banner4
29.04.2021, 11:11

BİYOMETRİK VERİ TEKNOLOJİSİ

Biyometrik, kullanıcının fiziksel (parmak izi, avuç içi izi, yüz, iris, retina, kulak, el damarı, vücut kokusu/salgısı, DNA bilgisi vs) veya davranışsal (ses, yürüyüş, imza, klavye, yüz mimikleri, tepkiler/refleksler vs) özelliklerini tanıyarak kimlik saptamak üzere geliştirilmiş bilgisayar kontrollü, otomatik sistemler için kullanılan genel bir terimdir. 

Biyometrik Veri de, kişiye ait tüm bu fiziksel ve/veya davranışsal özelliklerini tanıyarak kişinin kimliğininin belirlenmesini veya doğrulamasını sağlayabilmek için geliştirilmiş bilgisayar kontrollü otomatik tanıma/doğrulama sistemidir; Nitelikli Veri olarak da isimlendirilir. Kısaca ve genel bir ifadeyle, Adlî inceleme, kimlik tanıma ve kimlik doğrulama sistemi olarak da tanımlayabiliriz.

Biyometrik Veri Sistemi Projesi, Emniyet, Jandarma, Göç İdaresi, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, AFAD gibi İçişleri Bakanlığımıza bağlı kurumlarımızın yanısıra, Dışişleri Bakanlığımız, Adli Kurumlarımız vb gibi tüm resmî kurum ve kuruluşlarımızın faydalanabileceği şekilde, HAVELSAN ve POLSAN tarafından geliştirilmiştir. Bu amaçla, POLSAN (Polis Bakım ve Yardım Sandığı) ve HAVELSAN ortak sermaye yapısıyla BİYOTEKSAN A.Ş.’yi kurmuşlardır.

Ülkemiz, 2019’un ikinci yarısında başlatılan ve 1,5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanan “Biyometrik Veri Yönetim Sistemi Teknolojisi”ni geliştirip kullanmaya başlayan dünyadaki 7 ülkeden biri olmuştur.

Her alanda gelişen ve değişen dünyada, teknolojik imkanlardan daha fazla yararlanmak, teknolojinin de yetersiz kaldığı kimi alanlarda ise teknolojiyi daha da geliştirerek özelde ülkenin, genelde insanlığın hizmetine sunmak gayesi yönünde çalışmalar hız kazanmıştır. Aynı zamanda dünyada marka bir sektör haline de gelmiş ve yüksek katma değer girdisi ve ticari yüksek kârlılığı nedeniyle, ticari sektör olarak da ülkelere üstünlük sağlamaya başlamıştır.

Endüstri 4.0 kavramının hayatımıza girmesiyle ve akıllı cihazların kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, nitelikli veri, veri madenciliği ve yapay zeka kavramları da, her alanda önem kazanmaya başlamıştır. 

Buna en güncel ve sıradan bir örnek olarak, çoğumuzun kullandığı Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya araçlarındaki sair tercihlerimize ve yansıttığımız düşüncelerimize göre, bize re’sen sunulan ve karşımıza çıkarılan ticari reklamlar, siyasi gruplar, düşünce akımları gibi beğeni/tercih tekliflerini veya YouTube’da önceden izlediklerimizden yola çıkarak tekrar YouTube girdiğimizde karşımıza çıkan film, müzik vb önerilerini gösterebiliriz. İşte tüm bunlar, bizim davranışlarımızdan çıkardıkları verilerin harmanlanmasıyla önümüze konulan beğeni ve tercih teklifleridir. Bu, işin en masum ve en sıradan gibi görünen yüzüdür. Oysa bu verilerin birilerince değerlendirilmesi, aynı zamanda bizim siyasi-dini-ticari bireysel tercihlerimiz ve hatta karakter tahlilimiz hakkında onlara bilgiler de sunmaktadır; bir başka ifadeyle, güya herkesten gizlediğimiz kendimizi, esasında herkese anlatmamızdır.

Konuya siyasi, ticari, iktisadi vb ülke güvenliği açısından baktığımızda ise, bu teknoloji, oldukça hızlı ve yüksek isabet oranlı sentezleri/tahlilleri ve risk analizlerini ilgili ve yetkili kamu kuruluşlarımıza/kamu personelimize sunmakta ve muhtemel tehlike ve tehditlerin erken bertarafına imkan vermektedir.

6 Nisan 2021’de Ankara’da yapılan, İçişleri Bakanımız Sn Süleyman Soylu’nun, Savunma Sanayi Başkanımız Sn Prof. Dr. İsmail Demir’in, Jandarma Genel Komutanımız Orgeneral Sn Arif Çetin’in, Emniyet Genel Müdürümüz Sn Mehmet Aktaş’ın da katılımlarıyla düzenlenen “Biyometrik Veri Yönetim Sistemi-AFIS Tanıtım Toplantısı” ile, “nitelikli parmak izi tanıma ürünü”nün ilk olarak İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nde kullanıma alındığı; sistemin ikinci fazında ise, olay yerinden alınan kriminal izlerle çalışacak “niteliksiz parmak izi tanıma ürünü” geliştirmelerinin de tamamlandığı ve kısa sürede ilgili birimlerin kullanımına sunulacağı açıklandı. Proje tam anlamıyla bitirildiğinde nitelikli ve niteliksiz parmak izi  tanıma sistemi dışında, avuç içi tanıma, retina ve iris tanıma, yüz tanıma, ses tanıma, yazı ve imza tanıma gibi özelliklerin de yer alacağı, yine aynı toplantıda kamu oyuna açıklandı. Ve biyometrik verilerin toplanacağı, sayısallaştırılacağı ve doğrulanıp depolanacağı “Milli Biyometrik Veri Merkezi” kurulması hedefi üzerinde çalıştığı ifade edildi.

Tamamen kendi Mühendislerimizin başarısıyla geliştirilen “Biyometrik Veri Yönetim Sistemi Teknolojisi”ne sahip dünyada 7 ülkeden birisi olmamız, başta siyasi, ticari, adli, idari ve iktisadi alanlarda (özellikle erken haber ve tedbir alabilme, sair sıkıntıları bertaraf edebilme, suçun ve suçluların öncelikle bertarafı ve suç oluşmuşsa erken yakalamalar vb konularda) ülkemize çok önemli avantajlar sağlayacağı gibi, aynı zamanda birçok konuda ülkemizi dünyada 1 adım daha öne geçirecek ve yakın gelecekte bu yazılım, ihraç edebileceğimiz marka değerlerimizden biri olabilecektir.

Nitekim ülkemiz özellikle son yıllarda, simülasyon, bilgi ve iletişim, komuta kontrol, siber güvenlik gibi alanlarda geliştirdiği teknolojilerle geldiği aşama ile, bir taraftan dışa bağımlılığı oldukça azaltmış, diğer taraftan da dünyada bu alanda yarattığı markalarla önemli ihracatçılar arasına girmeye başlamıştır. Bunu söylerken, dünyada küresel biyometrik sistemlerin pazar büyüklüğünün 2020 yılında 36,8 milyar dolar olduğunu, bunun 2025 yılında 68,6 milyar dolara yükseleceğinin tahmin edildiğini ifade etmek isteriz. Bu rakamsal veriler, bizim de ülke olarak marka ihracatçılar arasında yer aldığımızda, ülkemize kazandırılacak ihracat gelirlerinin muhtemel boyutunun ne olabileceği konusunda bir fikir verecektir.

Bu sistem, kamu hizmeti ve güvenliğinden sınır güvenliğine, bankacılık sektöründen şehir güvenliğine kadar birçok alanda sair imkan ve avantajlar sağlayabilecektir.

Öte yandan, kişisel verilerin edinilmesi ve kullanılması, 6698 sayılı 24.03.2016 tarihli “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu” ve 108 numaralı ve 28.01.1981 tarihli “Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tâbi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi” ile kabul edilen ve CETS 223 numaralı Protokolle 18.05.2018’de yenilenen “Modernize Edilmiş Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tâbi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi” kapsamında, kişisel veriler uluslararası düzeyde koruma altına alınmıştır. Aynı husus, AB’de 95/46 sayılı Direktifin güncellenmesiyle “2016/679 sayılı Genel Veri Koruma Tüzüğü” ile (Avrupa Birliğinde) hukuki alt yapısı oluşturulmuştur. Bu nedenlerle, biyometrik veri, hem hassasiyetle korunması gereken ve hem de yetkili kurumlar eliyle etkin ve verimli şekilde ancak büyük bir mahremiyet içerisinde kullanılması gereken veridir. İçişleri Bakanımız Sn Süleyman Soylu’nun ifadesiyle, bugünün dünyasında kişisel verilerin korunması hakkı, temel insan hakları arasına girebilecek kadar önemli bir hale gelmiştir. Bundan dolayı da bu verilerin korunması, bizzat o kişinin kendisinin korunması anlamına gelmektedir.

Bu açıdan bakıldığında, her alanda birçok avantajlar sağlayan sistemin, özellikle kişisel verilerin edinilmesi, muhafazası ve kullanımı konusunda, yetkili kamu kurumlarının personeli tarafından büyük bir mahremiyet içerisinde edinilmesi, muhafazası, takibi ve kullanımı oldukça önem ve hassasiyet arz etmektedir.

Yorumlar (2)
ertuğrul çolak 3 yıl önce
Bize Allahu ekber eme düser. Milyarlarca insanın parmak izinden tut bütün özelliklerini farklı yaratmak Allaha mahsustur. Bu da Allahın adil isminin tecellisidir. Eğer aynı olsaydı suçluları tespit etmek çok zor olurdu. Güzel bir makale olmuş
Yaşar Çiftçi/Kimya Yüksek Mühendisi 3 yıl önce
Kaleminize sağlık Saygıdeğer Müsteşarım, yine elektronik çağın bilgisayar çağın insanlığa getirdiği yaşam felsefesinin bir parçaması olan ve tüm insanların her adımını izlemeye giden bionetrik veri teknilojisi konusunda çok güzel çok doyurucu bir yazı yazmışsınız bu g
12
az bulutlu