banner4
13.05.2022, 10:10

BİR MUHASEBE DUYGUSU...


İnsan kemal yaşına gelince hayatının muhasebesini yapma ihtiyacı hisseder. Bende uzun zamandır yaşadığım bazı değer çatışmalarının anlamını bulmaya çalışıyorum. Kişisel günahlarım saklıdır ve onların hesabı Allah’adır.
Hayatımda haksızlıklara karşı aldığım tavırlar, bir vicdani ret midir? Ahlak ve inanç tercihlerim ya da değer yargılarım nedeniyle herhangi bir kimseye haksızlık yapılmasını kabul edemeyişimle ben, mükemmellik hastalığına yakalanmış birisi miyim? 
Benim duygum şudur: Olacaksa en iyisi olmalı ya da yanlış yola girilmişse o yoldan geriye dönülecek şekilde vazgeçilmeli...
Hayatta değer çatışmaları karşısında bize yol gösteren, bunlar arasında seçim yapmamızı sağlayan şey, yaşam deneyimizden elde ettiğimiz değer yargılarımız ve bilincimizdir. Yine daha yüksek değere yönelmeyi sağlayan da değersiz olarak gördüğü şeyden uzaklaştıran da bu düşüncelerdir. İnsanı, kendi değer duygusundan “daha yüksek” değeri seçtiren şey, istemenin ve niyetin değeridir. Bir başdeğerin, niyetin, yönelimin değeri; yönelen gayedir. İyinin içeriğini daha güzel hale getiren, bir şeyi iyi ya da kötü yapan da bu niyettir. Böylece daha iyi, yüksek bir değere ulaşma amacıyla yapılan seçimdir. 
O halde benim kontrolümde kalan tüm ortamlarda, davranışlarımı ve değer yargılarımı mevcut düzene “yenilik getirmek” için kullandığımı söylemeliyim. Açık bir toplum oluşturma, sorunlarımızı konuşma, çözüm yollarını bulma, yanlışları bu suretle tekrarlamama, sosyal adalet ve hak üzere liyakate dayalı bir adil düzen kurma hayalim gereği, gördüğüm yanlışlara itirazlarımı bildirerek, mevcut sorunların tamirine ve yenilik inşasına çalıştım. Vicdani tutumlarım ya da mükemmellik beklentisi taşıyan ilkelerim yüzünden ise ödül ve cezaya göre itaatçi olamadım. Öyleyse insanı anlama çabası ile hakkımdaki ötekileştirme davranışlarından vazgeçilmesini bekliyorum. Bu ülkede ‘hak altında görünen haksızlıklardan kurtulmanın’ en iyi yolunun, her birimizin felsefe ve hikmetle elde ettiği tecrübe bilgisi sayesinde mümkün olacağını düşünüyorum.
Ve ekliyorum: Her kim ortaya çıkıp, görünmeyi seçerse; gösterişin kulu olur. Her kim gizli kalmayı sever ve isterse; o kişi Allah'a kul olur. İlahi irade sahibi, isterse kulunu ortaya çıkarır, isterse onu gizli bırakır... Öyle ki şöhreti seven Allah'a sadık olamaz. Samimi yöneliş O'nun rızasını ararken, halkın beğenisini gönülden çıkarmakla mümkündür. Hikmeti murat eden, toprak olmayı kabul etmelidir. Toprak gibi alçak olmayan gönüllerde hikmet gülleri bitiremez.
 

Yorumlar (0)
12
az bulutlu