banner4
21.09.2020, 20:01

BİLGİSEL BOYUT-05

Bu üç aşama;

1.Tanılama

Sorunsalın çözümündeki başarı, başlangıçta yapılan tanının gerçeğe uygunluğu ile sınırlıdır.

2. Doğrulama

Tümdengelim ve tümevarım bireşiminin odaklaştığı bir aşamadır. Bilimsel yöntemin, öteki sorun çözme yaklaşımlarına karşın en belirgin üstünlüğü bu doğrulama aşamasının varlığıdır.

3. Raporlaştırma

Tanılama ve Doğrulama süreç ve sonuçlarının baştan sona ve belli kurallar içinde belgelendirilmelerini içerir.

Bu süreçleri kapsayan bilimsel yöntem; Açık ve seçiktir, denetlenebilir, yansızdır, deneyci ve seçicidir, eleştirici ve düzelticidir.

a. Olgu

Geniş anlamıyla olgu, evrende, ya da dış dünyada olup biten her şeydir. Dar anlamda gözlemlere konu olan ve doğada var olan nesnelerdir. Doğa biliminde iki tür olgudan söz edilir; gözlenebilir olgu, varsayımsal olgu başka bir deyişle gözlenebilir olgudan dolaylı olarak çıkarımsal olgudur.

Bilim, olgular arasında seçme yapan, düzenli ve düzensiz olguları ayırt eden ve ilk aşamada düzenli olgulara yönelen bir bilgi etkinliğidir. Olgular konusunda ya genellemeye, ya da yasalara ulaşmayı amaçlar. Bu nedenle bilim adamı öncelikle genelleme yapmaya elverişli düzenli olgularla ilgilenir. İkinci aşamada bu düzenli olgu yığını arasından kendi ilgi alanına giren, ya da kendi varsayım ve kuramını destekleyecek olan olgulara yönelir. Bilimde bu olgu, “seçilmiş olgu”dur.

b. Duyumsama

Duyumsama, duyular ile gerçekleştirilmiş bilinç oluşumudur. Başka bir deyişle, nesnel çevrenin duyu organları üzerindeki etkisinin yalın sonucu veya duyu organları yoluyla beden alanı, ya da dış çevreden toplanan uyarıcılardır. Bu nedenle, bir duyu organının uyarılmasıyla oluşan, zihinsel ve ruhsal süreçler ile fiziksel süreçler arasındaki ilişkiyi ele alan bir psikolojiyle birlikte, zihin ve beden arasındaki etkileşim üzerine bilimsel bir çalışma olayıdır.

Herhangi bir anlık olarak katılım olmaksızın edinilen izlenim olarak da tanımlanabilen duyum, nesnel olarak ani bir tepki, öznel olarak da az çok belirgin bir bilincin ortaya çıkması, alınan izlenimin gelişerek bir algı veya imge haline gelmesidir.

An” yani verili ve doğal akıl, bir yandan içe, organlarla ilişikliğe doğru, diğer yandan da dışa, ya da nesnel ortama doğru yönelerek çeşitli ilişkiler kurar. Dışa yönelmesi dış duyumsama, içe yönelmesi ise iç duyumsama olarak adlandırılabilir. İç duyumsama, içgüdü uyarımlarının “An” tarafından algılanmasıdır. İnsan, iç ve dış dünyayı duyumsama yolu ile algılar. Bilgi edinme süreci, nesnelerin duyular aracılığı ile duyumsanarak fark edilip “An”da algılanması ile başlar.

c. Algılama

Almak kökünden gelen algılama, en geniş anlamıyla “An”ın yani verili ve doğal aklın kendi iç ve dış ortamından gelen verileri alma işlevidir. Yani, nesnel gerçekliğin, duyularla duyumsanarak “An”a aktarımıdır. Diğer bir deyimle “An”, çevreye açılan pencereler gibi olan duyu organları aracılığı ile içgüdüsel olarak çevresine yönelir ve duyumsama ile duyu verilerini kaydederek biçim kazandırır. Bu bağlamda algılama, “An”ın ya da verili ve doğal aklın biçim kazanmasıdır.

Algı tekildir ve bir şeyin, ya da nesnenin, olgunun, olayın burada ve şimdi, ben tarafından duyumlanmasıdır. Duyumda anlık olarak katılım yoktur, ancak duyumun tekilliğinin bilincine varmak anlık olarak katılımı gerektirir ki, algı duyumun bu “An”lık olarak katılım sonrasındaki görünümüdür.

Kendine özdeş olan “An”, duyular aracılığı ile algılar edinmeye başlandığında, algılar arasında ayırımlar ile farkındalığa geçer. Böyle bir farkındalık, başlangıçta biçimsel imge ayrımlarıdır ve en az iki nesneyi birbirinden ayırt etme yönünde oluşur.

Bir nesnenin algısı, “bu”nun algısıdır. Farkındalık ise daha çok bu ve bu olmayanın ayırımlı algısı demektir. Başka bir deyişle, farkındalık için “bu” ve “şu”nun algısı gerekir. Burada kullanılan imge, nesnelerin algısı yoluyla “An”da oluşturdukları izdüşüm demektir.

d. Gözlem

Olgularla ilgili veri toplama işlemidir. Bilimin konusu olan algılara gözlem denir. Gözlem ilk bakışta, öncelikle tek tek şeylerin gözlemi olarak vardır. Bu ise burada ve şimdi somut bir öznenin, burada ve şimdi tekil olarak bulunan şeye yönelmesi demektir. Bu duruma en uygun deyim ise algıdır. İşte biz böyle tekil algıların değil, bu türdeş algıların yinelenmesine gözlem adını veriyoruz. Burada algı tekrarları öznelleşmeyi ve yanılma payını azaltmak içindir.

Bilimsel gözlem, bilim adamının yasallık, süreklilik ve düzenlilik arayan bir araştırma ilgisi doğrultusunda saptamış olduğu “düzenli algılar topluluğu”dur.

Başka bir deyişle, gözlem birden çok kişi tarafından, amaca yönelik seçilmiş olgu ve olaylardan doğru ve uygun araçlar ile yansız, yöntemsel olarak yapılan algı karşılaştırılması ile bulunan ortak oluşumudur.

Bilim, gelişigüzel tekil algı önermelerinden değil, gözlem önermelerinden tümel önermelere ulaşmayı amaçlar. Bu durumda gözlem, olgularla ilgili yöntemsel bir veri toplama sürecidir. Bilimsel değeri olabilmesi için, güvenilir ve geçerli olması gerekir. Nesnel nitelikte olması güvenilir olmasının, bir amaca hizmet etmesi de geçerli olmasının ölçütleridir. Bilim adamı saf bir olgu toplayıcısı, olgu derlemcisi, yalnızca gözlemek için gözleyen birisi, ya da edilgen bir izleyici değildir. O aklındaki bir soruya yanıt aramak, açıklama getirmek için gözlemlere başvurur ve kendi kuramsal önerilerine destek aramak için dış dünyaya yönelir. Ancak, bu soruları soran bilim adamı belli toplumun bir üyesidir ve onun istek ve amaçlarına belli bir kültür çevresinde edinilmiş dürtü, yönelim ve düşünce yöntemleri örtük biçimde olsa da eşlik etmektedirler.

Gözlem; algılama ve yorumlama gibi iki aşamalı bir işlem olduğundan, yorumlamada en büyük sorun, yorumlayanın kültüre, inançlara ve eski düşünce biçimlerine bağımlılık oranı olmaktadır. Çünkü geçmiş yaşantımızdaki kavramlar, bilgiler, inançlar, başka bir deyişle her türlü koşullanmalar yorumu etkilemektedir.

Bilimsel gözlemlere yönlendirici ilgi ve bilgilerin öngelmesi demek, gözlemlerin hep bir tarihsel bağlam içerisinde yapılması demektir. Bu da dış dünyaya hep tarihsel kalan bakış açıları altında ve yine tarihsel ve göreceli bir biçimde yönelindiği anlamına gelir.

e. İnceleme

Gözlenen nesnenin hangi özelliklerle donanmış olduğu dikkatli gözlem aracılığıyla saptamaya çalışmaktır. Başka bir deyişle, herhangi bir nesnenin özelliklerinin gözlem aracılığıyla araştırılması onu incelemek demektir.

f. Deney

Geniş anlamıyla koşulları yapay olarak hazırlanmış olayların gözlemidir. Yani gözlemde kendiliğinden olan olay ve olgular incelenirken, deneyde, deneycinin karışması ile oluşan olgu ve olaylar incelenir.

g. Ölçme

Gözlem veya deney verilerinin, elden geldiğince kesin, açık ve doğru bir biçimde dile getirilmesi amacıyla, sayısal olarak anlatımıdır.

İki türlü ölçme vardır;

1. Doğrudan Ölçme

Fiziksel ve doğal olgular, anlaşmaya varılmış standart birimler ile ölçülürler. Metre, gram, santigrat, ya da Fahrenhayt derece gibi birimlerle ölçülebilirler.

2. Dolaylı Ölçme

Toplum bilimleri ve benzerinde standart birimler yoktur. Zeka, başarı, kişilik, tutum ve buna benzer kavramlar, yargısal olarak ölçülebilirler. Dolaylı ölçmeler göreceli sonuçlar verir.

h. Betimleme

Betimleme, nesnelerin ne, olguların nasıl olduklarını bir dizi mantıksal (çözümleme, tanımlama, sınıflandırma) ve matematiksel (sayma, ölçme) işlemle anlatım etkinliğidir. Betimleme, tüm bilim dallarında ilk aşamayı oluşturur. Amacı, araştırma konusu olguları ve bu olgular arasındaki ilişkileri gözlem, deney ve ölçme gibi işlemleri kullanarak saptama, sınıflama ve kaydetmedir.

Başka bir deyişle, somut gerçekliği içinde bir nesnenin, olgu, ya da olayın ne olduğunun, yani kendine özgü belirtilerinin elden geldiğince, tam ve açık seçik bir biçimde göz önüne serilmesidir. Herhangi bir olguyu betimlemek için, o olgunun dışına çıkmaya gerek yoktur. Olguyu, oluş süreci içinde algılamak ve kaydetmek yeterlidir.

Betimlemenin ne olduğu sorusuna, açıklama ise bunun neden böyle olduğu sorusuna yanıt bulma çabasıdır. Bilim, önce olgunun “ne” olduğunu bildirmek zorundadır. Ancak, buna göre ve bundan sonra onun “neden” öyle olup da, başka bir biçimde olmadığını anlamlı bir biçimde sorabilir.

Bunun için bilim adamı, önce gözlemsel olguların betimlenmesine yönelmek ve bundan sonra açıklanması gereken verileri, kendisini bir yasallığa götürebilecek bu betimlemelerle birlikte ele almak durumundadır. Ancak, bu yolla bir dizi tekil anlatımdan, genel yani yasal anlatımlara ulaşmak olası olacaktır.

...

Yorumlar (0)
12
az bulutlu