ASYLUM
Ruhu kayalıklara tırmanmaya çalışan kalbi yorgunluktan ve bıkkınlıktan inzivaya çekilince asylum müdavimi olurlar. Siz onun inzivasının çilehane olduğunu irdelemekten yorulursunuz. Elinizi uzatırsın ama o intihar şerbetini gözünüzün bebeğine baka baka intihar şerbetini içer; ölürsün o an.
Mücrim olması muhtaçlığından. Mahpushaneyi sen beynine inşa edersin o sığınak kılar. Beyazların ölgün kaldığı veresiye kalesidir asylum. Asylum, haksız yere tutmak, sığınmak dokunulamaz kelimesi ile de akraba. Latince sığınma kampı demek.
Aklı, ruhuna ihanet edenler akıllı sayılırken, aklı ruhuna itaat edenler deli sayılıyor. Bu kötü aldatmanın seyircileri araftakilerdir. Asıl delilik cahilliktir.
Canlı gömülenler haykırıp dururlar ama uçurumun kenarında bekleyen birinin çaresizliğinde seslerinin yankısını alamayacağını bile bile sabırla bekleyenlere de deli deniyor. People who cross the normal border do have reason that cannnot be explain (normallik sınırını aşanların açıklanamayacak sebebi vardır).
Delilik güvenlikli alandır. Yalnızlık özgürlüğü paha biçilmez. Bu ayrıcalık delilere aittir. Bizi bilen ve anlayanlar bir taraflarımızı ele geçirirler. Tek gerçeklikte yaşar akıllı dediklerimiz oysa gerçeklik çok boyutlu ve çoğuldur. En çok hissedenler ve bilenler deliliğe yakındır. Pusulasız, kelimelerle ifade edilmeyen aydınlığı bulmak için okyanusta kulaç atanlar da delilerdir. If you are demuring at smt. and do not assent sen delisin. Varsayımsal, toplumsal delilik inşa ettiği sistemi kutsar deliler ise bu sistemi taşlarlar.
Açlık, çile ve zulümle yaşamak zorunda olan, dünyayı çılgın bir sığınak olarak görür, “neden” sorusuna asla cevap veremediği için bir şaşkınlıkla hayallerine teslim olur. Kaçamadığı sistemsel işkence hanenin kalıcı mukimine dönüşür. Hüznün yazgısı sessiz bir güneş batmasına tanıklık eder. Bozuk pusulalarla yürüyen geminin puslu havada
Edgar Ellan Poe, nun ve tüm zamanların en iyi şiirlerinden birinde bir çeşit delilik tasvir edilmiştir.
[1] “Kahin!' dedim, 'müsibet hayvan! - iblis seni! -
İster şeytan, ister fırtına atmış olsun buralara seni,
Yanlız fakat tümden korkusuz , bu efsunlu çorak topraklarda
Duruyorsun bu lanetli evde - yalvarırım söyle bana -
Gilat’ta merhem yok mu? - söyle- yalvarırım söyle bana!'
Dedi Kuzgun 'Asla.'”
Şiirde karakterin kederini, üzgünlüğünü ve kaybını vurgulayan melodramatik bir ruh halini güçlendirirken, yoğun bir keder ve kayıp hissini kişileştirir. "Kuzgun", bireylerin hayatın her alanında karşılaştığı duygusal savaşların dünyasını araştırıyor; özellikle, kişinin asla göz ardı edemeyeceği kavga, keder ve kayıp duyguları üzerindeki kontrol mücadelesi. Bu savaşlar fiziksel değil, sanki öyleymiş gibi yara ve morluklar bırakır.
36 The Raven, Edgar Allan Poe - 1809-1849,” Desolate yet all undaunted, on this desert land enchanted—
On this home by Horror haunted—tell me truly, I implore—
Is there—is there balm in Gilead?—tell me—tell me, I implore!"
Quoth the Raven "Nevermore” https://poets.org/poem/raven