banner4
02.04.2021, 09:21

BERGSON’NUN DİN VE AHLAK TANIMI

Anlam dünyamızda önemli olacak kavramları anlatmaya, bize katkı sunabilecek filozofların fikirlerinden faydalanmaya devam edelim. Yine önemli bir konuyu daha açıklayalım:

Bergson’nun (1859-1941) din ve ahlak tanımı...

Bergson’a göre din ve ahlak, hayat devamlılığı içinde olgunlaşmayla birlikte, kapalı toplumdan açık topluma ilerlemedir. Bergson1932 yılında “Ahlâk ve Dinin İki Kaynağı” kitabıyla yayımladığı eserinde, kapalı ve açık toplumu, kapalı ve açık ahlâkı, statik ile dinamik dini karşılaştırır.

***

Bergson ahlâkı ve dini ikiye ayırır. Bir yanda kapalı toplum, kapalı ahlâk ve statik din vardır. Diğer tarafta ise açık toplum, açık ahlak ve dinamik din bulunur.

Kaynağını vazifeden alan toplumun genel ahlâkı, kapalı ahlâktır... Kapalı toplumların dini muhafazakar, statik, değişime kapalı ve oldukça yavaş ilerleyicidir. Böyle bir ahlak, genel, ortak ve gündelik yaşantıdır. İşini ve mesleki sorumluluklarını yerine getirmek, başkasının malına, canına zarar vermemek vb. türünden toplumun alışkanlıklarını ve gündelik davranışlarını konu edinir.

Kapalı ahlâkın kuralları son derece sıkıdır ve bireylerden tam bir itaat ister. Kapalı ahlâk toplumun tüm insanlığın değil, belli bir zamanda ve mekânda mevcut bir toplumun varlığını sürdürmesini hedefler.

“Statik ahlak, zorunlu ve baskıcıdır. Bu sorumluluğun emredici, baskıcı ve ceza verici olması sebebiyle de zekâ altıdır.”

Kapalı ahlak toplumu, diğer topluluklardan kendini ayırır ve ortak amaçlar uğruna birlikte harekete geçer. Tehlikelere karşı, birlik çağrısı yapar.

“Kapalı toplum, kendi toplumun menfaati için uğraşan, başka toplumlar söz konusu olduğunda da kendini onlara karşı korumak veya menfaat çatışması durumunda saldırmak için birbirine tutunmuş toplumdur. İlk toplumlar bu yapıya sahiptirler.”

Töre ahlâkı, kapalı ahlâkın en iyi bir örneklerinden biridir. Töre yalnızca belli bir topluma ait olanların yaşamlarını düzenler.

“Kapalı toplumlar için ahlaksal ödev, bireylerin menfaatini aynı yöne doğrultarak birlikte hareket etmektir. Zekânın ‘masal yaratma’ işlevinden kaynaklanan statik din, kapalı topluma ait bir dindir.”

Kapalı ahlâk, başka toplumları/toplulukları dışlar, savaşçıdır, geleneklerini/törelerini ihlâl eden bireylere karşı şiddet uygulamaktan çekinmez.

“Ahlaki değerler, ilkel dinlerde, toplumun menfaatine ve yararına göre hareket eder. Bu amaç doğrultusunda ‘ahlaksızlık’ olarak görülen adam öldürme, yağmalama, savaşmak, ilkel dinin menfaatinden ise, Tanrı bunu emredecektir(!)”

Bu toplulukların ahlaki değer ölçüleri, menfaatlerine göre değişmektedir.

Ayrıca, kapalı bir dinde sistemli bir biçimde korkular, sanrılar, safsatalar üretilir.

“Demokrasi, kapalı toplumun yaşayışına aykırıdır. Kapalı toplumda önemli olan kendi insanlarının menfaatidir. Demokraside ise tüm insanların eşitliği söz konusudur. Ayrıca kapalı toplum, kendinden olmayana saldıracaktır.”

Kapalı/statik dinin meydana gelmesinde etkili olanlar masal anlatıcılar, krallar ve toplumda söz sahibi olan idarecilerdir.

***

Bergson, kapalı ahlaka karşılık, diğer bir ahlak türünü nazara verir ki bu “Açık ahlâk”tır.

Açık ahlâk, açık bir topluma ait olup, belirli bir toplumun malı değildir. Bütün insanlığa açık ve evrenseldir. Bergson açık ahlâkı ve açık dini, ilerleme ve yaratıcılık işleviyle görmektedir. Evrensel dinler ve ahlâklar, savaşçı değildir, açık bir toplumu oluşturma idealiyle barışı hedeflerler.

Bu ahlak, gerçekte bir duygu ahlakıdır. O kahramanların veya azizlerin vicdanlarında somutlaşır.

“Dinamik dinin aşk ahlakı olarak adlandırdığımız bu yapının kurucuları veya temsilcileri, seçkin ruha sahip insanlardır.”

Bergson’a göre açık ahlâk, yenilik vaat eden heyecanlar sunar. Bu heyecan insanları, zekanın dışına çıkararak, zihinsel olarak durağan olmayan, sezgi sıçramaları yapabilen mistik deneyimlere götürür. Yeni değerlerin temelinde sevgi ve heyecan vardır.

“Mistik hayat, insan türünün var olması için tabiatın sunduğu şartları aşarak ve böylece tabiatın zorlamasından kaynaklanan kapalı toplumu ve onun ahlakını değiştiren ve şekillendiren seçkin insanın ruhi yaşantısıdır.”

Bergson’a göre, bu heyecanlar hem değer oluşturur, hem de bu değerleri yayarlar. Toplum da heyecan ve sevgi dolu bu çağrılara isteyerek uyar.

“Dinamik din ve ahlakın kaynağı aynı yerdir. Bu yer ise mistik insanların yaratıcı heyecanı ve sevgisidir.”

Açık din ve ahlakta, toplum artık katı kuralların, yükümlülük ve alışkanlığın zorlamasına boyun eğmez. Aziz olanların ahlakı, bütün insanlığın iyiliğini ve mutluluğunu hedefleyen değerler üretir. Açık ahlak, baskı yerine özgürlüğü esas alan, sevgiyi temel alan, yaratıcılığı teşvik eden özelliktedir.

“Mistikler, içlerindeki Tanrı aşkını insanlara anlatacak ve açık toplumu yani dinamik ahlakı oluşturmak isteyeceklerdir. Açık toplum ahlakı, herkesi seven, kimseye düşmanlık beslemeyen, evrensel değerlere uygun olan, tüm insanlığın iyiliğini düşünen ve tüm mazlumların refahını gözeten insanlık ahlakıdır. Böyle bir ahlaki yapı, yüksek ruhlu kişiler tarafından yapılmaktadır. Böyle bir ahlakın mensupları tüm insanlık olabilirken, bu ahlakın sahipleri diyebileceğimiz kurucuları Peygamberler veya Azizlerdir.”

Görüldüğü üzere, kapalı/statik dinin meydana gelmesinde etkili olanlar masal anlatıcılar, krallar ve idareciler iken, açık/dinamik dinin temsilcileri, peygamberler, azizler, mistikler ve filozoflardır.

“Açık toplumun ahlakının oluşması için kapalı toplumun içerisinden çıkmış Peygamberlerin veya Azizlerin kapalı toplumdaki sorumluluk ahlakını aşmış olmaları gerekmektedir. Bu insanların, diğer insanlara örnek olabilmesi için öncelikle içinde bulunduğu konumun bilgisine ve zekâsını çevreleyen sezgiyle hayat oluşumunu kavraması ve dolayısıyla mistik bir hayatı yaşaması gerekmektedir.”

Bergson’un arzu ettiği toplum, açık bir ahlaka, dinamik bir dine sahiptir. Bergson bunu şöyle açıklar:

“Felsefe ile dinin birbirlerine karıştığı yerde bireylerin din algısında ve zihin dünyasında ciddi farklılıklar oluşur. Din, masal yaratma ve ibadet etme işleviyle kurgusal eylemlerde bulunur, felsefe ise bu tarz eylemleri eleştirir. Dinamik din, zekâ ve sezginin ürünüdür. Sezgi, bir bakıma kontrol mekanizması gibidir. Tanrı’nın buyrukları kalbimizi tatmin etmezse, zekâya ve sezgiye başvurabilir ve nedenini sorabilir...”

Düşünme becerisini geliştiren toplumlar, inanç ve alışkanlık üzerine olan bakışlarını, akıl yürütmelerle, kavramsal temellendirmelere dayalı düşüncelere dönüştürürler. Böylece, kapalı din ve ahlak (statik din/kabile dini) ‘masal oluşturma’ işlevinden yani statikten, dinamik dine ve açık ahlaka doğru ilerler. Yerini sanata, edebiyata, felsefeye, toplumsal kurumlara bırakır. Bu şekilde kapalı toplum, açık topluma çevrilir.

Kaynak:https://acikerisim.uludag.edu.tr/bitstream/11452/915/1/543273.pdf

Mustafa Korkmaz, Uludağ Üniversitesi, Felsefe ve Din bilimleri,Yüksek Lisans Tezi

Yorumlar (0)
12
az bulutlu