banner4
03.02.2020, 08:47

Başkanlık Sistemi, Muhalefet ve Kürdler

Ülke siyasetinin üst tabakasında malumunuz tek partili ve gönüllü partnerli bir Başkan ve iktidarının ikinci kez seçilişinin üzerinden iki yıl geçmek üzere.

Tekrarlanan 23 Haziran 2019 İBB seçimleri muhalefete ittifak seçeneğini dayattığı kadar, sanırız iktidarın kulağına da kendini toparlaması için gerekli kar suyunu kaçırdığını sanıyoruz.

İki taraf da ezberine toz kondurmayınca, haliyle kirlenen ülke ve vatandaş oluyor.

Baksanıza akıllanmayan, birlik olamayan, siyaset üretemeyen muhalefet hala bölük pürçüklüğünü kabul etmiyor. 

Aynı muhalefet Bürokrasi Cumhuriyetinin parlamenterist alışkanlıklarını ve siyasi ezberini yaşatmakta ısrarlı.

Oysa tüm dünyada muhalefet yeniliğe, iktidarlar statikocu yapıda ısrar eder.

Görünen tabloda dipten gelen dalgaların çeşitliliği,  gerginliği yaşatmak isteyen siyasetlerin güncel dedikodularıyla süslenmeye devam ettiğidir.

Reel olan veya rivayet edilen subjektif “istemezuk” açıklamaları, öncelikle siyasi demokrasinin iki yakasını bir araya getirmeye yetmiyor.

Çünkü demokrasinin doğru sentezlenmesi için, en az iktidar kadar ciddi ve anlayışlı bir muhalefet gereklidir.

Yaşadığını anlamayanlar, anlatamayanlar zaten yaşadığından zevk alıp onu yönetemez.

 Teslim etmek gerekir ki, Başkanın ve partisinin yönetim kadrolarının bugün bile yeni Başkanlık sistemini halka ulaştırmada, yeni sistemi paylaşmada, izahta ve eksiklerini tesbit edip dile getirmede, yeterli olduğu söylenemez.

Başkanın ve partinin kadroları Toplumsal ilerlemeyi ve iç Barışı sağlamak için, yeni, kalıcı hamleler için, siyasi rektifiyeden geçmek zorundadır.

Yeniden cesur ve demokrat Reformlar kadar, ülkenin iç bükey ve dış bükey politikalarını omuzlayan kadroların yeniden yapılandırması bir gereklik değil, bir zorunluluktur.

Çapı esneyebilen siyasi, ekonomik ve kültürel demokrasi için, aleni bir Barış formatına ihtiyaç var.

Bu herkesçe söylenendir.

Ancak yapılmayandır.

Yaptırılmayandır.

Bu geciken hamle bir handikap olarak kendini sorunlarıyla dayatıyor. 

Türkiye’nin MHP’li veya MHP’siz Başkanlık sistemi ile nasıl daha iyi yönetilip, yaşatılacağının stratejik tespitleri gecikmeden ele almalıdır. 

Türkiye’nin kuruluş harcında kanı ve canı olan Kürdlerin payına yakın tarihe kadar bu ülkede çok iyi şeyler düşmediğini dünya alem biliyor. 

Başkanlık sisteminde yaşanabilir ortak yaşam iklimini, yurttaşları bilgilendirme ortamını ne Kürd ne de Türk siyasetçilerce sağlanmadığı da aşikar.  

Bu nedenle Kürdlerin, yeni Başkanlık Sisteminde birlikte yaşamak için, parlamenterist sistemden daha fazla paylarına hangi haklar ve nasıl bir ortam düştüğünü de net anladıklarını da sanmıyorum.

Yeni Başkanlık yürütmesinin alt yapısını, yetkilerini ve yeni bir Anayasada onlara dair neler olacak, diye artık bilinçli ve haklı bir merak içinde olduklarını onlarla ortak sahadaki yaşamımdan biliyorum.

Hele son beş yıllık olaylarla, siyasi med-cezirlerle kendilerini adeta “Araf”a itilmiş hissi yerinde bir tespittir. 

Yanılmıyorsak, bu itiliş hissinin siyasi psikolojisine bakıldığında ulusal onurlu bir kopuş gözleniyor.

 Ağırlıklı olarak; bölgede ve metropollerde muhafazakar, liberal ve demokrat Kürdleri etkilediği, son üç seçimde de rahatça görüldü.

“Sizce Kürdler nereye bakıyor?”* desem de, sizleri bilmem ama, bence Kürdler hala Başkanın ve Partisinin ciddi, sesli, yeni Anayasalı, temiz bir sayfasını görmekten yana…

Sesli düşünen biri olarak, yeni kadrolaşan partilerden birinin telefon görüşmesine, diğerinin genel Başkanının davetine icabet ettim.

Bir otelin toplantı salonunda  gece saat: 24-03.20 arası yaptığımız çok özel sohbette söz bana geldiğinde;” hocam, ben Ak Partili bir aktivistim. Partimle evliyim.

Ancak bölgede ve ülkede Kürd seçmenin yeni yol işaertleri değişime açık.

Kürdler, artık ne Pkk’yi ne devleti ne Ak parti’yi ne de diğer partileri dinlemeyeceği kanaatini taşıyanlardanım. Kürdü namlunun ucunda veya çantada Keklik görmek zamanı geçti.

Kürd yurttaşlar, artık partilerden ziyade Başkanlık sisteminde yeni rejim değişiminden beklentileri ve yeni yaşamdaki yerleri nedir, sorusunu doğru kavramak istiyorlar?

Sanırım, Kürdler; artık tüm partilere açık seçik;

” Muhterem siyasetçi; “Bana bir şarkı söyle içinde ben olayım.”  Söyleyeceğiniz siyasi şarkıda yerim ve adım yoksa, ben o şarkıyı söylemem diyor,” ve siyaseten yol işaretlerinizi sorgulayacak.” dedim.

Evet, Başkanlık Sistemi artık her haliyle, Türkiye halkları için, çok boyutlu ulus devletin algı dayatmacılığı yerine, altyapısı ve yeni Anayasasıyla bir olgu vitrinize etmelidir.

Bana göre de, yasama ve yürütmesinin yenilenmesi şartıyla Başkanlık sistemi yeni demokrasi için olduğu kadar, Kürdler için de en uygun yoldur.

Ne var ki, bu yolun yol işaretleri ve demokratik işleyişi koordineli olduğu kadar, hak ihlallerine yakın, kamu denetiminden uzak duruyor.

Var olan kurullar pasif ve üretimsiz bir fasit dairede tutuluyor.

Doğrudur.

 Muhalefet de toplumsal muhalefeti örgütleyeceğine, toplumsal dedikodularla sataşma siyasetini körüklemeye devam ediyor. Parlamenterizme dönüşü özendirerek, yapılamayanları Bumeranglaştırarak Başkanı ve iktidarını vurmak istiyor.

Tüm siyasetlere deriz ki; kendinizce yarattığınız palyatif algılarla demokratik olgulara engel olmayın. Artık“cambaza bak cambaza” çığırtkanlığıyla, siyasi ilizyona baş vurmayın.

Ekmek, Barış ve Özgürlükler yara alıyor.

Kanıyoruz…

Son Söz: Demokratik rejim siyasi sirk alanı değil, ama kurumsallaşana kadar siyasi risk dünyasıdır.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu