banner4
26.11.2022, 11:01

BATI TRAKYA TÜRK CUMHURİYETİ

Osmanlı Devleti 1. Balkan Savaşı sonrasında 30 Mayıs 1913’de imzaladığı Londra Antlaşmasıyla Balkanlardaki topraklarının önemli bir kısmını kaybetmiş, son antlaşmayı da Sırbistan’la yapmış ve bu anlaşmada Sırbistan’da kalan Türklerin durumuna da yer verilmişti.

Batı Trakya, Balkan Savaşlarının hemen başında, 1912’de Bulgarlar tarafından, 2. Balkan Savaşları esnasında da Yunanlılar tarafından işgal edilmişti.

10 Ağustos 1913’te imzalanan Bükreş Antlaşmasıyla Batı Trakya Bölgesi tümüyle Bulgaristan’a bırakılmış ve bu bölgenin Bulgaristan tarafından ilhakıyla birlikte bölgede zulümler giderek artmaya başlamıştı.

Edirne’nin kurtarılmasını müteakip, Eşref Kuşçubaşı liderliğindeki 16 subay ve 250-300 er ve erbaştan oluşan bir gönüllü birlik Bulgar mezalimine direnmek amacıyla 15 Ağustos 1913’te Batı Trakya’ya girdi. Türk nüfusu da örgütleyen bu birlik 31 Ağustos 1913’te Gümülcine’yi, 1 Eylül 1913’te İskeçe’yi, 2 Ekim 1913’te yunanlıların elinde tuttuğu Dedeağaç’ı kurtardılar. Kurtarılan tüm bu bölgelerde Geçici Hükümetler kuruldu. Amaç ileride bunları bir merkezi hükümete bağlamak ve gerekirse devletleştirmekti. İşte bir müddet sonra kurulacak Garbî (Batı) Trakya Hükümetinin çekirdeğini de bu icraatlar oluşturacaktı.

Bu icraatlar, bölgedeki Yunanistan ve Bulgaristan gibi yeniden özgürlüğünü kazanan devletlerin yanısıra, İngiltere, Fransa, Rusya gibi dönemin güçlü devletlerini de rahatsız etmiş ve Osmanlı Devleti üzerindeki baskılar artmıştı. Bunun üzerine Osmanlı Devleti buradaki birliklere derhal geri çekilme emri vermişti.

Bu gelişmeler üzerine Süleyman Askeri Bey başkanlığında 12 Eylül 1913’te Garbî (Batı) Trakya Türk Cumhuriyetinin kuruluşu ve bağımsızlığı ilan edildi.

2. Balkan Savaşı sonrası 29 Eylül 1913’te Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında yapılan İstanbul Antlaşmasıyla Edirne dahil Doğu Trakya Osmanlı Devletine bırakılmış, buna karşılık Batı Trakya Bulgaristan’a bırakılmıştı.

14 Kasım 1913’te Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında Atina Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla da Batı Trakya Türklerinden Yunanistan sınırları içerisinde kalan Müslüman Türk Azınlığın hakları detaylıca ortaya konulmuş ve imza altına alınmıştı.

Bu anlaşmaları Batı Trakya Türk Hükümeti kabul etmedi. Anlaşmayı tanımadığını duyurdu. 

Türklerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde, Bulgaristan’a ve Yunanistan’a bağlı olarak yaşamanın doğru olmayacağını, yakın tarihte yaşananların da gösterdiği gibi bu ülkelerin Türklerin haklarına saygı duymak bir yana kendilerine ilerleyen zamanlarda yaşam hakkı bile vermeyeceklerini, bu nedenle de ya ayrı bir Türk Hükümeti olması yada eskisi gibi Osmanlı Devleti bünyesinde devam etmesinin gerekliliğini savunmaktaydılar.

Batı Trakya Hükümeti Balkan Savaşları sonrasında, Türkler ve Pomaklar başta olmak üzere çoğunluğu Müslüman olan ahali tarafından Hoca Salih Mehmet Efendi Başkanlığında, 8.578 km2’lik yüzölçüme sahip bir coğrafyayı kapsayacak şekilde önce Geçici Hükümet olarak 31 Ağustos 1913 tarihinde ve daha sonra da 25 Eylül 1913’te bağımsızlığını ilan ederek müstakil bir devlet olarak Batı Trakya’da kuruldu.

Coğrafi sınırları doğuda Meriç, batıda Makedonya, kuzeyde Bulgaristan-Rodopların karlı dağları, güneyde Ege denizi (Ortaköy köprüsü, Kırcaali, Eğridere, Darıdere, Eşekkulağı geçidi, Makas, Mesta Karasu, İskeçe, Gümülcine, Dedeağaç, Karaağaç, Fere, Koşukavak, Mestanlı)’yı kapsamaktaydı.

Yeşil-Beyaz zemin üzerinde ay yıldız Türklüğü, yeşil islamı, siyah Bulgar zulümlerini temsil ediyordu.

Kurucu Devlet Başkanlığını üstlenen Süleyman Askeri Bey yeni Türk Cumhuriyeti için ulusal marşı yazdı. Yeni devlet adına posta pulları bastırıldı. Pasaportlar hazırlandı. 30.000 kişilik bir ordu kuruldu. Kendi adliyeleri ve devlet daireleri ihdas edildi.

Ancak Osmanlı Devleti üzerinde İngiltere, Fransa, Rusya gibi o dönemin güçlü Devletleri zaten sürekli baskılar kuruyorlardı. Dağılmak üzere olan Osmanlı Devleti üzerinde her ülkenin bir toprak almak hayali vardı. 

Bu sıralarda, Bulgaristan da Batı Trakya Türk Cumhuriyeti sınırlarına askeri yığınağa başlamıştı. Bulgaristan’ı Rusya, İngiltere ve Fransa tahrik ediyor ve destekliyordu.

Osmanlı Devleti de baskılara boyun eğerek Batı Trakya Türk Cumhuriyeti üzerindeki baskılarını iyice artırdı. Sadrazam Sait Halim Paşa Hükümeti ültimatom vererek bölgenin boşaltılmasını, toplanılan ordunun dağıtılmasını, oluşturulan adliyeler ve polis teşkilatı başta olmak üzere kamu kurumlarının lağvedilmesini istedi. Miralay Cemal Beyi de bölgeye göndererek süreci çabuklaştırmak amacıyla Garbi (Batı) Trakya Türk Cumhuriyeti üzerinde fiili baskı ve tehditler uyguladı.

Aynı zaman dilimi içerisinde General Lazarov komutasındaki Bulgar kuvvetleri 30 Ekim 1913 tarihi itibariyle bölgeyi tamamen işgal etmişti.

Ve nihayet Batı Trakya Türk Cumhuriyeti çaresizlikten kendisini feshederek, içinde bulundukları devleti (Bulgaristan, Yunanistan) ve devletin hükümranlığını tanıdılar. Devamı aylarda ileri gelenler tutuklandı, yargılandı ve idamlar, ağır hapis cezaları, sürgünler uygulandı.

1923 Lozan antlaşmasıyla sınırları yeniden çizilen Batı Trakya tamamıyla Yunanistan’a bırakıldı.

Peki, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti yıkılmasaydı neler olurdu?

Buna en bariz örnek olarak Hatay’ın önce bağımsız bir devlet olarak kurulup, daha sonra Anavatana katılmasını gösterebiliriz. Geçmiş geçmişte kaldı artık, ama insan da diyorki keşke biraz vizyonist ve cesur olunsa ve dik durulabilseydi de bugün Batı Trakya, Türkiye Cumhuriyetimizin bir parçası olsaydı, bugün (ABD’nin çöreklendiği, askeri yığınaklar yaptığı vs) Batı Trakya diye bir sorunumuz olmayacaktı.

Ama, o dönemde çöküşe hızla giden Osmanlı devletinde ne yazıkki türlü entrikalarla sarsılan devlet yönetimi, liyakatsiz ve hatta şahsi gelecek peşinde olan yöneticiler, Bab-ı Âli Baskınları, ittihat ve terakkinin bir sürü faaliyetleri, sık sık zuhur eden ayaklanmalar, devletin gırtlağına kadar borç içerisinde olması, devlet içinde devlet olması, padişahların ve sadrazamların zırt pırt değiştirilmesi yani kısacası Osmanlı Devletinin iç ve dış güçlerin elinde oyuncak edilmesi, iki yüzlü devşirme idarecilerin etkileri vb gibi nedenlerle, basiretsiz ve liyakatsiz yöneticiler yüzünden çok büyük bir fırsat kaçırılmıştır. Bölgede kalan Türk nüfusu da 1 asırdan fazla baskılara, zulümlere ve soykırımlara maruz kalmıştır.

Bulgaristan’ın Belene işkence kampları, Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türk azınlığa uyguladığı türlü zulümler, halen hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. (Bunları ayrı bir yazı konusu yapmak istiyorum. Kinci değiliz ancak en azından yakın tarihi bilmek, geleceği bilmektir. Özellikle genç nesillerimiz için bu gereklidir diye düşünüyorum).

Türk tarihi göstermektedir ki, eğer yöneticiler gerçekten milli, vatansever, basiretli, cesur ve adaletli ise Türkler ve devletleri şahlanmış, aksi durumda ise bir dönem bile olsa sıkıntılar yaşamış, ancak önünde sonunda küllerinden doğmasını da başarmıştır.

Batı Trakya Cumhuriyetinin Ulusal Marşı Sözleri:

Ey Batı Trakyalı asil Türk çocuğu ne mutlu sana,

Sen hayat verdin kanınla millî kurtuluş savaşına.

Yüce kahramanlığın nakşedildi cihanın her yanına,

Selam duruyor milletler senin şu millî bayrağına.

Bastığın şu yerler senin şanlı şehitlerinle dolu.

Düşmanlar taciz edemez yüce kahramanların ruhunu.

Şanlı şehitlerin sarılmış kurtuluş bayrağına,

Bu ne ulvi şereftir gömülmek ecdad toprağına.

Yurtta hürriyetin, istiklâlin rüzgârı esiyor,

Kahraman mücahitler şu pis esareti deviriyor.

Bu şanlı millî istiklâl savaşından asla dönülmez!

Karşımıza çelik ordular da çıksa, bizi ürkütemez!

Biz, millî istiklâl için Meriç’i, Karasu’yu aştık,

Bütün müstevlileri ezerek, yenerek hedefe ulaştık.

Balkanlarda şanlı bir cumhuriyet çığırını açtık,

İlk defa hürriyet meş’alesini biz yaktık.

Bu bayrak dalgalanacak, cumhuriyet yaşayacak!

Karşımızdaki düşmanlar bizden ürküp kaçacak!

Binlerce yıl hür yaşayan bir milletin torunlarıyız,

Şu steplerin kurdu, arslanı, göklerin kartalıyız.

Mücahitlerin hamlesi her zaman fırtınalar andırır,

Savaşta heybetimizin dehşetinden düşmanlar bayılır.

Batı Trakya Cumhuriyeti yaşayacak, yaşayacak!

Terakkimizin karşısında milletler şaşıracak!

Ey şirin Batı Trakya!... İşte nihayet esaretten kurtuldun,

Ey düşmanlar!... Sanmayın savaşlardan bu millet yorgun.

Cumhuriyetin yüce bayrağı her an bu yurtta dalgalanacak,

Şu bütün Batı Trakyalılar kıyamete kadar hür yaşayacak!

Yorumlar (1)
Yaşar Çiftci 1 yıl önce
İngilizi fransızı ülkemiz üzerine olan yapar ve bunu g
12
az bulutlu