyada olanlara ve olacaklara da bir bakıp, böyle istisnai dönemlerde ülkesine, milletine, devletine, vatanına kayıtsız-şartsız sahip çıkar. 

Önyargılarını bir tarafa bırakıp, ülkesine milletine devletine samimiyetle sahip çıkanlara, fedakârca çalışıp üretenlere, kurtuluş savaşımızdaki, Çanakkale savaşımızdaki atalarımızın fedakâr ve samimi vatansever duygularına ve ruhuna halen daha sahip olan ve sahip çıkan herkese selam olsun.

Selam, sevgi ve saygıyla!..

Yorumlar (5)
Mehmet Bozaslan 4 yıl önce
Gün birlik günü,gün üretim günü, gün paylaşım günü. Yüreğinize ve kalemizde sağlık
Ahmet Akmağden 4 yıl önce
Aynen katılıyorum üstadım. Bir ve beraber olursak evelAllah herşeyin hakkından geliriz. Saygılar.
KenanAlbayrak 4 yıl önce
Çok güzel yazı hocam tebrik ediyorum Allahın tüm insanların Yardımcısı olsun Mevlam birliğimizi Daim eylesin
I.Mustafa Birol 4 yıl önce
Aynen katılıyorum neler oluyor bize.
Nurettin Cengiz 4 yıl önce
Öncelikle bu güzel duygu ve düşünceleri bizimle paylaştığınız size teşekkürlerimi sunuyorum Sayın Müsteşarım.Saygı ve selamlarımla kalemize ilham veren yüreğinize sağlık.
12
az bulutlu