banner4
23.10.2023, 09:38

BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI KEMAL BEY

1884'de Beyrut'ta doğmuştur. Tam adı Mehmet Kemal’dir. Babası aslen Yenişehir’li olup, İstanbul Sirkeci Gümrüğü Yolcu Salonu Müdürü Arif Bey’dir.

Antalya ve İzmir liselerinde okuduktan sonra, o zamanki ismiyle Mekteb-i Mülkiye-i Fünun-u Şâhâne’den (Bugünkü Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) pekiyi derece ile mezun olmuştur. 

1908 yılında Beyrut Vilayeti Maiyet Memurluğunda çalışmaya başlamış,

1909 yılında stajını bitirip asil Kaymakam olarak atanmıştır.

Aynı dönemde bir yıl boyunca Rodos İdadisi'nde Türkçe ve Sosyal Bilimler öğretmenliği yaptı. 18 Aralık 1911’de kaymakamlığa dönerek sırasıyla Doyran, 1912’de Gebze, 1913’de Karamürsel ve 1915’de Boğazlıyan Kaymakamı olarak atanır.

Ermeni tehciri sırasında Osmanlı hükumeti, Yozgat ilinin Boğazlıyan ilçesinde bulunan Ermenilerin de Suriye'ye görmesiyle,uygun bu sevk işlemlerini yerine getirmek üzere de mülkî amir olarak Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey görevlendirilir. 

Kemal Bey Birinci Dünya Savaşının zor şartlarında Boğazlıyan Kaymakamlığı ve Yozgat Mutasarrıf vekilliği yapmıştır.

Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşında yenilmesinden sonra İttihat ve Terakki Fırkası dağılıp Hürriyet ve İtilaf Fırkası iktidara gelince, yeni hükûmet İttihat ve Terakki Fırkası döneminde atanan bürokratları görevden alıp yerlerine kendine yakın bürokratları getirir.

Görevden alınan birçok bürokratın hakkında soruşturma ve incelemeler başlatılır. Ancak asıl amaç geçmişin faturalarını birilerine kesip, batıya, özellikle de İngiltere ve Fransa gibi işgalci ülkelere şirin gözükmektir.

İşte bu soruşturma ve incelemeler esnasında, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'in hakkında da tehcir sırasında Ermeni ahalinin can ve mal kaybına uğramaması için gerekli önlemleri yeterince almadığı gerekçesiyle soruşturma yapılır ve sonrasında da idam talebiyle yargılanır.

Yargılandığı tarih ülkenin işgal altında olduğu 1919 yılıdır.

İşgal şartlarında İngiliz Komiserliğinin ve Rum-Ermeni şubesinin temin ettiği Ermeni komitecilerden bir çok yalancı şahit ayarlanarak, hiç bir vicdanın, aklın ve mantığın kabul etmeyeceği yüzkarası göstermelik bir yargılama yapılmıştır.

Mahkemenin ilk başkanı Hayret Paşa’nın idam kararı vermeyeceği anlaşılınca, baskılar ve tehditlerle  istifa ettirilmiştir.

Yerine “Nemrut Paşa” lakaplı Kürt Nemrut Mustafa Paşa getirilir. Yalancı şahitlerin ifadeleriyle, Kürt Nemrut Mustafa Paşa divanı tarafından mahkemenin seyri esnasında, Kaymakam Kemal Bey haksız yere suçlanarak idama mahkûm edilir. Esasen bu talep, Ermeni ve Rum Komitacılarının baskılarıyla onlara şirin gözükmek isteyen İngiliz İşgal Komiserliğinin kararıdır.

Hukuku ve vicdanları kanatan bu kararı, özellikle İngilizler başta olmak üzere, yabancı ülke temsilcilerinin aşırı baskılarına rağmen Padişah verilen bu idam kararını imzalamaz.

“İş intikam ve bilahare mukatele (öldürme) şeklini alabilir” diye fetva ister. Bunun üzerine Şeyhülislam Mustafa Sabri’den fetva alınarak, 10 Nisan 1919’da hüküm icra edilir. Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey 10 Nisan 1919 günü Beyazıt Meydanında halka açık alanda idam edilmiştir.

Rahmetliye son arzusu sorulduğunda idam sehpasından kendisini izlemeye gelen halka hitap etmek ister ve şöyle der:

“Allah vatanımıza ve milletimize zeval vermesin. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Hiçbir suçum günahım yok. Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun adalet, yaşasın millet. Müslüman Türk Milleti kıyamete kadar var olacaktır.”

Kemal Bey’in üzerinden çıkan vasiyeti tarihe bir belge olarak kalmıştır:

“Merhum sevgili oğlum Adnan’ın medfun bulunduğu Kadıköy Kuşdilli Çayırı’ndaki kabristanda yavrumun yanına gömülmemi diliyorum. Teyzem ve kardeşim Kadıköy’ünde sakindirler. Teyzemin adresi Mühürdar Caddesinde 67 numaralı hanedir. Adı İsmet Hanım’dır. Defin masrafım teyzeme tevdi buyurulmalıdır.

Kabir taşım, hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır: “Millet ve Memleket uğruna şehit olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal’in ruhuna fatiha”. 

Perişan zevcem Hatice’ye, yavrularım Müzehher ve Müşerref’e muavenet (yardım) edilmesini, yavrularımın tahsil ve terbiyesine ihtimam buyurulmasını Müslüman Türk vatandaşlarımdan beklerim.

Babam, Karamürsel Aşar Memur-u Sabıkı (görevine son verilen vergi memuru) Arif Bey de acizdir. Kardeşim Münir de kimsesizdir. Bunlara da muavenet (yardım) olunursa, memnun olurum. Türk Milleti ebediyyen yaşayacak, Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah, millet ve memlekete zeval vermesin. Fertler ölür, millet yaşar. İnşaallah Türk Milleti ebediyete kadar yaşayacaktır.” 

14 Ekim 1922’de  TBMM tarafından çıkarılan özel bir kanunla Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in ilk "Milli Şehit" ilan edilmiştir.

TBMM’nin 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla ilk  “Milli Şehit” ilan ettiği eski Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyin ibretlik ve hazin hayat hikayesi bizler için ibret vesilesidirVefat tarihi olan 10 Nisan'da her yıl  bir avuç hamiyetperver insan tarafından da Kadıköy Kuşdili çayırındaki kabri başında törenle anılmaktadır.

Atatürk, TBMM’de ilgili kanunun gerekçesini: “Memleketin kurtuluşunu, geleceğini, saadetini ilerleme ve gelişmesini hayat tarzı kabul eden ve suikaste maruz kalarak şehit edilen yöneticilerin geride bıraktığı eş ve çocukları milletin ve devletin emanetindedir. Büyük idealler peşinde hayatlarını feda eden büyük insanların aile ve evlatlarının acılarını teselli etmek, onları mükafatlandırmak, benzerlerini gayrete getirmek ve milletin şükran hislerini göstermek, kuvvetlendirmek, onların fakir fukara durumuna düşmemesi için gereğini yapmak,’’ şeklinde açıklar.

Kemal Bey’in kızı merhum Müşerref Gürenci’nin anlattığına göre, Atatürk, dedesini (rahmetli Kaymakam Kemal Beyin babasını) Konya’da kabul ettiğinde aralarında şöyle bir konuşma geçer:

Atatürk: “Gel bakalım devletin babası”.

Arif Bey:  “Aman Paşam devletin babası sizsiniz”.

Atatürk:  “Sen öyle bir evlat yetiştirdin ki oğlun bu meşaleyi tutmasaydı biz ateşi yakamazdık. Işık tutan senin oğlundur” der.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah..

Yorumlar (0)
12
az bulutlu