CAMİ VE İZMİR
Ülke de, gün geçmiyor ki akla, mantığa ve çağın geldiği noktaya uzaktan uzağa ateş eden ve bütün bu değerleri yerle yeksan eden bir davranışa şahit olmayalım. Elbette ki bütün bunlar bir aklın ve bir projenin projeksiyonudur. Buradan yana kimselerin en küçük kuşku taşıdığına olasılık dahi vermiyorum.
Mesele ve soru şu, bu proje içerisinde kimler var?
Tek tek isim ve adres vermem zaten olası değil ancak rahmetli Mahir Kaynak’ın adeta bir kıstas ve ölçüt haline gelmiş olan saptaması, bahse konu olan olay için de ciddi bir ölçüt ve parametredir. Camiye böylesi cerahat işleminin sonucu kimlere yarar sorusu, sanırım aranılan cevapların kahir ekseriyetine ışık tutacaktır diye düşünüyorum.
Hop hoopp durun hele durun !
Öyle ilk okul mezunu çocuk aklı ve zekâsıyla hareket edip ( aslın da ondan da aşağı )‘’ falan kişi ve oluşuma yarar ‘’ cinsinden bir saptama yaparak dert sayıma bir tane daha eklemeyin zira sizi de çekecek takatim kalmadı vallahi…
Şu kadarının altını çize çize, üstüne basa basa ve avazım çıktığınca bağırarak garantisini vereyim ki, böylesi bir operasyonun içerisin de babanızı dahi görme ihtimalini yabana atmayın derim. Evet evet babanızı…!
Dolayısıyla olayın vuku bulması, içerisin de kimlerin olduğu sorusunun altında bir sinek cinsinden ezileceğine dair özellikle dikkat çekmek istiyorum. Her zaman olduğu gibi yine bizi bizimle vuruyorlar. Alevi’yi Sünni ile Sünni’yi Alevi, Türk’ü Kürt ve Kürt’ü Türk ile vuruyorlar.
Cami diyorlar mesela, kutsal bir mabed…
Geliyor edepsizin birisi duvarına bevlediyor bunca kişinin gözlerinin içine baka baka. Kendisinden o kadar emin ki pervasızlığın sınırlarını zorluyor bu edepsiz. Sırtı sağlam, anın da kanat takıp istediği yerlere uçabileceği garantisi, özgüvenine level atlatıyor Allahsız edepsizin…
Mevzu bu kadar girift, karmaşık, içiçeliğe bambaşka bir boyut katmışken, kimi sivri akıllılar da, hemen burunları dibinde bulunanlara fatura çıkaracak kadar taş devri nüfusuna kayıtlı olduğunu açık ediveriyorlar çapsızlar…
Yahu bre ilkeller, mevzu, şayet bu denli basit ve görünür olsaydı üzerinde bu kadar konuşur ve millet olarak eşgüdüm yaygara içerisinde olur muyduk?
Bir edep yoksunu, bir ahlak yoksunu vatansız, bayraksız ve hepsinden ötesi Allahsız çıkacak, tek başına ve hem de cürret ötesi bir davranış göstererek koca bir şehrin ve üstelik birden fazla camisinin duvarına bevledecek öyle mi?
Aha bu soruya kaç kişi inanarak ve aklını kullanarak evet diyor ve bu operasyonu bu denli seviyesiz, sıradan, basit bir boyuta indirgiyor ise, babanız dahi olsa itlaf edin zira o yavşak da bu operasyonun parçasıdır…
Kimlerin olabileceğine dair bellek çekmeceme bir el atıyor ve olasılıklara şöyle bir göz atıyorum da, oruç oruç midem kalkıyor ve orucumu heba edeceğim korkusuyla hışımla kapatıyorum çekmeceyi. Bir an mideme hakim olup kısacık bir araya sıkıştırıp sizden, bizden, karşıdan, beriden…
Dün oldu, bugün oldu ve kuşkunuz olmasın yarın da olacak dinsel ve milli değerlere hakaret ve aşağılama girişimleri. Mesele, bizlerin şuur ve bilincini ne denli açık ve dinamik tutacak ve bu Allahsız, vatansız ve bayraksız yavşakların oyunlarını bozup yularlarını boğazlarına sarıp itlaf edeceğiz. Ez cümle !
Böylesi aşağılık durumlar da ilk bakacağınız yer, ilk okul çağına denk düşen bir bilgi ve zeka seviyesinden hareketle karşı mahalle değildir. hatta karşı mahalle aklınıza en son seçenek olarak dahi gelmesin. Diziniz dibinde ki, gözünüz önünde ki sizden görünenlere bakın !
Eğer olaya buradan bakıp, görüp ve bu pislikleri ahlakın, yaşamın, paylaşım, bölüşüm, şefkat, merhamet, Saygı ve sevgi harmanının dışına atmadığımız/ atamadığımız sürece hiç birimizin tek olumlu ve ahlaki söz söyleme hakkımızın olmadığını da evvela hepimizin kendimize söyleme vaktidir gayrı.
Ya bu hayatı hepimize göre saygıyı ve merhameti öncülleyerek yaşanılır kılacağız ve ya yarın minare provakasyonuna alet olacak birbirimizin celladı ce cehennem mimarları olacağız.
Buyrun yapın seçiminizi…
