banner4
12.11.2020, 10:10

Bieden; “İmkânlar Ülkesi Amerika” Türkler ve Kürdler

Bieden Amerika’da seçimini açık ara kazandı. Dünyanın “çılgın adam” dediği Trump’tan Amerika ve Ortadoğu halkları kadar,   dünya halkları da kurtuldu desek, emperyal ormanında  bir ağaca bakıp, ormanı görmemek gibi bir bilinç kaybına mı uğramış oluruz? Yoksa Trump’ı da Amerika politikasına, iyi polis, kötü polis senaryosunun rutin bir aktörü olarak mı, görmek   lazım? Bakın Trump koltuğu bırakmak niyetinde değilmiş, diyorlar. Diktatör yapılı kimi insanlar zaten böyledir, böylesi günlerde bunlara sabretmek gerek. Böyle adamlar seçimle gelseler de kaybettiklerine ve koltuğu bırakmaları gerektiğine inanmak istemezler.

Ne olursa olsun, dünyanın kanunudur. Kaybedenin ağıtı dar alanda söylenir ve unutulur. Kazananın ise, zafer şarkıları ufukları aşar. Dostlarına umut, yarınlara muştu, rakiplerine karamsarlık olurlar. Ve bu devr-i daim hep böyle olur.

Demokrasilere insanlarla varılır ve demokratik sistemin yasalarıyla da topluma kalite kazandırılır.

Bieden ciddi geldi. Amerika ve dünya ondan ciddi şeyler bekliyor. Bizde bir öz deyiş var; “ Arkadaşını söyle, senin nasıl bir adam olduğunu söyleyeyim” derler. Bieden yönetim kadrolarını henüz açıklamadı ama, seçim sürecinde temkinli dik duruşuna, siyasi deneyimlerine, Amerika’nın “kırık kalpli siyah vatandaşlarının yanı sıra onlardan bir siyasi enerji küpü, bir adalet insanı Bayan Kamala Harris’i peşin peşin yanı başında tutmasını bildi. “Ardılımdır” mesajıyla iki numarası olarak kendine ve Amerika’ya Başkan yardımcısı göstererek, terkisine aldı ve seçilmesini sağladı. Tecrübe ile gençliği, beyazlarla siyahları seçimden önce hem partisinin hem seçmenin zihnine aşıladı. Bu becerikliliğiyle Bieden iyi ve deneyimli bir siyasi örgütçü olduğunu kanıtladı. İç politikada yumuşamayı ve normalleşmeyi, dış politikada ise, Amerika’nın yanlışını bile Amerikalıların çıkarı için, doğru göreceğini, zikzaksız bir duruş sergileyeceğinin sinyallerini vermesi bekleniyor. Bu duruşu ile iç politikada normalleşmeyi sağlayarak Amerikalılara istikrar sağlayacağı belli de dış politikada neler yapacağını kestirmek için erken...

Amerika seçimleri için, bölgemizle ilgili bir parantez açacak olursak; tüm dünyada en çok duygularıyla yaşayan Ortadoğu halklarının ve sanırım söylemek gerekirse, Türkiye’de muhalefetin ve diğer ülkelerdeki Arapların kazanmasını istediği aday Bieden idi. Yine yanılmıyorsak; Kürdlerin kahır ekseriyeti bu seçimi nefes nefese izlemedi, adeta yaşadı. Hatta abartısız tüm dünya Kürdleri hep bir ağızdan sanırız Bieden dedi. Üstelik, Amerika’da yaşayan Kürdlerin ekseriyeti oylarıyla Bieden’ı desteklediği söyleniyor... Buna sebep olan Trump’ın Irak ve Suriye’de yarattığı bir dizine hayal kırıklığı sayılabilir. Trump yalnız Kürdlerle değil, bir anlamda tüm muhataplarıyla kaçak güreşti. Kendinden zayıfa güven vereceğine, ondan güven istedi.

 Toparlarsak, genel anlamda Amerikalı seçmen Bieden’in sosyal ve ekonomik demokrasiyi düzeltebileceği, siyahların öfke ve gerginliğini azaltabileceğini, normalizasyonu sağlayabileceğini gördü ve güvendi. Amerikalı seçmen dünyanın tek kutuplu bir dünya düzeninden çıktığını, pandemiyle ekonomik ve psikolojik sorunların tetiklendiğini görüyor. Tüm iyileştirmeleri Bieden’den bekliyor. Amerika’nın Bieden’li Avrupa Birleşik Devletleri, Nato, ve Ortadoğu’nun yeni versiyonu Avrasya politikalarının nasıl olacağını ve bu coğrafyanın nasıl ısıtılacağı ihtimalini bize kuvvetle ve sık sık hatırlatacağı ihtimali öne çıkacağa benziyor. Yine yenidünya’da ekonomik ittifakların, siyasi ittifaklara dönüşmesi hızlanacağı beklenirken; Rusya hâlâ dikey anlamda ses vermiyorsa, Afrika’da Libya’da, Akdeniz’de ve Ortadoğu’da Suriye ve İran’da yatay anlamda toparlanıp dipten gelen dalga gibi mevzilerini kaybetmemeye gayret ediyorsa, gelişmeler karşısında “evcilleşmiş Ayı” rolune soyunurken de ürkütmeden Rus-Çin-İran ittifakına Türkiye’yi ilave etmekte ısrarcı. Bu hassasiyeti ve ödün verme silsilesi Suriye, Irak ve Libya’da ve en son Ermenistan Azerbaycan arasındaki Karabağ (Kızıl Kürdistan) çatışmasındaki sessiz ama kararlı rolüne devam ediyor.

Periferimizdeki bu başat konulara ve nedenlerine kalsa bile Amerika’nın, ülkesel ve küresel çıkarları için, emperyal demokrasilere yeniden sahip çıkma adına banal tabirle, “hot zotçu” Trump’ı çizmeliydi ve çizdi.

Şüphesiz Amerikalının gözünde dünyayı anlamayan iyi bir Amerikalı yönetici Amerika için, iyi bir savaşçı sayılmaz. Bize göre ise, Bieden’i tanımlamak henüz erken. Adam henüz kabinesini açıklamadı. Bieden kabinesinin siyasi ve ekonomik demografisi önce yaşatmak istediği Amerika’yı, sonra dünyaya ve Ortadoğu’ya yöneteceği Amerika’yı tarif edecektir. Yine Bieden zaferini ilan ettiği konuşmasında ne diyordu? ”İmkanlar ülkesi Amerika.” İç politikada sosyal ve ekonomik imkânlarını vatandaşlarıyla yeniden nasıl bölüşecek, dışta nasıl adımlar atacak? İç politikaları bir iki rütujla tedavi edilse de dış politikasında Amerika kime ve nasıl “imkanlar ülkesi” olacak? Bizi ilgilendiren yakın temas konuları; Libya, Mısır, Suriye, Irak, Türkiye, İran ve Kürdistan’a yaklaşımı ve bu ülkelerin iç çelişkilerini nasıl etkileyeceği gibi lokal konulardır. Bieden kendi politikaları için, Irak’taki, Suriye’deki ve Türkiye’deki Kürdlerle nasıl bir yol izleyecek? Tabi bu arada Türkiye, Amerika ile ilişkileri kadar, Kürd, Türk ilişkilerini nasıl reorganize veya manipüle etmek isteyecek? İç hukukumuzda, Başkanlık sisteminde Kürd Haklarına nasıl bakacak? İstesek istemesek, bütün bu sorularla iç ve dış siyasetimizde diplomatlarımız muhatap olacaktır. Sanırız, Trump döneminin “İstemezuk” mantığı, Amerikaya da Trump’a da nasıl ve niye yaramadığını, en iyi bilen Sayın Bieden’a bir şeyler öğretmiştir.  

 Son söz: Dünya her sabah zalimler için de mazlum için de yeniden kuruluyor.

Yorumlar (1)
M. Sait Yaşar 3 yıl önce
Sonuç olarak ABD nin proje ve çizgisi belidir,
Kim Başkan olursa olsun değişmez düşüncesindeyim.
Aydınlatıcı bilgiler için teşekkür ediyorum
12
az bulutlu